06 Şubat, 2025

BATILILAŞMA İHANETİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: BATILILAŞMA İHANETİ

KİTAP YAZARI: D. MEHMET DOĞAN

Kitap, Mustafa Reşid Paşa ile başlayarak Türkiye'nin modernleşme sürecindeki dış müdahaleleri ve yerli işbirlikçilerini eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor…

Osmanlı modernleşmesinin İngiliz ve diğer Avrupa güçlerinin çıkarlarına hizmet ettiğini, özellikle ekonomik ve siyasi alanlarda Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına yol açtığını savunuyor...

Ayrıca, harf devrimi ve dil politikalarını da Batılılaşmanın bir aracı olarak eleştiriyor ve bu süreçte aydınların rolünü sorguluyor...

Kitap kısaca; Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve harf devrimini irdelemektedir…

***

Mustafa Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikaları, Osmanlı Devleti'ni Batı'nın etkisine açarak modernleşmeyi hedeflediği belirtilse de, bu modernleşmenin ardında yatan niyetler ve sonuçlar tartışmalıdır...

Reşid Paşa, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için Batılı güçlerle iş birliği yapmayı ve reformları hayata geçirmeyi amaçlamıştı...

Dolaysıyla, 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması'nı imzalayarak devletin ekonomik yapısını Batı'ya açtı...

Ancak bu anlaşma, Osmanlı ekonomisinin Batı'nın sömürüsüne açık hale gelmesine neden oldu…

Reşid Paşa'nın en önemli adımlarından biri olan Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin temelini sarsmış ve Tanzimat bürokrasisinin otoritesini güçlendirmiştir…

Fermanın ilan edilmesiyle birlikte, yüksek dereceli memurların idam edilme yetkisi padişahın elinden alınmış ve bu durum, bürokrasinin güçlenmesine zemin hazırlamıştır…

Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikaları, Batılı devletlerin sömürgecilik emellerine hizmet etmiş ve Osmanlı Devleti'nin iç işlerine yabancı müdahalesini kolaylaştırmıştır…

Özellikle İngilizlerle kurduğu yakın ilişkiler, Osmanlı Devleti'nin İngiliz çıkarlarına uygun hareket etmesine yol açmıştır...

Reşid Paşa, Sultan Abdülmecid'e Batıcılığı ve Batı hayranlığını telkin ederek, padişahı devlet işlerinden uzaklaştırmış ve Batı usulü zevklere alıştırmıştır...

Padişahın, Fransız gazetelerini takip etmesi ve bu gazetelerde yer alan fikirlere değer vermesi, Reşid Paşa'nın işini kolaylaştırmış ve Batılılaşma politikalarının yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur...

Sonuç olarak, Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikasının temel amacı, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek ve kurtarmak olsa da, bu süreçte devletin ekonomik ve siyasi bağımsızlığı zayıflamış, Batı'nın sömürgecilik emellerine hizmet edilmiş ve yabancı müdahalesine zemin hazırlanmıştır…

***

Tanzimat ve Islahat Fermanları, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumu aşmak ve Batılı devletlerin müdahalesini engellemek amacıyla ilan edilmişti…

Ancak bu fermanlar, Osmanlı Devleti'nin yapısında önemli değişikliklere yol açmış ve sonuçları itibarıyla tartışmalı bir dönemin başlangıcı olmuştur.

Tanzimat Fermanı'nın temel amacı, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğini teminat altına almaktı...

Ferman, padişahın yetkilerini kısıtlamayı ve bürokrasinin otoritesini güçlendirmeyi hedefliyordu... 

Ayrıca, vergilerin düzenli bir şekilde toplanması ve merkezi yönetime aktarılması da amaçlanıyordu...

Tanzimat Fermanı (1839), Batı'nın etkisi altında hazırlanmış ve ilan edilmişti…

Fermanın hazırlanmasında, İngilizlerin uzun vadeli hesapları ve telkinleri etkili olmuştu...

