01 Mart, 2025

KANİJE SAVUNMASI VE TİRYAKI HAŞAN PAŞA


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: KANİJE SAVUNMASI VE TİRYAKI HAŞAN PAŞA

KİTAP YAZARI: Albay H. Ziya ERSEVER

Bu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminde Kanije Kalesi'nin savunmasını ve Tiryaki Haşan Paşa'nın askeri dehasını konu almaktadır…

Kanije Kalesi, ilk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde fethedilmiştir...

Ancak Kanuni'den sonra tekrar Avusturyalıların eline geçmiştir…

1600 yılında ise, Serdar İbrahim Paşa komutasında kale ikinci defa kuşatılmış ve fethedilmiştir...

Padişah III. Mehmet zamanında Tiryaki Hasan Paşa tarafından fethedilmiştir…

***

Kanije Kalesi, 1600'lü yıllarda Osmanlı-Avusturya sınırında stratejik bir öneme sahipti... 

Belgrad'tan Orta Avrupa'ya açılan askeri yol üzerinde bulunuyordu...

Kale, 1593'te başlayıp 1606'da Zitvatorok Antlaşması'yla sona eren Avusturya Seferi'nde hem askeri hem de moral açısından birinci derecede önem kazandı...

Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki Kanije'de sergilenen savunma ile kale çevresinde cereyan eden muharebe, Türk kahramanlığı ve Türk özveri anlayışıyla özdeşleşmiştir...

Serdar-ı Ekrem Damat İbrahim Paşa'nın Estergon Kalesi'ne yapacağı hücum konusunda Tiryaki Hasan Paşa, ordunun Estergon'a yönelmesi halinde Kanije'deki düşmanın ordunun geri irtibat hatlarını keseceğini belirtmiştir...

Tiryaki Hasan Paşa, muharebeyi sevk ve idarede üstün bir yetenek sergiledi...

Doğa ve yapay engelleri aşmada zekâsını kullandı, harp hilelerini iyi uyguladı…

Bu sayede, silah ve araç bakımından üstün olan düşmanları yenmeyi başardı...

Tiryaki Hasan Paşa, duraklama döneminde askeri disiplin ve fedakârlık anlayışının zayıfladığı bir ortamda, kuvvetli kişiliği sayesinde emrindeki askerlerden tek vücut bir kitle yaratabildi...

İbrahim Paşa, Hasan Paşa'nın önerisini doğru bularak kararından vazgeçti... 

Çünkü Türk ordusunun, gerisinde büyük düşman kuvvetleri ve kaleleri bırakarak kuzeye ilerlemesi başarısızlığa neden olabilirdi…

Kanije'nin Türkler tarafından ele geçirilmesi, Hıristiyan dünyasını üzdü...

Tiryaki Hasan Paşa, düşmanın moralini bozmak için çeşitli hilelere başvurdu...

Zekâ ve yeteneğini kullanarak yalan haberler yaydı ve düşmanı bu haberlere inandırdı…

Kanije Savunmasının başarısı, büyük ölçüde Tiryaki Hasan Paşa'ya aittir…

Hasan Paşa'nın zekâsı, kahramanlığı ve cesareti sayesinde, sayıca üstün olan düşman ordusu yenilgiye uğratıldı…

Hasan Paşa'nın düşmanı aldatmak için kullandığı savaş hileleri ve aldığı önlemler sayesinde, düşmanın elverişli imkanlara sahip olmasına rağmen yenilmesi dikkat çekicidir...

Tiryaki Hasan Paşa, Serdar Yemişçi Hasan Paşa'dan üç kez yardım istedi…

Ancak, Serdar yeniçerilerin itirazı nedeniyle yardım gönderemedi...

Bu durum, savunmanın başarısız olmasına neden olabilirdi...

Tiryaki Hasan Paşa, Serdar'ın Estergon Kalesi'ne yöneleceği sırada, Babofça Kalesi'nin fethedilerek köprülerin korunması ve Kanije'nin alınması konusundaki teklifleriyle kuzey yönünde yapılacak harekata kolaylık sağladı...

Aksi takdirde, Kanije Kalesi'ndeki düşman Belgrad yönünde taarruz ederek Türk ordusunun geri bağlantı hatlarını kesebilirdi...

Kanije alındıktan sonra Türk ordusunun, kalede az sayıda muhafız bırakarak Belgrad Kışlağı'na dönmesi, düşmana yeniden hazırlanma fırsatı verdi...

Serdar İbrahim Paşa'nın Belgrad'a dönerken Budin ve İstoni Belgrad kalelerinde yeterli kuvvet bırakmaması da bir hataydı...

Nitekim, İstoni Belgrad kısa sürede düşman eline geçti...

