28 Aralık, 2023

SAVAŞ SANATI


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: SAVAŞ SANATI

KİTAP YAZARI: SUN TZU

***

Sun Tzu, doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir…

Çin'de yaşamış ünlü bir stratejist, filozof ve yazardır…

En çok bu kitabı ile tanınır…

Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig kitabıyla benzerlikleri bulunan kitap, askeri strateji, liderlik ve savaş taktikleri hakkında öğütler içerir…

Ve kitabın aynı prensipleri iş dünyası, spor ve diğer alanlarda da uygulanabileceği ifade edilir…

Kitaptaki birçok özdeyiş okuyanlara yön verecek şekildedir…

Muhtemelen Çin Seddi'nin yapımına bu kitap yazıldıktan sonra karar verilmiştir…

***

Dünyanın En Eski Askeri Bilimsel Eseri olan kitap, 13 bölümden oluşmaktadır…

1- Planlama

2- Savaşın Maliyeti

3- Savaşta Strateji

4- Taktik

5- Enerji

6- Gücün Kullanımı

7- Savaşta Manevra

8- Taktik Değiştirme

9- Ordunun İlerlemesi

10- Arazi Faktörü

11- Arazide Dokuz Konum

12- Ateşle Saldırı

13- Casusluk ve İstihbarat

***

Kitabın ana fikri için, "savaşı savaşmadan kazanma sanatıdır" diyebiliriz...

Dünyanın birçok ülkesindeki harp akademilerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır…

13 Aralık, 2023

TÜRKİYE’DE ALTINCI FİLO HÂDİSELERİ VE GERÇEK EMPERYALİZM


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: TÜRKİYE’DE ALTINCI FİLO HÂDİSELERİ VE GERÇEK EMPERYALİZM

KİTAP YAZARI: NECMEDDİN ERİŞEN

***

Sağ- sol öğrenci hareketlerinin başladığı 1968-69’lu yıllar…

Milletimizin yok edilmesini hedef alan beynelmilel kuvvetler, milletimizin geleceği olan genç nesilleri sağ-sol diye birbirine kırdırmak ve iç savaş çıkartmak için her türlü oyuna başvuruyorlardı…

Ayrıca milleti uyuşturma, yanıltma ve parçalama taktikleri devam ediyordu…

Amerika ve Rusya’nın II. Cihan Harbinden bu yana karşı karşıya geldikleri hadiselerin gerçek hüviyetleri nedir?

Milletten gizleniyordu…

Çin’in komünistleşmesi, Kore ve Vietnam harpleri, Çekoslovakya’nın işgali ve Türkiye’de doğan hadiseler ve bu hadiseler serisinin son halkası Taksim hadiseleri hakkında uydurulan efsaneleri yıkan, gerçeği gösteren bir izaha ihtiyaç vardı…

İşte o zamanlar, Türkiye’mizde, millet mukadderatına şiddetle tesir edecek hadiselerin doğru tahliline imkân vermek için bu kitap yazıldı...

***

Amerika’nın Akdeniz filosuna mensup harp gemilerinin İstanbul’a 10 Şubat 1969 tarihinde gelmesi, Türkiye’de pek çok hadiselerin ortaya çıkmasına, arbedelere ve kavgalara sebep oldu…

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın her yerinde Amerikan aleyhtarı gösterileri komünistler ya tertiplemekte yahut da istismar etmekteydiler...

Örneğin Amerikan aleyhtarı gösteriler sonunda Beyazıt kulesine kızıl paçavra asılması tipik bir tahrik hareketi idi…

Milletimizin sembolü ay yıldızlı bayrağın yerine kızıl paçavranın asılması milleti galeyana getirdi…

Ve Protesto mitingi yapıldı…

Beyazıt kulesine binlerce insanın coşkun tezahüratıyla bayrağımız asıldı…

Halk bayrağına, inancına ve devletine taarruz ve hakaret edildiği inancında idi…

Bir gurup komünistin hazırladığı pazar nümayişini protesto etmek üzere halk akın akın Taksim meydanına koştu…

Ve bütün Türkiye’nin bildiğini zannettiği hadiseler patlak verdi…

 Ancak ne 6. Filonun Türkiye’ye gelişi, ne kızıl bayrak çekme hadisesi ve ne de Taksim meydanında olup bitenler ve manaları hakkında doğru dürüst hiç bir şey söylenmedi…

Dünyamız, bugün iki büyük siyasî, iktisadî, teknik ve askerî gücün hâkimiyeti altında bulunmaktadır… Bu iki kuvvetin birisi Rusya - Çin, diğeri de Amerika’dır...

