KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: KANİJE SAVUNMASI VE TİRYAKI HAŞAN PAŞA
KİTAP YAZARI: Albay H. Ziya ERSEVER
Bu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminde
Kanije Kalesi'nin savunmasını ve Tiryaki Haşan Paşa'nın askeri dehasını konu
almaktadır…
Kanije Kalesi, ilk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde
fethedilmiştir...
Ancak Kanuni'den sonra tekrar Avusturyalıların eline
geçmiştir…
1600 yılında ise, Serdar İbrahim Paşa komutasında kale
ikinci defa kuşatılmış ve fethedilmiştir...
Padişah III. Mehmet zamanında Tiryaki Hasan Paşa tarafından
fethedilmiştir…
***
Kanije Kalesi, 1600'lü yıllarda Osmanlı-Avusturya sınırında stratejik bir öneme sahipti...
Belgrad'tan Orta Avrupa'ya açılan askeri yol
üzerinde bulunuyordu...
Kale, 1593'te başlayıp 1606'da Zitvatorok Antlaşması'yla
sona eren Avusturya Seferi'nde hem askeri hem de moral açısından birinci
derecede önem kazandı...
Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki Kanije'de sergilenen
savunma ile kale çevresinde cereyan eden muharebe, Türk kahramanlığı ve Türk
özveri anlayışıyla özdeşleşmiştir...
Serdar-ı Ekrem Damat İbrahim Paşa'nın Estergon Kalesi'ne
yapacağı hücum konusunda Tiryaki Hasan Paşa, ordunun Estergon'a yönelmesi
halinde Kanije'deki düşmanın ordunun geri irtibat hatlarını keseceğini
belirtmiştir...
Tiryaki Hasan Paşa, muharebeyi sevk ve idarede üstün bir
yetenek sergiledi...
Doğa ve yapay engelleri aşmada zekâsını kullandı, harp
hilelerini iyi uyguladı…
Bu sayede, silah ve araç bakımından üstün olan düşmanları
yenmeyi başardı...
Tiryaki Hasan Paşa, duraklama döneminde askeri disiplin ve
fedakârlık anlayışının zayıfladığı bir ortamda, kuvvetli kişiliği sayesinde
emrindeki askerlerden tek vücut bir kitle yaratabildi...
İbrahim Paşa, Hasan Paşa'nın önerisini doğru bularak kararından vazgeçti...
Çünkü Türk ordusunun, gerisinde büyük düşman kuvvetleri ve
kaleleri bırakarak kuzeye ilerlemesi başarısızlığa neden olabilirdi…
Kanije'nin Türkler tarafından ele geçirilmesi, Hıristiyan
dünyasını üzdü...
Tiryaki Hasan Paşa, düşmanın moralini bozmak için çeşitli
hilelere başvurdu...
Zekâ ve yeteneğini kullanarak yalan haberler yaydı ve
düşmanı bu haberlere inandırdı…
Kanije Savunmasının başarısı, büyük ölçüde Tiryaki Hasan
Paşa'ya aittir…
Hasan Paşa'nın zekâsı, kahramanlığı ve cesareti sayesinde,
sayıca üstün olan düşman ordusu yenilgiye uğratıldı…
Hasan Paşa'nın düşmanı aldatmak için kullandığı savaş
hileleri ve aldığı önlemler sayesinde, düşmanın elverişli imkanlara sahip
olmasına rağmen yenilmesi dikkat çekicidir...
Tiryaki Hasan Paşa, Serdar Yemişçi Hasan Paşa'dan üç kez
yardım istedi…
Ancak, Serdar yeniçerilerin itirazı nedeniyle yardım
gönderemedi...
Bu durum, savunmanın başarısız olmasına neden olabilirdi...
Tiryaki Hasan Paşa, Serdar'ın Estergon Kalesi'ne yöneleceği
sırada, Babofça Kalesi'nin fethedilerek köprülerin korunması ve Kanije'nin
alınması konusundaki teklifleriyle kuzey yönünde yapılacak harekata kolaylık
sağladı...
Aksi takdirde, Kanije Kalesi'ndeki düşman Belgrad yönünde
taarruz ederek Türk ordusunun geri bağlantı hatlarını kesebilirdi...
Kanije alındıktan sonra Türk ordusunun, kalede az sayıda
muhafız bırakarak Belgrad Kışlağı'na dönmesi, düşmana yeniden hazırlanma
fırsatı verdi...
Serdar İbrahim Paşa'nın Belgrad'a dönerken Budin ve İstoni
Belgrad kalelerinde yeterli kuvvet bırakmaması da bir hataydı...
Nitekim, İstoni Belgrad kısa sürede düşman eline geçti...