***

Tiryaki Hasan Paşa, muharebenin sevk ve idaresinde çok başarılıydı…

Her türlü doğal ve yapay engelleri aşmada üstün bir zekâ ve kabiliyet gösteriyordu…

Harp hilelerini en iyi şekilde kullanıyor ve bu yetenekleri sayesinde, silah, araç ve gereç bakımından kendisinden kat kat üstün olan düşmanlarını yenmeyi başarıyordu…

Duraklama devrinde askeri disiplin ve fedakârlık hislerinin zayıflamaya başladığı bir ortamda, kuvvetli kişiliği sayesinde emrindeki askerlerden tek vücut bir kitle yaratabilmişti…

Emri altındakilere kendisini daima sevdirmiş ve inandırmıştı...

Tiryaki Hasan Paşa, ordunun hareket planları konusunda önemli stratejik öngörülere sahipti... 

Örneğin, Serdar-ı Ekrem'e (Başkomutan) ordunun Estergon'a yönelmesi halinde Kanije'deki düşmanın geri bağlantı hatlarını keseceğini, bu nedenle öncelikle Babofça Kalesi'nin ele geçirilmesi gerektiğini önermiştir...

Bu önerisi, ordunun başarısı için kritik bir öneme sahipti...

Düşman ordusunu sürekli aldatıp şaşırtan harp hilelerindeki becerisi ile ün kazanmıştı…

Zekâ ve becerisini kullanarak düşmanın moralini sarsacak yalan haberler yaymış ve düşmanı bu haberlere inandırmıştı…

Verilen savaşta, Kanijelilerin gücü 10.000'den fazla olmasına rağmen, Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki 50 Türk atlısı karşısında düşman taarruz veya savunma girişiminde bulunamamıştır…

Tiryaki Hasan Paşa, bu harekâtta cesur girişimiyle 40 katı kadar fazla düşman karşısında parlak bir zafer kazanmıştır...

Kale'ye getirilecek erzakın düşman kuşatması öncesinde girmesini sağlamak için birçok hilelerle düşmanı aldatmıştır...

Düşmanın moralini sarsacak yalan haberleri yaymış ve düşmanı bu haberlere inandırmıştır...

Savaşın en kritik anlarında bile astlarını (bir eri dahi olsa) kendisine inandırmaya önem vermesi ve türbe yaptırarak değer bilirliğini göstermesi bakımından önemli bir örnektir...

Kazandığı parlak zaferlere rağmen hiçbir zaman böbürlenmemiş ve daima mütevazı kalmıştır...

Hasan Paşa, Kanije Kalesi'nin savunması için gerekli tüm ikmali yapmış, kendisine bağlı yerlerden asker getirtmiş ve istihbarattan elde ettiği bilgilerin gerektirdiği tüm savunma önlemlerini almıştır...

Düşmanın moralini sarsmak ve kuşatmayı geciktirmek amacıyla çeşitli harp hilelerine başvurmuştur...

Zekâ ve becerisini kullanarak yalan haberler yaymış ve düşmanı bu haberlere inandırmıştır. Örneğin, "düşmanın Budin'e gideceği, kendilerinin ise Avusturya'ya akın edeceği" şeklinde haberler yayarak düşman casuslarının bu bilgiyi Ferdinand'a ulaştırmasını sağlamıştır...

Düşman içlerine gönderdiği casuslar aracılığıyla düşman ordusunun Yanık Sahrasında toplandığı ve Avrupa'dan yardım geleceği bilgisini almıştır.

Ayrıca, Karapençe gibi tecrübeli istihbarat elemanlarından faydalanarak düşman içindeki olayları öğrenmiştir…

Esirlerden bilgi almak için çeşitli yöntemler kullanmıştır...

Esirler kale içinde dolaştırılarak korku ve şaşkınlık yaratacak şeyler gösterilmiş, kale içindeki erzak ve mühimmat hakkında abartılı bilgiler verilerek serbest bırakılmıştır...

Böylece, kendi ordusuna dönen esirlerin bu bilgileri yayması sağlanmıştır...

Düşmanın kaleye yaklaşması üzerine, sadece piyade tüfekleriyle ateş edilmesini emretmiş, süvarilerin dışarı çıkmasını ve top atılmasını yasaklamıştır...

Bu taktikle, kalenin zayıf olduğu izlenimi yaratmaya çalışmıştır...

Düşmanın "Tanrı aşkı için bir top atın da kralımız duysun" şeklindeki çağrılarına, "Biz burada birkaç günlük misafiriz, böyle bir yerde topsuz kale savunulur mu?

Padişahımızın bunun gibi daha nice kaleleri var" şeklinde yanıtlar vermiştir…

Hasan Paşa, kaleye getirilecek erzakın düşman kuşatması öncesinde girmesini sağlamak için çeşitli hilelere başvurmuştur...

