25 Mayıs, 2021

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

KİTAP YAZARI: FAİRFAX DOWNEY

***

1893 tarihinde Amerika’da doğan Fairfax  Downey, yazar ve askeri tarihçidir…

Yazarın bu kitabı ne amaçla yazdığını okudukça anlıyorsunuz…

Bu kitap kesinlikle Müslüman-Türk ve Osmanlı düşmanlığı üzerine kurgulanmıştır…

“Yazar ülkesindeki okurlara göre kitabı kaleme almıştır.”  diye düşünebilirsiniz…

Olabilir; ama bizim kitapta dikkatimizi çeken, çevirmenin kaleme aldığı “önsöz” dür…

Çevirmen bu “önsözü” 1948 tarihinde kaleme almıştır…

Yani Atatürk’ün ölümünden on yıl sonra…

İsmet İnönü’nün şeflik dönemi!

Osmanlı ve Müslüman-Türk düşmanlığının kırla gittiği yıllar…

***

Sözde bu kitabı Atatürk okumuş ve çok beğenmiştir…

Ve Atatürk’ün ölümünden on yıl sonra çevirmen Enis Behiç Koryürek’ten kitabı Fransızcadan Türkçeye çevirmesini isterler…

Çevirmen, kitaptaki yalan-yanlış bilgilere ve Osmanlıya, Müslümanlara, Türklere yapılan hakaretlere dip not olarak cevap verir; ama kitap o yıllarda yayınlanmaz…

Belki de yayınlanmamasındaki esas neden, çevirmende meydana gelen köklü değişikliklerdir…

Çevirmen Enis Behiç Koryürek,  1932 yılında İsmet İnönü ve Dr. Rıza Nur’un bulunduğu heyetle Sovyet Rusya’ya gitmişti…

Anlayacağınız başarılı Fransızcası yüzünden o yıllarda yıldızı oldukça parlaktı…

Ama çevirmenin yıldızı Zonguldak Demokrat Parti’den milletvekili adaylığını koyunca söndü…

Bütün işlerinden uzaklaştırıldı ve sefil sefalet içinde öldü…

***

Yayınlanması rafa kaldırılan kitap, Süleyman Demirel iktidarı tarafından 1975 yılında yayınlanır…

Yayınlanmasının sebebi, Süleyman Demirel’in “Cumhuriyeti tutturabilmek için Osmanlıyı kötüledik “ ifadesinden anlaşılmaktadır…

Kısaca ifade etmek gerekirse bu kitap, Osmanlı düşmanlığı için Türkiye’de yayınlanan proje bir kitaptır…

17 Mayıs, 2021

DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI

KİTAP YAZARI: İSA ALPTEKİN

***

İsa Alptekin’in tam adı İsa Yusuf Alptekin’dir…

1908 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kasabasında doğdu.

Doğu Türkistan’da öğrenimini tamamladıktan sonra çeşitli görevlerde bulunmuş ve 1947 yılında “Doğu Türkistan Hükümeti Genel Sekreteri” olmuştur…

Bu süre zarfında milliyetçi, anti-emperyalist ve anti-komünist politika uygulamanın rehberlerinden olmuştur…

1949 yılında komünistlerin Doğu Türkistan’ı işgalinden sonra Hindistan’a iltica etmiştir…

 Ve 06 Mayıs 1939 tarihinde İstanbul'a gelip yerleşmiştir…

İlk iş olarak İstanbul’da “Doğu Türkistan Göçmen Cemiyeti”ni kurmuştur…

Türkiye’nin birçok yerinde konferanslar vermiş, beynelmilel teşekküllere muhtıralar takdim etmiş ve birçok beynelmilel konkreye katılmıştır…

İsa Alptekin Bey, bu eseriyle Doğu Türkistan Meselesi’ni insanlığın dikkatine sunmak için kaleme almıştır…

***

Bu eser; dünya Türklüğünün önemli bir kesimi üzerinde, asırlardır yürütülen emperyalist politikanın çirkin ve korkunç yüzünü, bütün açıklığıyla gözler önüne sermektedir…

***

Komünizmin sözde ana gayesi, dünya halklarına eşitlik, özgürlük ve barış getirmektir…