***
Tiryaki Hasan Paşa, muharebenin sevk ve idaresinde çok
başarılıydı…
Her türlü doğal ve yapay engelleri aşmada üstün bir zekâ ve
kabiliyet gösteriyordu…
Harp hilelerini en iyi şekilde kullanıyor ve bu yetenekleri
sayesinde, silah, araç ve gereç bakımından kendisinden kat kat üstün olan
düşmanlarını yenmeyi başarıyordu…
Duraklama devrinde askeri disiplin ve fedakârlık hislerinin
zayıflamaya başladığı bir ortamda, kuvvetli kişiliği sayesinde emrindeki
askerlerden tek vücut bir kitle yaratabilmişti…
Emri altındakilere kendisini daima sevdirmiş ve
inandırmıştı...
Tiryaki Hasan Paşa, ordunun hareket planları konusunda önemli stratejik öngörülere sahipti...
Örneğin, Serdar-ı Ekrem'e (Başkomutan)
ordunun Estergon'a yönelmesi halinde Kanije'deki düşmanın geri bağlantı
hatlarını keseceğini, bu nedenle öncelikle Babofça Kalesi'nin ele geçirilmesi
gerektiğini önermiştir...
Bu önerisi, ordunun başarısı için kritik bir öneme
sahipti...
Düşman ordusunu sürekli aldatıp şaşırtan harp hilelerindeki
becerisi ile ün kazanmıştı…
Zekâ ve becerisini kullanarak düşmanın moralini sarsacak
yalan haberler yaymış ve düşmanı bu haberlere inandırmıştı…
Verilen savaşta, Kanijelilerin gücü 10.000'den fazla
olmasına rağmen, Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki 50 Türk atlısı karşısında
düşman taarruz veya savunma girişiminde bulunamamıştır…
Tiryaki Hasan Paşa, bu harekâtta cesur girişimiyle 40 katı
kadar fazla düşman karşısında parlak bir zafer kazanmıştır...
Kale'ye getirilecek erzakın düşman kuşatması öncesinde
girmesini sağlamak için birçok hilelerle düşmanı aldatmıştır...
Düşmanın moralini sarsacak yalan haberleri yaymış ve düşmanı
bu haberlere inandırmıştır...
Savaşın en kritik anlarında bile astlarını (bir eri dahi
olsa) kendisine inandırmaya önem vermesi ve türbe yaptırarak değer bilirliğini
göstermesi bakımından önemli bir örnektir...
Kazandığı parlak zaferlere rağmen hiçbir zaman böbürlenmemiş
ve daima mütevazı kalmıştır...
Hasan Paşa, Kanije Kalesi'nin savunması için gerekli tüm
ikmali yapmış, kendisine bağlı yerlerden asker getirtmiş ve istihbarattan elde
ettiği bilgilerin gerektirdiği tüm savunma önlemlerini almıştır...
Düşmanın moralini sarsmak ve kuşatmayı geciktirmek amacıyla
çeşitli harp hilelerine başvurmuştur...
Zekâ ve becerisini kullanarak yalan haberler yaymış ve
düşmanı bu haberlere inandırmıştır. Örneğin, "düşmanın Budin'e gideceği,
kendilerinin ise Avusturya'ya akın edeceği" şeklinde haberler yayarak
düşman casuslarının bu bilgiyi Ferdinand'a ulaştırmasını sağlamıştır...
Düşman içlerine gönderdiği casuslar aracılığıyla düşman
ordusunun Yanık Sahrasında toplandığı ve Avrupa'dan yardım geleceği bilgisini
almıştır.
Ayrıca, Karapençe gibi tecrübeli istihbarat elemanlarından
faydalanarak düşman içindeki olayları öğrenmiştir…
Esirlerden bilgi almak için çeşitli yöntemler
kullanmıştır...
Esirler kale içinde dolaştırılarak korku ve şaşkınlık
yaratacak şeyler gösterilmiş, kale içindeki erzak ve mühimmat hakkında abartılı
bilgiler verilerek serbest bırakılmıştır...
Böylece, kendi ordusuna dönen esirlerin bu bilgileri yayması
sağlanmıştır...
Düşmanın kaleye yaklaşması üzerine, sadece piyade
tüfekleriyle ateş edilmesini emretmiş, süvarilerin dışarı çıkmasını ve top
atılmasını yasaklamıştır...
Bu taktikle, kalenin zayıf olduğu izlenimi yaratmaya
çalışmıştır...
Düşmanın "Tanrı aşkı için bir top atın da kralımız
duysun" şeklindeki çağrılarına, "Biz burada birkaç günlük misafiriz,
böyle bir yerde topsuz kale savunulur mu?
Padişahımızın bunun gibi daha nice kaleleri var"
şeklinde yanıtlar vermiştir…
Hasan Paşa, kaleye getirilecek erzakın düşman kuşatması
öncesinde girmesini sağlamak için çeşitli hilelere başvurmuştur...
