27 Nisan, 2021

TÜRKİYE’DE SOL HAREKETLER


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: TÜRKİYE’DE SOL HAREKETLER

KİTAP YAZARI: ACLAN SAYILGAN

***

Kitap, şimdiye kadar kaleme alınmamış Türk sol tarihini içermektedir…

Kitap yazarı Aclan Sayılgan önceleri sol öğrenci hareketler içinde yer aldığından, Türk sol tarihini oldukça mahir bir şekilde kaleme almıştır…

***

Osmanlıda batı hayranlığı Tanzimat ile başlar I. Ve II. Meşrutiyetle devam eder…

Bu serüvende, Jön Türk ile İttihat ve Terakki cemiyetleri oluşur…

İşte bu batı hayranı cemiyetler, Türkiye’de sol hareketlerin temelini oluştururlar…

Tüm olaylara batı hayranlığıyla baktıklarından, batı tarafından kendilerine sunulan önerileri komünistleşmenin ve çağdaşlaşmanın reçetesi kabul ettiler…

Öyle ki Türk sol aydını, Marksist sınıf tahlilini Marx’tan değil, Jean Javres’ten öğrendiler…

Yenilmişliğin acısını kendi topraklarından ve kendi tarihlerinden kaçışta buldular…

Kaçış yani yabancılaşmada buldular…

Belki de Türk sol tarihinin yazılmayışının sırrı burada gizlidir…

***

Bu kitap, Türk sol tarihini Osmanlının son dönemlerinden alarak kitabın basım tarihi olan 1968’e kadar irdeleyerek; Türk sol hareketlerinin önderlerinden, bölünmelere, fraksiyon çatışmalarından, ihanetlere, teslimiyetten, işbirliğine kadar her şeyi gözler önüne sermektedir…

***

Günümüzde kanal değiştiren (Çevrecilik gibi) komünistlerin çoğu kapitalist olarak yaşasalar da, batılı ağa babalarına hürmeti eksik etmemektedirler…

Marksist, Leninist ideolojiden uzak kalsalar da çoğunluğu ateistliğe devam etmektedir…

Marksist ve Leninistlikten kalma sevimli gözükme maskelerini asla çıkartmadılar…

Bu maskeleri gök kuşağı renklerinde olduğundan, kızıllıklarının ortaya çıkmadığını zannetmektedirler…

 

23 Nisan, 2021

ALMAN VAKIFLARI VE BERGAMA DOSYASI


KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ALMAN VAKIFLARI VE BERGAMA DOSYASI

KİTAP YAZARI: DR. NECİP HABLEMİTOĞLU

***

Yazarın genç yaşta (48) faili meçhul bir cinayete (18 Aralık 2002) kurban gitmesinin nedenini bu kitabı okuyunca anlıyorsunuz…

İster Ulusalcı, ister Milliyetçi, ister Komünist ol; eğer vatanperverlik adına dış güçlerin menfaatine zarar verirsen seni hedef tahtasına koyarlar…

Maalesef Ulusalcı yazarımızın sonu da böyle olmuştur…

***

Kitap, Zeus sunağı ve Bergama dosyasını içermektedir…

Zeus sunağı:

Bergama’da kazı yapan Alman arkeologların çaldığı ve Pergamon Müzesi ve Zeus Tapınağı adıyla 1910-1930 yılları arasında Berlin’de müze adası şeklinde açılan yerde bulunmaktadır…

Bergamon müzesinden elde edilen gelir, bu günkü hesaba göre yılda 300-400 milyon Euro çıvarındadır…

Türkiye tarafından iadesi talep edilen müzenin tamamı için Alman hükümeti, “Almanların ilk atalarının doğduğu yer, Anadolu’dur…” safsatasını öne sürerek hırsızlıklarını gizlemeye çalışmışlardır…

Bergama dosyası:

Bergama, altın yatakları bakımından çok zengin İzmir’in şirin bir ilçesidir…

Kitapta sözü geçen olaylar, 1989-1999 yılları arasında Bergama Belediye Başkanlığı yapan CHP’li Sefa Taşkın döneminde geçmiştir…

Bergama dosyası, Almanya’nın Türkiye’de neler yapmaya muktedir olduğunu gösteren bilgi ve belgeleri içeren bir çalışmadır…

Bu dosyada akla gelen ve irdelenen ilk soru,

Almanya tüm gücüyle Bergama’daki altın üretimini neden durdurmaya çalışmaktadır?