Ancak hiçbir zaman komünizmi kabul eden devletler bu kurala riayet etmemiştir…

Dolaysıyla Sovyet Rusya ve Kızıl Çin’de riayet etmemiştir…

Bu iki komünist ülke, Orta Asya Türklerini tarih sahnesinden silmek için, onlara her türlü baskı, zülüm ve katliamlar uygulamıştır…

Bunları yaparken, dünya kamuoyu ve Birleşmiş Milletlerin dikkatini çekmemek için, Türkleri tarih sahnesinden silme politikaları ürettiler…

Gerçi emperyalist güçlerin kontrolünde olan Birleşmiş Milletlerin umurunda değildir bu durum…

Çünkü bu emperyalist güçler, yüzölçümü 1.828.418 km² olan Doğu Türkistan’da bulunan 160 milyon ton petrolün, 600 milyon ton kömürün, 12 trilyon kwh uranyumun Müslüman Türklerin eline geçmesini istememektedir…

İşte yazar bu emperyalist politikaları izah ve çürütmek için, Türklerin Orta Asya’da meydana getirdiği tarihi gelişmeleri öncelikle dile getirmiştir…

Ardından Doğu Türkistan’ın çekmiş olduğu tarihi sıkıntılar ve kızıl Çin mezalimi anlatılmaktadır…

***

Kitabı okurken, olayın içinden gelen bir insanın feryadına şahit oluyorsunuz…

Ve sözde “soykırım” naraları atanlara, “okuyun da esas soykırımın kimlere yapıldığını öğrenin” diyoruz…

***

Kitabın sonunda İsa Yusuf Alptekin Bey,

“Tarihte, bilhassa Türk tarihinde zulmün ebediyen yaşadığı görülmemiştir…

Doğu Türkistan Türkleri, komünizmi kanlarıyla boğacaklar ve hürriyet mücadelesini zaferle bitireceklerdir.” diyor…

Bizde Türk Milleti olarak İsa Bey’in bu fikrine “ÂMİN” diyoruz…

***

Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun…

15 Mayıs, 2021

ÇİN SORUNU


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTABIN ADI: ÇİN SORUNU

KİTABIN YAZARI: PROF.DR. YILMAZ ALTUĞ

***

Kitap, M.Ö. 2500 yıllarından başlayarak 1977’li yıllara (kitabın yazıldığı ve basıldığı tarih) kadar Çin toplumunu, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi yönden incelemektedir…

Dünyanın en kalabalık nüfusuna (1977 yılı 950 milyon) sahip Çin’in, Avrupa ile olan münasebetleri, Çin’in sömürgeleştirme teşebbüsleri ve Çin ihtilalı tek tek ele alınmaktadır…

***

Çin imparatorluğu 1911 yılında Sun Yat Sen ihtilalı ile yıkılmıştır…

1949 ihtilalı ile Mao’nun komünist diktatörlüğü Kızıl Çin’i kurmuştur…

Dünya için muamma olan Çin,1949 komünist ihtilalıyla Demirperde içine alınması, Çin’in anlaşılmasını güçleştirmiştir…

Ülkemizde Çinci Marksistlerin, Çin ile ilgili eserler vermediğini belirtelim…

Tarih boyunca Türklerle münasebet halinde bulunan Çin, bu gün Doğu Türkistan üzerindeki emperyalizmini sürdürmektedir…

***

2021 itibariyle Çin’in nüfusu 1,5 milyar olmuştur…

Çin’in çağımızda en büyük gücü bu nüfus potansiyelidir…

Dünya'da hiç bir teknik gelişme ve vasıta nüfus olayını tamamen etkisiz hale getirememiştir…

***

Kitapta daha çok Mao’dan sonraki Çin’in, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi yapısı irdelenmiştir…

Komünizme geçiş dönemi ve sonraki 30 yıl aralarından su sızmayan Kızıl Çin ve Sovyet Rusya'nın,

1-Milletler arası komünist hareketinde liderlik iddiası,

2-Tarafsız memleketlerde nüfus rekabeti,

3-Emperyalist dedikleri devletlerle münasebetlerin ne yolda olacağı hususu,

4-Sovyet Rusya’nın Kızıl Çin’e yaptığı ekonomik yardımı kesmesi,

5-Sınır bölgesi meselesi; Doğu Türkistan, Moğolistan vb. gibi konular yüzünden araları açılır…

