22 Şubat, 2023

ALİ ŞÜKRÜ BEY


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ALİ ŞÜKRÜ BEY (Emperyalizme Karşı bir Hürriyet Kahramanı)

KİTAP YAZARI: İSMAİL HACIFETTAHOĞLU

***

Ali Şükrü Bey, bazı yazarlara göre İstanbul/Kasımpaşa’da, bazı yazarlara göre de Trabzon/ Beşikdüzü’nde dünyaya geldi…

1904 yılında Bahriye Mektebini bitirdi ve subay olarak görev aldı…

1909 yılında 28 kişiyle birlikte Donanma Cemiyetini kurdular…

1914 yılında askerlikten ayrıldı…

Askerlik mesleğinden istifasına İttihat ve Terakki yönetiminin askerliğe siyaset karıştırmasının sebep olduğu söylenir…

***

Ali Şükrü Bey askerlikten ayrıldıktan sonra matbaa kurarak ticari hayata atıldı…

Mondros Mütarekesi’nden sonra siyasete başladı…

Vatanperver, dindar, ahlâklı ve idealist biri olarak tanımlanan Ali Şükrü Bey, son Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı seçimlerinde Trabzon’dan milletvekili seçildi…

İstanbul’da toplanan ve Mîsâk-ı Millî kararını alan Meclis-i Meb‘ûsan’ın etkili üyelerinden biri oldu…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katılmak üzere Anadolu’ya geçen milletvekilleri arasında Ali Şükrü de bulunuyordu…

Kuva-i Milliye’nin teşekkülü sırasında Sivas Konkresine iştirak etmiştir…

Daha sonra yapılan seçimler sonucunda Trabzon mebusu olarak TBMM’e girdi…

***

Birinci İnönü Savaşı yenilgisinden sonra(Kütahya-Eskişehir bozgunu) Yunan komutanlar, ilk hedeflerinin Ankara olduğunu söylediler…

Bunun üzerine TBMM’nin Kayseri’ye taşınmasına karar verildi…

Kayseri’de gerekli çalışmaların yapılması için Eşref Edip, Mehmet Akif ve Ali Şükrü Bey görevlendirildi…

Aileleri ile birlikte Kayseri’ye gittiler…

Sebilürreşad Mecmuası, Cami hutbeleri ve mitinglerle birlikte halkı teşkilatlandırıyorlardı…

Kitabın son bölümünde Ali Şükrü Bey’in Kayseri Ulu Cami’nde verdiği hutbe üzerinde durulmaktadır…

Hutbe daha sonra Sebilürreşad Mecmua’sında yayınlanmış ve halka dağıtılmıştır…

Hutbede, öncelikle ayetlerle birlikte cihadın önemi üzerinde duruluyordu…

Daha sonrada, İngilizlerin gerektiği kadar güçleri olmamasına rağmen kalleş ve ikiyüzlü zihniyetleri dolaysıyla Müslümanların çok dikkatli olması gerektiği ifade ediliyordu…

Ali Şükrü ve arkadaşları millete rehber olma vazifelerini layıkıyla yerine getiriyorlardı…

***

Ali Şükrü Bey, TBMM’nin açıldığı ilk günden itibaren meclis çalışmalarına bütün gücüyle, yoğun bir şekilde katılmıştır…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından Teşkîlât-ı Esâsiyye Kanunu’nun kabul edildiği 21 Mart 1921 tarihine kadar geçen süre içinde meclis içinde önemli görüş ayrılıkları, gruplaşmalar meydana geldi…

Ali Şükrü Bey, bu gruplaşmada Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığını yaptığı ve birinci grup diye anılan Müdâfaa-i Hukuk Grubu’na muhalif cephede yer aldı…

Ve bu grubun sözcüsü oldu…

Başkumandanlık Kanunu, İstiklal mahkemelerinin kurulması, Lozan konferansı konularında muhaliflik yaptı…

8 Haziran 1922’de yapılan görüşmelerde birinci grup ile ikinci grup arasında sert tartışmalar yaşandı…

Lozan anlaşması sonucunda adalar, Musul ve Kerkük’ün terki mecliste büyük tartışmalara neden oldu…

Ali Şükrü Bey, “Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zafer Lozan’da heba edilmiştir.” deyince Gazı Mustafa Kemal ile karşı karşıya gelmiştir…

 

Muhalif fikirlerini İstanbul’dan Ankara’ya taşıdığı Tan gazetesi aracılığıyla kamuoyuna aktaran Ali Şükrü Bey, 27 Mart 1923 Salı akşamı ortadan kayboldu…

Bütün aramalara rağmen nerede olduğu hakkında herhangi bir sonuç alınamadı…

29 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alan Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey, Ali Şükrü Bey’in kayboluşundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve yetkilileri göreve çağırdı…

Nihayet yapılan soruşturma ve araştırmalar sonucunda Ali Şükrü Bey’in cesedine Ayrancıdaki Papazın Bağı mevkiinde gömülmüş vaziyette ulaşıldı…

Ali Şükrü Bey’in cenazesi İnebolu üzerinden Trabzon’a nakledildi…

10 Nisan 1923 Salı günü Trabzon’a ulaşıldı...

İskenderpaşa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından büyük bir kalabalığın katılımıyla Belediye Meydanı’nda yapılan merasimin ardından Boztepe’deki mezarlığa defnedildi...

***

Her ne kadar Ali Şükrü Bey’in katilinin Topal Osman olduğu ifade edilse de, yazara göre esas katillerin İngilizler olduğu ima edilmektedir…

Bunu Ali Şükrü Bey’in İngilizler hakkında yazdığı yazılardan da anlıyoruz…