Bu iki kuvvet arasında, hudutsuz bir ölüm kalım savaşı var gibi gözükmektedir…

Ancak, çağımızda insan huzursuz bulunmaktadır...

Harpler, sefalet ve her türlü zulüm dünyayı kaplamış bulunuyor...

Komünistler kendi dünyalarının bir cennet olduğunu ilân ve iddia ediyorlar…

Komünist olmayan memleketlerin ise kapitalizm tarafından sömürüldüğünü ve zulme uğratıldığını yayıyorlar…

Buhranın sebebi ise, Rusya ve Amerika’nın dünyaya hâkim olma gayreti olarak gözükmektedir...

Emperyalizm; bir milletin diğer milletler ve insanlar üzerine hâkimiyetini zorla kabul ettirip, beynelmilel bir siyasî yapı kurması demektir…

Emperyalizm gayr-i insanî, batıl bir imanın yani sol ideolojinin hâkimiyetinin en üst noktasıdır… Sağ ideoloji ise emperyalizm doğurmaz, insanın bütün varlığı üzerinde Hakkın hakimiyetini kurar...

Emperyalizm, sol ideolojinin meyvesi ve son noktasıdır...

Komünizm ve kapitalizm sistemleri, sol ideolojilerin emperyalizme dönüşmesi manasına gelmektedir…

Zira kapitalizm de, komünizm de aynı vehmin farklı iki tezahüründen farklı bir şey değildir...

 J. J. Russeau ile Marx’ın hayallerinin dayandığı fikir aynı idi: «Homo Ekonomicus»...

İnsanı, hayvandan ayırmayan ve ayırıcı hiç bir hususiyeti kabul etmeyen kapitalizm ve komünizm, gerçekten aynı sol ideolojinin bataklığında yetişmiştir...

Sol ideolojiler bir emperyalizm tesis ettiği gibi bütün insanlığın buhrana, sefalete ve ızdıraba düşmesine yol açar…

Bir birinin can düşmanı gibi gözüken iki sistem, yani kapitalizm ve komünizm aynı temele dayanmaktadırlar…

Bundan daha şaşırtıcı bir gerçek de şudur; komünizm ve kapitalizm aynı emperyalizmin değişik iki yüzünden ibarettir…

Ve kapitalizm ve komünizm maskesi altında, gizli ve gerçek bir emperyalizm saklanmaktadır…

Zamanımızda emperyalizmi tesis eden ideoloji hangi ideolojidir?

Zamanımızda emperyalizmi tesis eden ideoloji, bütün dünyayı saran Judeo-Grek kültür ve ideolojidir...

Ve bu Judeo-Grek (Yahudi-yunan) kültürü, komünizm ve kapitalizm gibi ideolojilerin anasıdır…

Bu ideolojiler soldur...

Yani insan ve eşyanın kanunlarına aykırıdır…

Bu emperyalizmi tesis eden kuvvet nedir?

Bugün sol ideolojilerin sevk ve idarecisi beynelmilel Siyonizm ve Hıristiyanlıktır…

Beynelmilel Siyonizm’in Amerika’daki maskesi kapitalizmdir…

Rusya’daki maskesi ise komünizmdir…

Bugün dünya bu iki sistemin zulmü altındadır…

Kısaca, Komünizm ve kapitalizm, emperyalizmin iki farklı görünüşüdür…

 Ve Siyonizm emperyalizmin beynidir…

***

Kitapta emperyalizm ’in tüm yönleri irdelenmiş ve sonuç olarak, 6.filo ile komünistlere tahrik kapısını aralayan ABD, 1969’daki Taksim olaylarının fitilini ateşlemiştir…

***

NOT: Birinci ve ikinci cihan savaşlarının aslında temelinde Petrol vardı!