Menfaatler her iki ülkenin komünist ideallerinin önüne geçer…

İş savaş noktasına kadar gelir…

Bu durum kitabın yazıldığı tarihlerde devam ettiğinden; yazar, konuyu ufak tefek yorumlarla geçiştirmiştir…

Çin ile ABD arasındaki buzlar çözülünce; Çin Birleşmiş Milletlere alınır…

Çin ABD yakınlaşması, Sovyet Rusya’nın Çin’e daha çok kızmasına sebep olmuştur…

***

Kitap, Çin’in; coğrafi yapısı, tarımı, Sanayisi, nüfusu, madenleri, dili, dini ve yaşayan ırklar konusunda da bilgi vermektedir…

 

09 Mayıs, 2021

DOĞU TÜRKİSTAN İNSANLIKTAN YARDIM İSTİYOR


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: DOĞU TÜRKİSTAN İNSANLIKTAN YARDIM İSTİYOR

KİTAP YAZARI: İSA ALPTEKİN

***

İsa Alptekin’in tam adı İsa Yusuf Alptekin’dir…

1908 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kasabasında doğdu.

17 Aralık 1995 tarihinde İstanbul’da öldü…

İsa Alptekin, Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin genel sekreteri idi…

Doğu Türkistan 1949 yılında komünizm sistemine geçen Çin’e teslim edildi…

Bu yüzden dava arkadaşlarıyla birlikte Keşmir’e iltica etti…

Ve 06 Mayıs 1939 tarihinde İstanbul'a geldi.

***

Türkiye’ye geldikten sonra ölene kadar Doğu Türkistan davasının peşini bırakmadı…

Amerika, Avrupa ve İslam Ülkelerinin çoğunu gezdi ve her birine muhtıra (uyarı yazı metni) verdi…

Amacı,

Doğu Türkistan milli devletinin kurulması yanında, emperyalist Rusya ve Çin’den gelecek komünist tehlikeye karşı dünyanın dikkatini çekmekti…

***

Muhtıra ve bildirilerde öne çıkan gerçekler:

1-Bir zamanların hür Türkistan’ı; zalim Moskof ve Çin’in emperyalist idaresi altında parça parça edilmiştir…

Doğu Türkistan Büyük Türkistan’ın bölünmez bir parçası adı üstünde, doğu kısmıdır…

2500 senelik Türk yurdudur…

Nüfusu 10 milyondan fazladır…

Çin-Moğolistan-Sibirya-Batı Türkistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan ve Tipet arasında 1.828.412 km² büyüklüğünde bir ülkedir…

2-Amacı “Batıya açılmak ve akmak” olan Çin’i durduran tek kuvvet olduğu için tarih boyunca defalarca Çin’in saldırısına uğramıştır…

Sadece 200 senede dört defa Çin ve bir defa Rus’un işgaline maruz kalmıştır…

Ve 13 Ekim 1949’da fiilen Kızıl Çin tarafından işgal edilmiştir…

3-Doğu Türkistan’ın zenginlik kaynaklarının başında küçük ve büyük baş hayvanlar gelmektedir…

İkinci zenginlik kaynağı zirai mahsullerdir…

Üçüncü zenginlik kaynakları ise Petrol ve Maden yataklarıdır…

Sadece Tanrı dağlarının güneyindeki iki dağda 49 milyar ton kömür rezervi bulunmaktadır…

Kızıl Çin’de hemen hemen hiç petrol yokken, Doğu Türkistan’da 120 milyon ton Petrol rezervi bulunmaktadır…

Demir rezervi 10 milyar tondur…

Altın rezervi 37 milyon ton olarak tahmin edilmektedir…

Uranyum rezervi 12 trilyon kwh (kilovatsaat)dır…

Çin kaynaklarına göre Doğu Türkistan’ın wofran, moblibden, kalay, manganez, kurşun, alüminyum ve fosfor rezevi için “dünya birincisi” denilmektedir…

Not: Yalda konferansında emperyal güçler dünya zenginliklerini paylaşırken demek ki Türkistan, Rusya ve Çin’e kalmış…