Bu sayede, kuşatma sırasında erzak sıkıntısı yaşanmasının
önüne geçmeyi hedeflemiştir...
Düşmanın tereddüt etmesini ve hareketsiz kalmasını sağlamak,
aynı zamanda kaledekilerin moralini yükseltmek amacıyla sahte haberler
yaymıştır...
Düşmandan alınan iki tutsağı ayrı ayrı sorguya çekmiş ve
İstoni Belgrad'ın alındığı bilgisini teyit etmiştir...
Ardından, bu tutsakları Macar beylerinin yanından geçirerek
kaleye Macar askerlerinin yardıma geldiği yönünde yanlış bilgiler verdirerek
serbest bırakmıştır...
Bu taktikler sayesinde Tiryaki Hasan Paşa, kuşatma öncesinde
düşmanı psikolojik olarak zayıflatmayı, yanlış yönlendirmeyi ve kalenin savunma
hazırlıklarını gizli tutmayı başarmıştır...
Düşmanın bataklığı geçmek için yaptığı köprüler, fedai askerler tarafından gizlice yakılmıştır...
Ayrıca, düşmanın yaptığı bir köprüye
kalın bir urganla çengel takılarak köprü yukarı çekilmiş ve üzerindeki düşman
askerlerinin boğulması sağlanmıştır...
Başkomutana yazılmış gibi sahte bir mektup hazırlanarak
düşmanın eline geçmesi sağlanmıştır...
Bu mektupta, kalenin durumu hakkında yanıltıcı bilgiler
verilerek düşmanın yanlış stratejiler izlemesi amaçlanmıştır…
Handan ve Kenan isimli köleler kaçak gibi düşman içine
gönderilmiş, İmparator'a kalenin yiyecek ve asker sıkıntısı çektiği yönünde
yalanlar söylemeleri istenmiştir...
Daha sonra bu kölelerin aslında casus olduğu ortaya çıkınca
idam edilmişlerdir...
Barut sıkıntısı çekildiği dönemde, Uzun Ahmet isimli bir
askerin güherçileden barut yapabileceğini söylemesi üzerine, bu durumdan
faydalanılarak düşmana barut sıkıntısı olmadığı mesajı verilmiştir...
Ömer Ağa komutasındaki askerler Berk Suyu üzerinden karşıya
geçirilirken, aynı anda kaleden topçu ateşi açılmıştır...
Bu, piyade ve topçunun koordineli bir şekilde çalışarak
düşmana büyük kayıplar verdirmesini sağlamıştır...
Düşmanın kaçış yolları kesilerek pusu kurulmuş ve düşman
askerlerinin büyük bir bölümü imha edilmiştir…
Bu hileler sayesinde Tiryaki Hasan Paşa, düşmanı psikolojik
olarak yıpratmış, yanlış kararlar vermelerini sağlamış ve kalenin savunmasını
başarıyla sürdürmüştür...
***
Kanije Savunması, Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama
döneminde kazanılan önemli bir zaferdi...
Bu dönemde elde edilen başarılar, Türk milletine umut vermiş
ve moralini yükseltmiştir…
Tiryaki Hasan Paşa'nın askeri zekâsı, liderlik yetenekleri
ve harp hileleri sayesinde kazanılan bu zafer, Osmanlı ordusunun gücünü ve
yeteneklerini bir kez daha göstermiştir...
Paşa'nın düşmanı aldatma, istihbarat toplama ve askerlerini
motive etme becerisi, zaferin kazanılmasında belirleyici olmuştur...
Kanije'nin 1600 yılında Türkler tarafından ele geçirilmesi,
Hıristiyan dünyasında büyük bir üzüntü yaratmıştı...
Bu durum, kalenin Osmanlı İmparatorluğu için ne kadar önemli
bir stratejik hedef olduğunu göstermektedir...
Tiryaki Hasan Paşa'nın stratejik öngörüsü sayesinde, ordunun Estergon'a yönelmesi durumunda Kanije'deki düşmanın geri bağlantı hatlarını kesme tehlikesi bertaraf edilmiştir...
Bu sayede, Osmanlı ordusunun kuzeydeki
harekâtı için güvenlik sağlanmıştır...
Türk ordusunun büyük bir kısmı Kanije'ye giderken, kuzey
yanının korunması için Budin Kalesi'nin de güçlü tutulması gerekiyordu...
Tiryaki Hasan Paşa gibi yetenekli bir komutanın Budin'e
atanması, bu bölgenin güvenliği açısından önemli bir karardı...
***
Kanije Zaferi'nden sonra Padişah III. Mehmet, Tiryaki Hasan
Paşa'yı vezirlik rütbesiyle ödüllendirmiş ve ona olan takdirini göstermiştir...
Bu durum, Kanije Savunmasının Osmanlı Devleti nezdindeki
önemini ve değerini açıkça ortaya koymaktadır...