Yalda konferansı gereği Rusya ve Çin’in komünistleşmesini Siyonistler finanse etmiştir…

Bu gün İsrail için nasıl koşup gelmişse Amerika, o günlerde de Komünistler için gelmişti…

05 Aralık, 2023

1640 İNGİLİZ DEVRİMİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: 1640 İNGİLİZ DEVRİMİ

KİTAP YAZARI: CHRISTOPHER HILL

***

“İngiliz devrimi” dendiğinde ilk akla gelen şey, Oliver Cromwell’in cesedinin mezardan çıkartılarak kafasının kopartılması ve kazığa geçirilerek  Avam Kamarası'nın çatısında sergilenmesidir...

Cumhuriyet Devrimcisi olan bu liderin başına gelenler, her nedense okuma bazında Türk- Müslüman nesillerinden gizlenmiştir!

Yaklaşık 300 yıl İngilizlerin oyuncağı olan bu baş, bir tek futbol topu olarak sahalara sürülmemiştir…

Dünya çapındaki Devrimci liderleri göklere çıkartan solcularımız, Oliver Cromwell için yazılan kitapları Türkçeye çevirip neden basmamışlardır?

Fransa'daki devrim devrimdi de İngiltere'deki devrim değil miydi?

Örneğin romantizm akımının manifestosu olma özelliği taşıyan Victor Hugo’nun Oliver Cromwell adlı kitabı Türkçeye çevrilmemiş ve kitap olarak basılmamıştır!

Türkiye’ye Cumhuriyeti kurmayı kabul ettirten, halifeliği ve saltanatı kaldırtan İngiltere, neden acaba kendi ülkesindeki Cumhuriyetçilerden nefret etmektedir?

***

İngiltere Şatoları, toplumda hiçbir üretici işlevleri olmayan fakat hala dünyanın onları yaşatmak zorunda olduğuna inananlarla doluydu…

Ve onlara "hazır yiyiciler" adını takmışlardı…

Hazır yiyiciler "Gereksiz ve başıboş hizmetçiler, eski yüzbaşılar, eski dalkavuklar, işe yaramaz alimler ve kafadarlar" dan oluşmaktaydı…

Bu toplumun odağı kralın sarayıydı…

Piskoposlar da ılımlı toprak sahipleri olarak tanınmışlardı…

Toprak sahipleri yoksul kiracılarını ticari eşya haline getirmekteydiler…

Bu tutuma karşı bütün dönem boyunca isyan ateşi için için yandı…

Bu yoksul kiracıların bir kısmı bir parça ekmek arayarak yollarda dolaşmaya başladılar, bunun üzerine serserilerin dağlanarak damgalanmasını ya da "omuzları kan içinde kalana kadar kırbaçlanmasını"

emreden yasalar çıkarıldı…

İngiltere’de meydana gelen ekonomik gelişmeler ve rekabet tekeli yıktı…

1640 yılında İngiltere hala toprak sahipleri tarafından yönetilmekteydi ve üretim ilişkileri hala kısmen feodaldi…

Krallıkça atanan piskoposlar, “Zenginler sermaye biriktirmeli, yoksullar işlerinde çalışmalı” diyorlardı…

 Bu ifadeler kilisenin kapitalist burjuvazinin yanında yer aldığını gösteriyordu…

Tüm bu olumsuzluklar karşısında muhalefet bir yandan büyürken bir yandan da örgütleniyordu... Muhalefetin merkezi, ticaret ve evliliklerle birbirine bağlanmış olan ve parlamentonun her iki

meclisinde de her zaman iyi temsil edilen bir toprak sahibi Cumhuriyetçi aileler grubuydu…

***

Krala karşı savaşın başlamasıyla parlamentonun içinde ve dışında bu Savaşın nasıl yönetileceğine ilişkin “şövalyeler” ve “yuvarlak kafalılar” diye bölünmeler doğdu…

Bu bölünme savaşta birtakım zaafları da peşinde getirdi…

İşte Oliver Cromwell, dehasını ilk defa bu zaafları yenmesinde ve devrimci bir savaşın devrimci bir şekilde örgütlenmesi gerektiğini göstermesinde ortaya koydu…

Savaş sonunda Monarşinin "gereksiz, ağır ve halkın özgürlüğü, güvenliği ve kamu yararı için

tehlikeli" olduğu ilan edildi ve kaldırıldı…

Son olarak, devrimci hükümetlerin yeni faaliyetlerinin masraflarını karşılamak için kilisenin, sarayın ve pek çok önde gelen kralcının topraklarına el konularak satıldı…

Oliver Cromwell 1658 yılında ölmesiyle İngiltere’de Cumhuriyet’te öldü…

***

Oliver Cromwell 1658 yılında öldü ölmesine de, öldükten sonra BAŞINA gelmeyen kalmadı!