Ancak Türkistan milli bağımsızlık hareketlerine karşı birlik olabilen bu iki komünist emperyal güç, iş Türkistan’ın zenginlik kaynaklarını bölüşmeye gelince düşman oldular…

Bir savaş veya sızdırma durumunda zararı Türkistanlılar çeksin diye, nükleer santrallerini Türkistan topraklarında kurdular…

4-İsa Alptekin Bey’in uyarısı: Eğer bu iki ülke savaşır ve nükleer güç kullanırsa, bundan en büyük zararı Türkistan göreceği gibi Dünya’da görecektir…

Bu iki güç arasında yapılacak herhangi bir savaşta Rusya’nın Çin karşısında başarı göstermesi mümkün değildir…

Bu durumda “Çin’in Batı’ya akması” demektir ki, böyle bir durum dünyanın sonunu getirir…

Not: Evet dünyadaki hiçbir güç İsa Yusuf Alptekin Beyin uyarılarını dikkate almadı; ama bunu ister istemez aldı…

Rusya’ya Afganistan’da kendini deneme fırsatı verdiler…

Sonuç hezimet olunca Rusya’da komünizm rejimini yıktılar…

Çin’in elini zayıflatmak için Türkistan’daki Türklere kısmen milli devlet kurma hakkı verdiler…

Kızıl Çin, sözde sistem olarak komünizmde kaldı; ama bu sefer kapitalist emperyalizm ile Doğu Türkistan’da sömürge zulümlerine devam etmektedir…

5-Kızıl Çin, Doğu Türkistan’a akın akın Çinli göçmen getirerek, burada katliam ve kültür ihtilalı yapmıştır…

6-Medrese ve camilerimizi kapatarak klüp, sinema, ahır, depo, kahvehane, kışla ve Çinli muhacirler için mesken olarak kullandılar…

7-Din kitapları toplatıp din adamlarına yaktırdılar…

Yakmayanları öldürdüler…

8-Müslümanlara zorla domuz eti yedirdiler, yemeyenlere işkence edip öldürdüler…

9-Oruç ve namaz kılan Müslümanları katlettiler veya sürgüne gönderdiler…

10-Pan Türkist, Pan İslamist, gerici, halk düşmanı, komünizm aleyhtarı, Amerikan ve Rus casusu gibi ithamlarla 1.200.000 kişi tevkif edilmiş,300.000 Doğu Türkistanlı halkın gözleri önünde işkencelerle öldürülmüştür…

11-Sömürgeci Kızıl Çin tarafından Türkistan’a konulan “Sinkiang (yeni toprak)” adı uydurmadır…

Doğu Türkistan ve Türklük ile hiçbir alakası yoktur…

12-Bütün hür dünya milletlerinin gözünden bu zülüm ve yağma saklanmaktadır…

1945’den sonra elliden fazla Asya ve Afrika sömürgesi hürriyete kavuşmuştur…

Birleşmiş Milletler,100.000 mevcutlu kabilelerin hürriyeti için çalışırken, tarihte şan ve şerefle yaşamış, medeniyetler kurmuş, 60-70 milyon nüfuslu Türkmenistan için kılını kıpırdatmamıştır…

İki emperyalist güç arasında inim inim inlemesine göz yuman Müslim-gayri Müslim, bütün hür dünya milletleri için yüz kızartıcıdır…

Her muhtırada yukarına ki gerçeklerin bir kısmı dile getirilerek, maddi ve manevi yardımlar talep edilmiştir…

“Doğu Türkistan Milli İstiklali” meselesini ve Komünizm tehlikesini hür dünyaya duyurma konusunda İsa Alptekin Bey başarılı olmuştur; ama Doğu Türkistan’a maddi ve manevi yardım konusunda Müslim ve gayri Müslimler sınıfta kalmıştır…

“Esir Milletler Haftası” ilan edilmesi onun başarısıdır…

“Müslüman kardeşinin derdini dert edinmeyen bizden değildir” buyuran peygamberimizin mübarek sözünü, İslam âlemi daha ne kadar duyamazlıktan gelebilir? diye sorarak sitemini dile getirmiştir.

