KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI : KIZIL ÇOCUĞA MEKTUPLAR
KİTAP YAZARI : PEYAMİ SAFA
***
Kızıl çocuğa mektuplar kitabı yayına hazırlandığı yıllarda
sahasında yazılan ender kitaplardandı…
Yazar, aklı başında tüm kızıllara ilmi gerçekler ışığında
seslenmekte ve “Eşitlik ve özgürlük diyorsunuz; ama bu kelimelere şu şu
açılardan bakıyor musunuz?” sorusunu sormaktadır…
Nazım Hikmet’e yazdığı gönderme şiir bile komünizmi bilmeyenlere,
seçenlere ve seçmek üzere olanlara Nazım’ın nasıl bir "zehir olduğu" uyarısını
yapmaktadır…
Ve tüm yönleriyle Marksizm ile milliyetçiliği mikroskop
altına koyarak incelemekte ve mukayese etmektedir…
***
Yazar Komünizme karşı yaptığı bazı tenkitler:
Marks’ın “ komünist ihtilallar en ileri sanayi
memleketlerinde doğacak” iddiası yalan ve yanlıştır…
Rusya’da ihtilal olduğu zaman en geri sanayi memleketlerindendi…
Bu gün en ileri sanayi memleketleri olan Amerika ve İngiltere
parlamentolarında bir tek komünist yoktur…
Refah içinde bulunan işçi ve köylü komünistlere “oy”
vermemiştir.
*
Komünizm bir dindir…
Peygamberi Marks’tır…
Kitabı da Kapital’dir…
*
Komünistler tahtakurusuna benzerler…
Yakalanacağını hissettikleri anda yorganın kendi rengine en
yakın bölgesine ve kıvrımına saklanırlar…
Atatürkçü olurlar, halkçı olurlar, milliyetçi olurlar, dinci
olurlar…
*
Tüm dünyada önce komünist olan ve daha sonra yanlışları
görüp komünizmi terk eden birçok aydın olmasına rağmen Türkiye’de buna
rastlanmamaktadır…
*
Şurası unutulmamalıdır ki Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir…
Her görüldüğü yerde ezilmelidir…
M. Kemal Atatürk
*
Komünistler Einstein’i sevmezler…
Çünkü Marksistlerin dayandığı klasik fizik prensipleri yerle
yeksan etmiş ve yeni fiziğin kurucuları arasındadır…
Allah’a inanır…
“Din ile ilim arasında çatışma yoktur…
İlimsiz din kör, dinsiz ilim topaldır” der…
*
Ey Allah’a inanmayan komünistler; Eflatun, Farabi, İbni Sina,
Nevton, Hegel (Hayatının son 13 yılını Allah’a inanarak geçirmiştir),Einstein,
Bergson ve bu gün hayatta bulunan doğulu, batılı meşhur ilim adamları ve
filozoflara varıncaya kadar kafası işleyen ve mantıkları sağlam yüz binlerce
dahi Allah’a inanırlar…
***
Yazarın milliyetçilik ve hürriyet konusunda kitapta ifade
ettiği bazı düşünceleri:
Annem öldü hayatta gideceğim kimsem kalmamıştı…
Yani kendisine karşı vazifeli ve sorumlu olduğum bir yakınım
yoktu...
Yolda yürürken nereye gittiğimi düşündüm ve bir adım daha
atamadım…
Tüm yönleriyle hürriyette olmama rağmen hiçbir yere gitmek
istemiyordum…
Hürriyetim felce uğradı…
O zaman anladım ki, sevginin, vazifenin bağları içinde,
kayıtlı şartlı bir hürriyetin değeri vardır…
Mutlak değil, izafi(bağıntılı) bir hürriyetin değeri vardır…
Kayıtsız şartsız hürriyet, bir anda kendini öldüren
hürriyettir…
*
Milli şuur öyle kolay kazanılan bir özellik değildir…
Sırplar Osmanlı istilasından sonra milli şuura kavuşmuştur…
İspanya bütün milli benliğini ve varlığını Araplarla yaptığı
savaşlara borçludur…
Avrupa’da ilk milli benliği bulan millet Fransızlardır.
*
Hürriyetçi ekonominin karşısında iki azılı düşman vardır…
1-Marksist ekonomi: Zaferini, mahkûm sınıfın hâkim sınıfa
galibiyetinde arar…
2-Milli ekonomi: Zaferi, birinden alıp ötekine verme gayreti
gütmez…
Sınıflar arasında ihtilafı ve eşitsizliği kaldırmak
davasındadır…
Sınıf yok, millet vardır…
Ferdi menfaat yok, milli menfaat vardır…
Ben yok, biz varız…
***
Not: Yazar her ne kadar o günkü komünistlerin sponsorluğunu
SSCB yaptığını söylüyorsa da, bu gün ortaya çıkan belgeler, durumun hiçte öyle
olmadığını göstermektedir…
Örneğin bir dönemin içişleri bakanı, “İçişleri bakanı olana
kadar bende komünistlerin SSCB’den idare edildiğini zannediyordum; ama gerçekte
Amerika tarafından idare edildiğini yeni öğrendim” demiştir…
Komünistler ister SSCB, ister Amerika tarafından idare edilsin,
“kaynak kitap” özelliği taşıyan kitabı temin edebilirseniz okumanızı tavsiye
ederiz…