 

03 Aralık, 2023

UNUTULMUŞ BİR CEMAAT /MANİSA YAHUDİLERİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: UNUTULMUŞ BİR CEMAAT /MANİSA YAHUDİLERİ

KİTAP YAZARI: FERİDUN M. EMECEN

***

“Yeryüzünde ne kadar Yahudi kovulmuşsa hepsi doğru Türkiye’ye koşuyordu”.

H. Demschvvam, 1553-1555.

İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü.

***

Kitabın ana kaynağı Bodrumlu Yahudi Avram Galanti’dir…

***

Fatih döneminde, Almanya’dan gelen bir grup Yahudi de Osmanlı topraklarına yerleştirildiler (1470)… II. Beyazid döneminde, 1492'de İspanya’dan ve 1497'de Portekiz'den kaçan yüz binlerce Yahudi Osmanlı topraklarına kabul edilerek yerleştirildi…

Osmanlı topraklarına gelmelerine müsaade edilen Yahudilerin bir kısmı Manisa iline iskân ettirildi…

Yahudilerce Osmanlı topraklarının tercih ediliş sebebi ise, bazı tarihçilere göre Osmanlı’nın Yahudilere toleranslı davranmalarından ileri gelmekteydi…

Bu tercihte bazı Yahudi guruplarının özel sebepleri de bulunuyordu…

İslamiyet’in hâkim olduğu topraklarda hiç bir baskı ile karşılaşmaksızın rahatça eski dinlerine dönebiliyorlardı...

Yahudilerin sürgünü sırasında Papalık, İspanya, Macaristan, Fransa ile ittifakta bulunmuş,

II. Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına intikal etmiş Yahudileri katletmek için İspanyol donanması İzmir'e kadar uzanıp Çeşme'yi basmıştı…

(İspanyollar Yahudileri tanıdı da biz tanıyamadık mı?)

***

Osmanlı ülkesinde 1492'den sonraki göçlerden önce de Yahudi topluluklarının yaşadıkları bilinmektedir…

1492'den sonra Osmanlı ülkesine yönelik Yahudi göçleri başladığında Batı

Anadolu'da önemli bir siyasi merkez olma özelliğini kuvvetle sürdüren Manisa'da Yahudilerin bulunup bulunmadığına dair elde kesin bilgiler yoktur…

Ancak kaynaklarda, İspanyol sürgünlerinden önce Manisa’da 100 civarında Yahudi aile olduğu yazılmaktadır…

Manisa'da Yahudi varlığına dair kesin bilgiler genel göçten yirmi-otuz yıl sonra yapılan sayımın sonuçlarını ihtiva eden 1531 tarihli tahrir defterinde yer almaktadır…

Yahudilerin ikamet için Manisa’yı tercih etmelerinin nedeni,  siyasi bir merkez özelliği taşımakta ve adeta ikinci bir payitaht durumunda bulunmasındandır…

Siyasi merkez özelliği yanında Manisa'nın yeni göçmenleri cezbeden bir başka neden, gelişmeye müsait küçük sanayi ve bunu destekleyen alt yapısı, hammadde kaynaklarının bol miktarda bulunması, buna dayalı ticaretin imkânlarının uygunluğu olmalıdır…

Manisa, Tire, Bursa, hatta Afyon ve Balıkesir gibi şehirlerarasında Yahudi gurupları yakın bir irtibat halindedirler…

Bu durum söz konusu şehirlerdeki Yahudi guruplarının birbirlerini tanıdıklarını ve belki de aynı yerden beraber geldiklerini, gurup gurup zikredilen şehirlere dağıldıklarını hatıra getirmektedir…

Dokumacılıkta çok mahir usta olan Selanik Yahudileri Manisa'ya göç ederler…

(Selanik’ten Manisa’ya giden Sabetay Sevi burada beklediği ilgiyi bulamaz…)

1534-1535 tarihli bir sicil kaydında, Yahudilerin Osmanlı Devletine “cizye” vergileri dışında bir de

“rav akçesi” denilen toplu bir vergi daha öderlerdi…

Yahudi cemaatinin dışa kapalı bir toplum yapısı özelliği gösterip kendi bünyeleri içindeki basit hukuki davaları kendilerinin hallettiklerini, ancak büyük ve çözümlenmesi zor davalar için kadıya başvurdukları bilinmektedir…

Osmanlı tahrir memuru Yahudi adları kendi alışık olduğu şekilde yazmakta mahzur görmemiştir.