Ayrıca siz bizi vatanımız için ölmediğimizi zannedebilirsiniz…

Şunu açıkça söyleyeyim ki, “Doğu Türkistan’da bir aile bulunmaz ki, dinlerine, milli varlık ve istiklallerine gaddarca, şövenistçe tecavüz eden zalim ve kanlı Çin emperyalizmine baş kaldırıp şehit edilmemiş bir evladı bulunsun…

***

Günümüzde de Doğu Türkistan üzerinde devam eden zulme karşı bir çağrıdır, bu kitap…

 

 

07 Mayıs, 2021

KÜÇÜK PRENS


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: KÜÇÜK PRENS

KİTAP YAZARI: ANTOİNE DE SAİNT-EXUPERY

***

Küçük Prens, ufacık bir gezegende çiçeğiyle yaşayan bir çocuktur.

Küçük Prens bir gün gezegenden ayrılarak bir yolculuğa çıkar.

Birkaç gezegene uğradıktan sonra Dünya’ya gelir…

Küçük Prens çöle indiğinde, uçağının motoru bozulmuş bir pilotla karşılaşır.

Küçük Prens pilottan kendisine bir koyun resmi çizmesini ister.

Pilotun çizdiği resimleri Küçük Prens beğenmez…

Küçük Prensle baş edemeyeceğini anlayan Pilot, bir kutu şekli çizer ve “işte koyun bunun içindedir” der…

Küçük Prens resmi beğenir…

Artık evine döndüğünde çiçekten sonra küçük dünyasına sığacak ikinci bir arkadaşı olmuştur…

Mutlu olur…

İşte bu kitap, küçüklerin küçük şeylerle mutlu olabildiğini; ama büyükler, doyumsuz olduğundan mutlu olamadığını dile getirmektedir…

Küçük Prens masalımsı çocuk kitabı gibi gözükse de, büyüklere yönelik mükemmel felsefi özdeyişler içermektedir…

***

Fransız yazar, kitabın 4. kısmında Türklerle ilgili aşağıdaki bilgiyi aktarmaktadır okurlarına…

“Küçük prensin geldiği gezegenin B-612 diye bilinen asteroid olduğu konusunda beni haklı çıkaracak ciddi bir nedenim var.

Bu asteroidi ilk kez 1909 yılında bir Türk gökbilimci teleskopla gözlem yaparken görmüş.

Bu buluşunu hemen Uluslararası Gökbilimi Toplantısı'nda büyük bir heyecanla sunmuş, ama adamcağız şalvar, cepken ve fes giyiyor diye onun söylediklerine hiç kimse değer vermemiş.

Büyükler böyledir işte...

Bir süre sonra bir Türk lideri herkesin Avrupalılar gibi giyinmesini zorunlu kılmış, hatta buna uymayanları ölümle cezalandıracağını söylemiş de, 1920 yılında aynı gökbilimci etkileyici ve şık bir giysiyle Asteroid B-612'yi tanıtabilmiş.

Bu kez herkes ilgiyle izlemiş onun söylediklerini.”

***

Dünya’da en fazla basımı yapılan 3. Kitap olan Küçük Prensi okumanızı tavsiye ederiz…

 

06 Mayıs, 2021

BİR ANNENİN FERYADI


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: BİR ANNENİN FERYADI

KİTAP YAZARI: RAİF CİLASUN

***

Batı medeniyetine özentinin cemiyette meydana getirdiği yıkımları konu alan mükemmel bir kitap…

Bir konuyu izah için kullanılan ayetteki tefsir hatası (Mümin kullarımın özenmeyeceklerini bilsem…) bu kitaba yakışmadı…

Çünkü Allah ezeli ve ebedi bilendir, dolaysıyla bilmemesi söz konusu olamaz…

***

İstanbul’un Fatih semtinde ailesi ile yaşayan Tahir, duvar ustalığından müteahhitliğe geçiş yapınca kısa zamanda zengin olur…

Tahir eşi Bedriye’nin baskısıyla lüksün, ihtişamın, zenginliğin ve sosyetenin hâkim olduğu Şişli semtine evini taşır…

Semt arkadaşlarından ayrılıp Şişliye taşınmak babası Hacı Arif Beyin hiç hoşuna gitmemiştir…

Şişli yaşantısına ayak uydurmaya çalışan karı-koca, Hacı Arif Beyin kızları Emine’ye Kuran öğretmeye çalışmasına karşı çıkarlar…