Yazar izah ediyor,

Alman Milletvekili Reimer Hamman bir konuşmasında, “Bu gün Almanya’da doksan bin ton( 90.000) altın bulunuyor…

Dünya piyasasında altın tükense, Almanya’nın altını yeter…” demiştir…

Vekilin belirttiği duruma göre Almanya, bu kadar altın stokuna sahip dünyada üçüncü gelişmiş ülkedir…

Hem de altın üretmemesine rağmen…

Peki,

I.Dünya Savaşı sonrası harp tamiratı borcu kapsamında Alman altın stokları itilaf devletleri tarafından paylaşılmasına rağmen, nasıl oluyor da Almanya’nın 90.000 ton altını oluyor?

Yazar izah ediyor,

Almanya bu stok altınları, Hitler döneminde sistematik bir şekilde öldürdükleri milyonlarca Yahudi kurbanlardan çalmışlardır…

Hamman’ın ifadesine göre, Yahudilerden çalınan bu 90.000 ton stok altının değerini korumak için, dünya’da altın üretiminin durdurulması gerekir…

Gücünün yetmediği ABD, Kanada, Avustralya, Güney Afrika gibi büyük altın üreticisi ülkelere ya da küçük ölçekli altın üreticisi İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, İsveç, Finlandiya gibi Avrupa ülkelerini engellemesi asla söz konusu değildir…

Almanya, diş geçirebileceği Türkiye, Peru, Gana ve Hindistan gibi ülkelere gözünü çevirmiştir…

Almanya, bu dört ülkede iki önemli avantaja sahiptir…

1-Bu ülkelerin yönetiminde, medyasında, bürokrasisinde, sivil toplum örgütlerinde harekete geçirebileceği yeterli sayıda “etki ajanı”na sahiptir…

2-Bu dört ülkedeki etnik, dinsel ve mezhepsel farklılıklar çok iyi bilinmektedir…

Bu dört ülke içinde altın üretimine karşı en yoğun, en uzun süreli, en gürültülü, en organize, en anarşist, en dıştan yönetilen olaylarla karşı karşıya kalan ülke Türkiye'dir! 

Ve bu olayların simgesi Bergama'dır!

Bergama olaylarının amacı, Almanya’nın stoklarında bulunan 90.000 ton altının değer kaybetmemesi için Türkiye’de çıkartılan altın üretiminin durdurulmasıdır…

Su ile çıkartılsa da, siyanürle üretilse de durdurulmasıdır…

Alman Devleti bunu kendi ülkesinde kurduğu vakıflar ve Türkiye’deki etki ajanları işbirliği ile yapmaktadır…

Merkezi Haidelberg/Almanya’da bulunan FIAN(adresi belli olmayan sözde çevreci örgüt) etki ajanlarını maddi ve manevi organize ederler…

Medyadaki, bürokrasideki, sivil toplum örgütlerindeki etki ajanlarını harekete geçirirler…

Onlarda alevi üç köyü organize ederler…

Böylece Bergama’da provokasyon ve olaylar başlar…

Altın çıkartılmamasına en büyük desteği CHP’li Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın verir…

Bu hizmetine karşılık, Belediye Meclis üyelerinin de bulunduğu 150 kişilik grupla Almanya’ya davet edilmiş ve gitmişlerdir…

Bergama’da sivil toplum örgütleri gibi etki ajanlarına ödenen para, o zamanki başbakan Kohl’e göre kara paradan karşılanmıştır…

***

Ayrıca yazar,

"Bergama, Havran, Sivrihisar, Eşme, Artvin gibi yüksek altın rezervine sahip yerleşim yerlerinde Türk Devleti uyanık olmalı ve uzman kişiler görevlendirmelidir...