Bu durum Yahudilerin de bir ölçüde işine gelmiş olmalıdır…

Süleyman, Yahya, Yusuf, İbrahim, İsmail, İshak, Davut, Musa,

Yakup, Şuayip gibi adlar çok sık geçer...

Bunun yanı sıra kendilerine has adlar arasında Hayim, Menahim, Mayer, İbn Yamin, Şemuyel, Yehuda Kabay, Şebat, Gabon, Tayon, Karmoli, Kanon, Malon, Malahoran,Uman, Franko, Ayasafon, Elayon, Marsila, Eruh gibi isimlere de tesadüf edilmektedir…

Manisa Yahudileri genelde kumaş imalatı ve satıcılığı, hububat, kuru meyve ticareti, şarap

imali ve pazarlaması gibi kollarda çalıştıkları tespit edilmiştir...

Bir kısmı da terzicilik, kasaplık yapmaktaydı…

Evlerini kiraya veren Yahudilerin meslekleriyle aldıkları kiralar aşağıda belirtilmiştir…

1) Avram, Çavuş, bir kıt’a menzili kirada (200 kuruş)

2) Nişin, Kazzaz, bir kıt’a menzil kirada (60 kuruş)

3) Isak, Cerci, bir kıt’a menzil kirada (30 kuruş)

4) Morinyo, Kazzaz, bir kıt’a dükkân (48 kuruş)

5) Yuda, Manifaturacı, bir menzil (130 kuruş)

6) Samuel, Kazzaz, bir menzil (120 kuruş)

7) İsrael, Kazzaz, bir menzil (100 kuruş)

8) Davit, Cerci, bir menzil (30 kuruş)

9) Salamon, Billurcu, iki menzil (150 kuruş)

10) Avram, Tüccar, iki dükkân (400 kuruş)

11) Yuda, Manifaturacı, bir menzil odası (150 kuruş), iki dükkân (600 kuruş)

12) Yuda, Kazzaz, bir dükkân (250 kuruş)

13) Murdehay, Terzi, bir menzil (50 kuruş)

14) İsrael, Kazzaz, bir dükkân (120 kuruş)

15) Avram, Manifaturacı, bir dükkân (250 kuruş), bir menzil (100 kuruş)

16) Yasef, Cerci, bir menzil (50 kuruş)

17) Mayer, Kazzaz, bir menzil (150 kuruş)

18) Yakov, Manifaturacı, bir dükkân (200 kuruş)

19) Rabino, Hahamoğlu, bir dükkân (50 kuruş)

Yukarıdaki listeye bakıldığında, bunların kazzaz (ipekli imalatçısı),manifaturacı, cerci (gezici bakkal), billurcu (camcı, cam eşya satıcısı), terzi gibi mesleklere mensup oldukları dikkati çekmektedir...

***

Yunan işgali ve Manisa’nın yanması birçok Yahudi ailenin Avrupa ve Amerika’ya gitmelerine neden olmuştur…

***

NOT: Mübadele de Ermeni ve Rumlar gönderilirken Yahudiler (özellikle Selanik Yahudileri) Türkiye’ye getiriliyordu…

Soyadı kanunundan sonra hakikaten Türkiye Yahudilerinde olduğu gibi Manisa Yahudileri de kayıplara karıştı(!)

Bir kenarda unutuldular; ama koskoca Osmanlı İmparatorluğunu yıktılar…

Tarihçinin söylediği ifadeye ufak bir değişiklik yapmak gerekiyor!

“YERYÜZÜNDE NE KADAR YAHUDİ KOVULMUŞSA HEPSİ OSMANLI DEVLETİNİ YIKMAYA KOŞUYORDU”.