Gericilikle suçladıkları dedeyi diğer torunu İhsan’dan da aynı şekilde uzaklaştırmışlardı…

Küsüp evden ayrılan Hacı Arif Bey kimsesizler evine sığınır…

Dedesini çok seven Emine’nin ısrarlarına dayanamayan karı-koca, Emine’yi de yanlarına alarak Hacı Arif Beyin yanına giderler…

Hacı Arif Bey torunu Emine’ye Kuran dersi vermek şartıyla eve geri dönmeyi kabul eder…

Oğulları İhsan’ın lise mezuniyetini kutlamak için Şişli semtine yakışır bir şekilde evlerinde parti verirler…

İçkili parti olacağından dede evden uzaklaşır…

Partiye demir tüccarı Nail Bey ve ailesini de davet ederler…

Nail Beyin eşi ve kızı Elif’in İslami giyinişi tüm davetlilerin dikkatini çeker…

Talep üzerine piyano çalan Elif hanımın resitaline herkes gibi ihsan’da hayran kalır…

Nail Beyler ve birlikte geldikleri Selçuk geç vakitte partiden ayrılırlar…

Bir süre sonra İhsan yüksek tahsilini Fransa’da yapmak için Galata rıhtımından vapura biner…

Selçuk’ta yüksek tahsili yapmak için aynı vapurda Fransa’ya gitmektedir…

İhsan vapurda Davut ve Nevres adlarındaki şahıslarla arkadaş olur…

Davut ve Nevres’in amacı, toy ve zengin olduğunu anladıkları İhsan’ı soymaktı…

İhsan vapurda karşılaştığı Selçuk’a arkadaşlarını tanıştırır…

İçki kullanmayan Selçuk ile üç kafadarın sohbet sonunda araları açılır…

İçki, kumar derken bu üç kafadar kavga eder ve birbirini yaralarlar…

İhsan hapse atılır; ama bu zor durumdan Selçuk sayesinde kurtulur…

Vapur Fransa’ya varır ve gidecekleri yerlere dağılırlar…

Selçuk dersleriyle ilgilenirken, İhsan ise annesinin dediği gibi gününü gün ediyordu…

İhsan, Helen adında bir sokak kızıyla tanışmış, her gün farklı eğlence yerlerini geziyorlardı…

Bir kumarhanede Davut ve Nevres ile tekrar karşılaştı İhsan…

İhsan’ın tüm uyarılarına rağmen Helen, Davut’un kumar oynadı masada oyuna girdi…

Davut para kaybedince kavga çıkardı ve oyunda olan bir kişi ağır şekilde yaralandı…

Helen’i kurtarmaya giden İhsan ile yaralı adam ortada kaldı…

Herkes kaçtığı için İhsan suçlu olarak tutuklandı…

Bir şekilde konu hakkında bilgi sahibi olan Selçuk, Fransız arkadaşı Filip’ten İhsan’ı kurtarması için iyi bir avukat bulmasını istedi…

Avukat İhsan’ı hapisten kurtardığı gibi Rektör Rişar’ın yanına götürdü…

Suçsuz olduğunu anlayan Mösyö Rişar İhsan’ı çok sevdi…

Ve ona kendi ailesiyle birlikte kalabileceği teklifini yaptı…

Eşi ve kızıyla yaşayan rektörün teklifini İhsan kabul etti…

Ateist olarak yetişen İhsan, Rektörün dini bilgilerinden etkilenerek Hıristiyan oldu ve Tom adını aldı…

Durumu bir mektupla anne ve babasına bildirdi…

Ailesi perişan oldu…

Ancak Allah inancına sahip olması dedesine teselli oldu…

Bir müddet sonra dede Hacı Arif Bey vefat etti…

İstanbul’a giden Selçuk Nail’in kızı Elif ile evlendi ve onunla Fransa’ya döndü…

Selçuk ve Elifin davetli olduğu bir toplantıda Rektör Rişar, Tom (İhsan) ile kızı Lorena’nın nişanını ilan etti…

(Bu davette Selçuk’a Müslümanlık adına sorulan sorulara verdiği cevaplar takdire şayandır…)