Alman Devletinin PKK, TİKKO, DHKP-C gibi terör örgütlerine verdiği destek unutulmamalıdır" gibi çözüm önerileri sunmaktadır…

***

Kitabın son 140 sayfası, mektuplara, gazete haberlerine, mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarına ayrılmıştır…                 

16 Nisan, 2021

YENİ SOL


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: YENİ SOL

KİTAP YAZARI: ACLAN SAYILGAN

***

Kitap 1976 yılında yayınlanmıştır…

Kitap o yıllarda tüm dünyada faal olan yeni solu incelemektedir…

***

Marksizm ve Leninizm felsefesine harfi harfine uymaya Ortodoks Komünizm denilmektedir…

Kısaca buna komünizm muhafazakârlığı da denilebilir…

Ortodoks Komünist Profesörler, Marksizm’e ne kadar gömülürlerse olayları izah şanslarını o kadar kaybetmeye başlarlar.

Batı toplumlarında burjuva refahına erişmiş işçi sınıfının bir altında başka ülkelerden getirilen insanların oluşturduğu işçi sınıfı ve bu sınıflar arasında bir ayrım yapılamaması, Sovyet komünist bilginleri yazdıkları eserlerde Marksist analizi tarihten önceki olaylara uygulamakta aciz bırakmıştır…

Bu acizlikten kurtulmak için strüktürler teorisini icat etmişlerdir…

Bu teorinin anlamı, Marksist açıdan izahı yapılamayan her olaya Ortodoks Marksist bir yalan uydurmaktır…

Ardından Ortodoks Marksistlerin karşısına yeni Marksist bilgilerle yeni sol çıkar…

Yeni sol (goşist),Marksist-Leninist felsefeden esinlenen; fakat mevcut komünist partisini burjuva sapma ile suçlayan irili ufaklı gruplardır…

Bu gruplar, Troçkiler ve Maocular diye iki ana gruba ayrılırlar…

Stalin tarafından Troçki’nin öldürülmesi, komünizm içindeki bu çatışmaya dayanmaktadır…

İşte bu kitap, 1960 sonlarından itibaren komünist dünyayı sarsan Troçkizm, Anarşizm, Maoizm, Kastroizm, Sendikalizm konularını incelemektedir…

13 Nisan, 2021

ANSİKLOPEDİK MARKSİST SÖZLÜK


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ANSİKLOPEDİK MARKSİST SÖZLÜK

KİTAP YAZARI: ACLAN SAYILGAN

***

1976’lı yıllar Türkiye’sinde en çok tartışılan konulardan biride Komünizmdi…

Türk ahlak ve kültürü ile uyuşmayan bu yapı, bilerek veya bilmeyerek binlerce gencimizi ağına düşürmüştü…

1960 yılından sonra Türkiye gizli veya aleni komünist yayınlarla doldurulmuştu…

Güvenlik kuvvetleri her ne kadar pratik alanda görevlerini yürütseler de, teorik alandaki mücadeleleri zayıf kalmaktaydı…

“Kahrolsun komünizm” şeklindeki sloganların bir etkisi kalmamıştı…

Bu tür kitaplar bir nebzede olsa Komünistlerin tek taraflı beyin yıkama çalışmasına set çekti…

Güvenlik kuvvetlerine, öğrencilere ders kitabı niteliğinde hazırlanan bu kitap, “sonunda bilen kazanır” amacı ile kaleme alındı…