Bu sayede, kuşatma sırasında erzak sıkıntısı yaşanmasının önüne geçmeyi hedeflemiştir...

Düşmanın tereddüt etmesini ve hareketsiz kalmasını sağlamak, aynı zamanda kaledekilerin moralini yükseltmek amacıyla sahte haberler yaymıştır...

Düşmandan alınan iki tutsağı ayrı ayrı sorguya çekmiş ve İstoni Belgrad'ın alındığı bilgisini teyit etmiştir...

Ardından, bu tutsakları Macar beylerinin yanından geçirerek kaleye Macar askerlerinin yardıma geldiği yönünde yanlış bilgiler verdirerek serbest bırakmıştır...

Bu taktikler sayesinde Tiryaki Hasan Paşa, kuşatma öncesinde düşmanı psikolojik olarak zayıflatmayı, yanlış yönlendirmeyi ve kalenin savunma hazırlıklarını gizli tutmayı başarmıştır...

Düşmanın bataklığı geçmek için yaptığı köprüler, fedai askerler tarafından gizlice yakılmıştır... 

Ayrıca, düşmanın yaptığı bir köprüye kalın bir urganla çengel takılarak köprü yukarı çekilmiş ve üzerindeki düşman askerlerinin boğulması sağlanmıştır...

Başkomutana yazılmış gibi sahte bir mektup hazırlanarak düşmanın eline geçmesi sağlanmıştır...

Bu mektupta, kalenin durumu hakkında yanıltıcı bilgiler verilerek düşmanın yanlış stratejiler izlemesi amaçlanmıştır…

Handan ve Kenan isimli köleler kaçak gibi düşman içine gönderilmiş, İmparator'a kalenin yiyecek ve asker sıkıntısı çektiği yönünde yalanlar söylemeleri istenmiştir...

Daha sonra bu kölelerin aslında casus olduğu ortaya çıkınca idam edilmişlerdir...

Barut sıkıntısı çekildiği dönemde, Uzun Ahmet isimli bir askerin güherçileden barut yapabileceğini söylemesi üzerine, bu durumdan faydalanılarak düşmana barut sıkıntısı olmadığı mesajı verilmiştir...

Ömer Ağa komutasındaki askerler Berk Suyu üzerinden karşıya geçirilirken, aynı anda kaleden topçu ateşi açılmıştır...

Bu, piyade ve topçunun koordineli bir şekilde çalışarak düşmana büyük kayıplar verdirmesini sağlamıştır...

Düşmanın kaçış yolları kesilerek pusu kurulmuş ve düşman askerlerinin büyük bir bölümü imha edilmiştir…

Bu hileler sayesinde Tiryaki Hasan Paşa, düşmanı psikolojik olarak yıpratmış, yanlış kararlar vermelerini sağlamış ve kalenin savunmasını başarıyla sürdürmüştür...

 

***

Kanije Savunması, Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminde kazanılan önemli bir zaferdi...

Bu dönemde elde edilen başarılar, Türk milletine umut vermiş ve moralini yükseltmiştir…

Tiryaki Hasan Paşa'nın askeri zekâsı, liderlik yetenekleri ve harp hileleri sayesinde kazanılan bu zafer, Osmanlı ordusunun gücünü ve yeteneklerini bir kez daha göstermiştir...

Paşa'nın düşmanı aldatma, istihbarat toplama ve askerlerini motive etme becerisi, zaferin kazanılmasında belirleyici olmuştur...

Kanije'nin 1600 yılında Türkler tarafından ele geçirilmesi, Hıristiyan dünyasında büyük bir üzüntü yaratmıştı...

Bu durum, kalenin Osmanlı İmparatorluğu için ne kadar önemli bir stratejik hedef olduğunu göstermektedir...

Tiryaki Hasan Paşa'nın stratejik öngörüsü sayesinde, ordunun Estergon'a yönelmesi durumunda Kanije'deki düşmanın geri bağlantı hatlarını kesme tehlikesi bertaraf edilmiştir... 

Bu sayede, Osmanlı ordusunun kuzeydeki harekâtı için güvenlik sağlanmıştır...

Türk ordusunun büyük bir kısmı Kanije'ye giderken, kuzey yanının korunması için Budin Kalesi'nin de güçlü tutulması gerekiyordu...

Tiryaki Hasan Paşa gibi yetenekli bir komutanın Budin'e atanması, bu bölgenin güvenliği açısından önemli bir karardı...

***

Kanije Zaferi'nden sonra Padişah III. Mehmet, Tiryaki Hasan Paşa'yı vezirlik rütbesiyle ödüllendirmiş ve ona olan takdirini göstermiştir...

Bu durum, Kanije Savunmasının Osmanlı Devleti nezdindeki önemini ve değerini açıkça ortaya koymaktadır...