Bir müddet sonrada Tom ile Lorena evlendiler…

Aradan altı yıl geçti…

Tom yani İhsan, eşi ve oğlu Arif’i alarak iki günlük gezi için vapurla İstanbul’a geldiler…

Sultanahmet Cami'nden sonra Fatih Cami'ni gezerken bir ara oğlu Arif ortadan kayboldu…

Arayışları sonunda onu kendi yaşlarında bir çocukla konuşurken buldular…

Tom çocuğa “senin adın ne?” diye sordu…

Çocukta  “İhsan” diye cevap verdi…

Sorulara çocuk cevap verdikçe kardeşi olduğunu anladı…

Tom ve Lorena o gece gördükleri rüyalarında etkisiyle Müslüman oldular…

Eve gittiklerinde büyük bir özlemle birbirlerine sarıldılar…

Müslüman olan ve Ferit ismini alan Filip ile Emine nişanlandı…

Lorena, Lamia ismini aldı…

Küçük İhsan’ın adı Ali İhsan oldu…

Bir müddet sonra İhsan Lamia’yı alarak dedesi Hacı Arif Beyin mezarına gitti ve gözyaşları içinde Fatiha okudular…

***

Bir annenin feryadı kitabı, gerçek kurtuluşun yalnızca İslamı yaşamakla mümkün olabileceğinin ispatıdır…

03 Mayıs, 2021

TÜRKİSTAN RUSYA İLE ÇİN ARASINDA


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: TÜRKİSTAN RUSYA İLE ÇİN ARASINDA

KİTAP YAZARI: DR. BAYMİRZA HAYİT

***

Prof. Dr. Baymirza Hayit 17 Aralık 1917 tarihinde Özbekistan’ın Namangan ilinde doğdu…

Taşkent Üniversitesi’nin tarih bölümünden 1937 yılında mezun oldu…

İhtisas yapmak için 1947’de Münster Üniversitesine yazıldı…

Ömrünün sonuna kadar Çarlık ve Sovyet Rusya’sının içindeki Türk halklarının siyasi, tarihi ve dini meseleleri üzerine çalışıp eserler verdi…

31 Ekim 2006 yılında öldü…

***

Kitap, 18. 19. 20. asırlarda Ruslar ve Çinlilerin İstilâları ile Türkistan Milli Devletleri ve Millî Mücadeleleri Tarihini anlatmaktadır…

Ancak yazar, 14. asırda cihanı titreten Timur ve Timurlulardan konuya başlıyor…

Timurluların gücü tükendikten sonra oluşan Türk devletleri birbirlerini çekememe yüzünden emirlik (derebeylik) seviyesine gerilediler…

18. yüzyıldan sonra bu durum Rusya ve Çin’in iştahını kabartıyordu…

Özellikle Rusya, Rusya’da yetişmeyen ve ülke ekonomisine oldukça yük getiren pamuk için Türkistan’ı istila etmeye başladı…  

İstilalar sonucu Türkistan ile Rusya arasındaki savaşlar yaklaşık 40 yıl sürdü…

Batı Türkistan’ı Rusya istila ederken, Doğu Türkistan’ı Çin istila etmekteydi…

Neticede Rusya ve Çin, Türkistan’ın topraklarını istila etmiş olsalar da, Türkistanlıların manevi hayatlarına tesir edemediler…

Rusya ve Çin, Türkistan’ı manevi bakımdan çökertmek için; dil, din, edebiyat, tarih, okullar ve musiki konularına ağırlık vermeye başladılar…

Çarlık döneminde Hıristiyanlaştırmak ve Ruslaştırmak amacı ile yapılan bu çalışmalar, Türkistanlılar üzerinde hemen hemen hiç etkisi olmadı…

1916 yılında Türkistan Milli Kurtuluş Hareketi’nin egemenlik ayaklanması, Rus çarlığı tarafından bastırıldı; ama ayaklanma Çarlığın devrilmesini hızlandırdı…

1917 yılında Çarlık yıkıldı…

Yerine komünist sisteme dayalı Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kuruldu…  

SSCB’nin kurduğu kızıl ordu 1920 tarihinde Buhara’yı istila etti…  

***

1920’nin başından beri Moskova’da bulunan Enver Paşa,1921 yılında Buhara’ya geçti ve Türkistan Kurtuluş Hareketine iltihak etti…