11 Nisan, 2021

DON KİŞOT


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: DON KİŞOT

KİTAP YAZARI: CERVANTES SAAVEDRA

***

Kuran, İncil ve Tevrat’tan sonra en çok okunan kitabın Don Kişot olduğu iddia edilmektedir…

Birileri “Don Kişot'u okumamış kişi 'okur-yazar' sayılmaz.” derken Dostoyevski, "Don Kişot, insan düşüncesinin en son ve en büyük sözü, insanın ifade edebileceği en acı ironidir" demektedir…

***

Şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteridir, Don kişot…

Kendisi gibi çelimsiz ve zayıf bir kız olan Toboso’ya âşıktır…

Çelimsiz ve zayıf Rocinante adlı birde atı vardır…

Eşeğiyle birlikte yardımcılığını yapan şişko Sanço Panza dostu ve arkadaşıdır…

Bu roman karakterleri aynı zamanda karikatür karakterlerine benzemektedir…

Yel değirmenlerine savaş açan bu yaşlı şövalye, yazıldığı günden bu yana romanlara, hikâyelere, sinema filmlerine, resimli romanlara ve karikatürlere ilham kaynağı olmuştur…

***

Yazar yaşadığı birçok olayı kitapta harmanlar…

Ve “Haçlı seferlerine katılarak Osmanlı ile savaştığını,

Bu savaşta sol kolunun ağır bir şekilde yaralandığını,

İyileştikten sonra tekrar savaşa katıldığını ve esir düştüğünü,

Cezayir’de beş yıl esir kaldığını,

Hatta İstanbul’a getirilip cami inşaatlarında çalıştırıldığını,

1580 yılında fidyesi ödenerek serbest kaldığını” ifade eder…

Bu yüzden yazar kitapta özgürlük kavramını ön planda tutar…

***

Kendi ülkesinde bir nedenden dolayı hapse düşer ve Don Kişot kitabını bu hapishanede yazar…

Basıldıktan sonra kitap öyle tutulur ki, sahte ikinci ciltleri çıkar…

Cervantes bu durumun önüne geçmek için kitabın ikinci cildini yazar…

***

Yazar Cervantes Don Kişot kitabını kısaca, “Çocuklar onunla eğlenirler, gençler onu okurlar, büyükler onu anlarlar ve yaşlılar onu alkışlarlar.” şeklinde izah eder…

 

06 Nisan, 2021

ORHUN ABİDELERİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ORHUN ABİDELERİ

KİTAP YAZARI:  PROF. DR. MUHARREM ERGİN

***

Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin…

Türk milliyetçiliğinin temel kitabı…

İlk Türk tarihi…

Taşlar üzerine yazılmış bu tarih; Türk devlet ve milletinin karşılıklı vazifeleri, Türk nizamı, Türk töresi, Türk medeniyeti, Türk kültürü, Türk askeri sanatı ve dehası derslerini içermektedir…

Abidelerdeki yazılar, Türk edebiyatının ve hitabet sanatının ilk şaheseridir…

Orhun abideleri Göktürk devrinden kalma kitabelerdir…

Belli başlıları altı adettir…

***

Bu kitabelerde günümüze ışık tutan ikaz ve nasihatlerden biride Çinlilere aittir…

1250 yıl önce dile getirilen bu ikaz, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır…

 ***

Orhun Abideleri kitabının son kısmında, günümüze ışık tutan başka bir ifadede Bilge Kağan,

“Oğuz Milleti bu topraklarda rahat ve huzurlu oturup besleniyorsa, bunu benim kazanmama borçludur…

Eğer ben kaybetmiş olsaydım; Oğuz boyu da, Türk Milleti de, insanlıkta kaybetmiş olacaktı…” diyor…

***

Orhun Abideleri Moğolistan’da bulunmaktadır…

Muhtevaları ve heybetli yapıları dolaysıyla bu kitabelere “Orhun Abideleri” adı verilmiştir…