 Hatta Reşid Paşa'nın, İngiltere'deki elçiliği sırasında Dışişleri Bakanı tarafından teklif edilen ıslahatlarla fermanın içeriğinin benzerlik gösterdiği belirtilmektedir...

Sonuç olarak Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin İslami vasfını aşındırmış ve Müslümanları devletin asli unsuru olmaktan çıkarmıştır...

Ferman ile Müslüman ve gayrimüslim teba eşit ilan edilmiş, bu durum Müslümanların tepkisine yol açmıştır...

Ayrıca, ferman ile yabancı baskılar meşrulaşmış ve Osmanlı Devleti'nin temellerine dinamit konulmuştur...

Ferman ile bürokrasinin yabancı menfaatlere alet olduğu ve kendi menfaatini gözettiği de dikkatlerden kaçmamaktadır...

Islahat Fermanı (1856), Tanzimat Fermanı'nı teyit etmek ve yabancı müdahaleler için yeni bir zemin oluşturmak amacıyla ilan edilmiştir...

Ferman, özellikle azınlıkların haklarını genişletmeyi ve Osmanlı topraklarında yaşayan yabancıların hukukunu düzenlemeyi hedefliyordu...

Islahat Fermanı'nın hazırlanmasında, Batılı devletlerin etkisi çok belirgindir...

Özellikle İngiliz elçisinin ferman üzerinde büyük bir etkisi olmuştur...

Fermanın hemen hemen her satırında elçinin kaleminin izi görülmüştür...

Sonuç olarak Islahat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin sömürülmesini kolaylaştıracak hukuki düzenlemeler içermekteydi...

Fermanın üçte ikisi azınlıkların imtiyazlarına ve statülerinin düzenlenmesine, üçte biri ise Osmanlı topraklarında yaşayan yabancıların hukukunun tanzimine ayrılmıştır...

Fermanın şartları, Paris Kongresi'nde yabancı devletler tarafından garanti altına alınmış ve bu durum, Avrupa devletlerinin müdahalesini hukuki zemine oturtmuştur...

Her iki ferman da, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine yabancı müdahalesini kolaylaştırmıştır...

Batılı devletler, fermanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmış ve Osmanlı Devleti üzerinde baskı kurmuşlardır…

Fermanlar, Osmanlı Devleti'nin sömürgeleşme sürecini hızlandırmıştır…

Özellikle Islahat Fermanı ile yabancılara mülk edinme hakkı verilmesi, Osmanlı topraklarının Batılı devletler tarafından sömürülmesinin önünü açmıştır...

Her iki ferman da bürokrasinin güçlenmesine yol açmıştır…

Tanzimat bürokrasisi, Batı yanlısı bir tutum sergilemiş ve devletin menfaatlerini gözetmek yerine yabancı güçlerin çıkarlarına hizmet etmiştir...

Fermanlar, toplumda ayrışmalara neden olmuştur…

Özellikle Tanzimat Fermanı ile Müslümanların devletin asli unsuru olmaktan çıkarılması, toplumda tepkilere yol açmıştır...

Sonuç olarak, Tanzimat ve Islahat fermanları, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek ve kurtarmak amacıyla ilan edilse de, Batılı devletlerin müdahalesi ve sömürgeleşme sürecinin hızlanmasına neden olmuşlardır...

Bu fermanlar, Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına, ekonomik bağımlılığının artmasına ve toplumsal ayrışmaların derinleşmesine zemin hazırlamıştır…

***

Dil devrimi, Türkiye'de aydınların topluma yabancılaşmasının en belirgin göstergelerinden biri olarak ortaya çıkmış ve çok yönlü sonuçlara yol açmıştır...

Dil devrimi, aydınların millete yabancılaşmasının bir sonucu olarak görülmektedir...

Aydınlar, halkın dilinden ayrı, kendine özgü bir dil oluşturma çabası içine girmişlerdir...

Bu durum, aydınlarla halk arasındaki iletişimi zorlaştırmış ve toplumda bir ayrışmaya neden olmuştur...