Aslında Enver Paşa Buhara’ya Moskova’nın salahiyetli elçisi olarak gelmişti…

Burada SSCB’yi desteklemekten vazgeçti…

Türkistan’ın kurtuluşu için mücadele etmeye karar verdi ve ayaklanmaların lideri haline geldi…

Paşa’nın bu yön değiştirmesi SSCB’yi telaşa düşürdü…

Düşmanı haline dönüşen Enver Paşa ile SSCB arasında şiddetli çatışmalar olmaya başladı…

Ve Enver Paşa,  04 Ağustos 1922’de SSCB’nin casus teşkilatının kurbanı oldu…

Kızıl ordu, 1924’ün ortalarına doğru Türkistan Kurtuluş Hareketine galip geldi…

***

Doğu Türkistan direnişçilerine karşı Sovyet Rusya Çin’in yardımına koşarken, bazen de Çin Sovyet Rusya’nın yardımına koşuyordu…

Bu durum Can Kay-Şek’ten sonra komünist Çin zamanında da devam etti…

29 Eylül 1949’da Çin komünistleri Urumçi’de iktidarı ele geçirdiler…

İki komünist ülke ortak hareket sonunda Doğu Türkistan’ın milli direniş lideri Osman Baytur’u 29 Nisan 1951’de yakaladılar ve astılar…

Bu özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde Doğu Türkistan Amerika elçiliğinden silah yardımı istediler…

 Dünya haritası cetvelle çizilirken Türkistan petrol ve maden kaynakları Rusya ve Çin’e bırakıldığından olsa gerek, Amerikalılar Türkistanlıların silah talebini duymazlıktan geldiler…

27 Mart 1950’de Çin ve Rusya, Türkistan petrol ve maden kaynaklarını sömürmeye başladılar…

Öncelikle Çin ve Rusya’dan binlerce askerden terhis göçmeni Türkistan’da iskân ettiler…

Türkistan halk boylarını (Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar, Moğollar, Özbekler, Tacikler, Türkmenler) birbirinden ayırdılar…

***

Türkistan’ın her iki kısmı (Batı ve Doğu Türkistan) komünizme karşı milli bağımsızlık hakkını elde edemedi; ama her ikisinde de milliyetçi ve İslami hareketleri engelleyemediler…

Binlerce insan öldürülmesine veya sürgüne gönderilmesine rağmen engelleyemediler…

Türkistan, dünya efkârı umumiyesinin dikkatini üzerine çekmeksizin facialara katlanmıştır…

İki komünist devlet, dünya efkârı umumiyesine karşı birbirini Türkistan’a karşı emperyalist davranmakla itham ettiler; ama her ikisi de emperyalistlikten vazgeçmediler…

Türkistan’ın her iki kısmı da Çin ve Rusya’nın atom merkezi oldu…

***

Anlaşıldığı üzere Türkistanlılar iki dev güç arasında imkânsız bir durumda bulunuyorlardı…

Bunda şüphesiz ki ileri gelenlerinin birlik olmamalarının da büyük sorumluluk payı vardır…

SSCB tarihçileri, Cumhuriyetler Birliği devletleri Rusya içinde “bağımsız” devletler olduklarını iddia ve ispat etmeye çalışırlar…

Ancak bu durum Türkistan için geçerli değildir…

Çünkü Türkistan’ın diğer Cumhuriyet Birlikleri gibi kendi sınırları, parlamentosu, devlet başkanı, hükümeti, bayrağı ve marşı yoktur…

Bunun amacı, enternasyonalizm bahanesiyle Türkistanlıları komünistleştirme, milliyetsizleştirme ve Ruslaştırmaktır…

Bu plan Hıristiyan misyonerlerinin planından hiç farklı değildir…

***

Komünist rejimin “milletleri karıştırma” siyasetine rağmen Türkistan halkının %70’ini oluşturan Türkistanlıların komünist siyasetine karşı direndikleri takdire şayandır…

Türkistanlılar milli hususiyetlerini her neye mal olursa olsun yaşatmaya çalıştılar…

***

Komünist rejimi Rusya’da yıkıldıktan sonra yüzde yüz bağımsız olmasa da Türkistan’da Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan milli devletleri kuruldu…