26 Mayıs, 2024

KENDİNİ ARAYAN ADAM

 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: KENDİNİ ARAYAN ADAM

KİTAP YAZARI:  HALİT ERTUĞRUL

***

Ömrünün 50 yılını Komünist ideoloji için harcayıp ünü yurt dışına taşmış olan Salih Gökkaya Türkiye Komünist talebe teşkilatı başkanı sıfatıyla şeref konuğu olarak Belgrad'da Yugoslavya devlet başkanı Tito'nun son günlerinde misafiri olur…

Tito artık ölüm döşeğindedir…

Eski görkemli günleri gerilerde kalmıştır…

Titoyu gözleri yaşlı titrer vaziyette gören Salih Gökkaya, teselli vermek için “efendim ölüm sizi korkutmasın, belki maddi olarak aramızdan ayrılacaksınız; ama yaptığınız hizmetlerle kalplerde yaşayacaksınız” der…

Tito'nun cevabı tarihe geçecek ayardadır…

“Yoldaş ben ölüyorum artık, ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam…

Anlatsam bile, sıhhatli ve genç olan sizler bu yaşta bunu anlayamazsınız…

Düşünün ölmek yok olmak toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş, işte bu çıldırtıyor beni…

Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, unvan ve makamlardan ayrılmak, dünyanın güzelliklerini bir daha görememek, ne korkunç bir şey anlamıyor musunuz yoldaşlarım?

Sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum, ben öldükten sonra toprak olacaksam diriliş ceza veya mükâfat yoksa benim yaptığım mücadelenin değeri nedir?

Söyleyin bana, ha yoldaşlarımın kalbine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım veya alkışlanacakmışım neye yarar ben mahvolduktan sonra?

Beni alkışlayanların takdir sesleri kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çıyanları insafa getirir mi? Söyleyin…

Bu gidiş nereye?

 Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor!

İtiraf etmek zorundayım, ben Allah'a peygambere ve ahrete inanıyorum artık…

Dinsizlik bir çare değil!

Düşünün şu kâinatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir koruyucusu olmalıdır…

Bence ölüm de son olmamalıdır…

Mazlumca gidenlerle zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır…

Hakkını almadan, cezasını görmeden gidiyorlar, böyle keşmekeş olmaz…

Ben bunu vicdanen hissediyorum, öyle ki milyonlarca suçsuz insanlara yaptığımız eza ve zulümler şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette, onların ahlarına kulak verecek bir merci olmalı…

Yoksa insan teselliyi nereden bulacak…

Bunların bir açıklaması olmalı!

Marks bu mevzuda halt işlemiş, uyuşturmuş beynimizi…

Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz…

Belki de göz kamaştıran makamlar buna engel oluyor…

Ben bu inançtayım yoldaşlarım…

Sizler de ne derseniz deyin!”

***

Ömrünün elli yılını Komünist ideoloji peşinde geçiren Salih Gökkaya, muhtemel Tito'nun ibretlik itiraflarının da etkisiyle sonraları aslına dönüp ömrünün geri kalan kısmını Müslüman olarak geçirmiştir…

***

Yaşanmış hikâyeden oluşan kitap, bir insanın inkılâbını(köklü değişim) irdelemekte ve incelemektedir…

Nurcu bir öğretmenle 60 yaşlarında Ateist-Komünist bir adamın (Salih Gökkaya) yolları bir yolcu otobüsünde kesişir…

Karşılıklı soru cevap neticesinde 60 yaşlarındaki ateist adam fikirlerinin tutarsız olduğunu anlar…

Daha önce görüştüğü Tito’nun itirafları üzerine öğretmenin anlattıkları tuz-biber olur…

Ve derinleşen Ateist-Komünist acısını içinden söküp atar…