Dil devrimi, Batılılaşma hareketinin bir parçası olarak değerlendirildi...

Devrim sırasında Batı kaynaklı kelimelere dokunulmaması, bu durumun bir göstergesi olarak kabul edilebilir...

Batılılaşma çabası, dilin değiştirilmesinde önemli bir etken olmuştur…

Dil devrimi, milli bir kimlik oluşturma çabası olarak da sunulmuştur...

Ancak bu çaba, halkın dilinden uzak, yapay bir dil oluşturulmasına yol açmıştır...

Bu durum, dil devriminin halkçı bir hareket olmadığını göstermektedir...

Batı sömürgeciliğinin Türkiye üzerindeki baskısı ve aydınların aşağılık duygusu, dil devriminin bir diğer nedeni olarak gösterilmektedir...

Bu duygu, aydınların kendi dillerini ve kültürlerini küçümsemesine ve Batı'ya öykünmesine neden olmuştur...

Bürokrasi, kendi gücünü ve etkisini korumak için dil devrimini bir araç olarak kullanmıştır... 

Bürokrasiye girebilmek için yeni dili bilmek veya dil görüşünü onaylamak gerekmekteydi...

Bu durum, dil devriminin bürokratik bir dayatma olduğunu göstermektedir...

Dil devrimi, toplumun zihniyet yapısını değiştirmeye yönelik bir toplum mühendisliği projesi olarak da değerlendirilebilir...

Yeni kelimeler ve kavramlar aracılığıyla toplumun düşünce yapısı ve değerleri değiştirilmeye çalışılmıştır...

Dil devrimi sonuç olarak, toplumun kendi içinde ve yöneticilerle olan iletişimini zorlaştırmıştır... 

Toplum katları ve nesiller arasındaki bağlar zayıflamış veya kopmuştur...

Dil devrimi, aydınların toplumdan kopuşunu belgeleyen bir yabancılaşma hareketi olmuştur...

Dil, aydın ve halk arasındaki farklılığı gösteren önemli bir işaret haline gelmiştir...

Halkın dilinden ayrı, yapay bir dil oluşturulmaya çalışılmıştır...

Bu dil, halk tarafından benimsenmemiştir...

Dil devrimi, milli kimlik oluşturma çabası olarak sunulsa da, aslında Batılılaşmaya yönelik bir hareket olmuştur...

Milli kimlikle ilgili sloganlar, sadece geniş kesimlerin desteğini sağlama çabası olarak kalmıştır...

Dil devrimi, milli kültürle olan bağları koparmış ve halkın çevre ve toplumla ilişkisini kesmiştir...

Yeni ideoloji, bu bağları yeniden kuracak bir yapı sunamamıştır...

Dil devrimiyle birlikte değerler sarsılmış, dil, düşünce ve yaşam tarzı bakımından anlaşamayan kesimler ortaya çıkmıştır...

Dil devrimi, siyasi ve iktisadi alanda da etkili olmuştur…

 Dışa bağlı ticaret ve sanayi kesimi, dil devrimine farklı bir açıdan bakmıştır...

Bürokrasi ise bu tür devrimleri daima tatmin vasıtası olarak kullanmıştır...

Dil devrimi, aydınların şahsiyet buhranlarını açığa çıkarmıştır...

Kendi adından utanan ve onu değiştirmek isteyen kimselerin derin bir şahsiyet buhranı içinde olduğu belirtilmiştir...

Özetle, dil devrimi, çok yönlü bir yabancılaşma hareketi olarak ortaya çıkmış ve Türkiye toplumunda derin izler bırakmıştır…

Aydınların toplumdan kopuşu, iletişimin zorlaşması, yapay bir dilin oluşturulması ve kültürel bağların zayıflaması gibi birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmiştir...

Dil devrimi, sadece bir dil meselesi olmayıp, aynı zamanda bir toplum mühendisliği projesi ve bir Batılılaşma çabası olarak değerlendirilmektedir…