***
KİTAP ADI: ALİ ŞÜKRÜ BEY'İN TAN GAZETESİ
KİTAP YAZARI: AHMET DEMİREL
***
Bu kitap incelemesine Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarını kazanmasına rağmen Osmanlı Devleti’nin yıkılışını hatırlatarak başlayalım…
Ali Şükrü Bey’inde ifade ettiği gibi “Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zaferler, masa başında heba edildi…”
***
Osmanlı Meclis-i Mebusan’da 6. dönem milletvekilliği yapan Ali Şükrü Bey, TBMM’de 1. dönem Trabzon milletvekili olarak yer aldı…
TBMM’nde muhalif grup olarak adlandırılan “2. GRUP” un görüşlerini kamuoyuna duyurmak için, zaten İstanbul’da mevcut olan Tan Gazetesini Ankara’ya taşıdı ve 19 Ocak 1923’te yayın hayatına başladı...
Haftada altı gün yayımlanan gazete, başyazarının birkaç ay sonra hâlâ tam olarak aydınlatılamayan bir cinayete kurban gitmesi nedeniyle topu topu 68 sayı yayımlanabildi…
68 sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazdı…
Lozan görüşmelerinden sonra yapılan meclis oturumlarında ve Tan Gazetesinin başyazılarında; İsmet Paşa'nın hariciyeci olmadığı için Lozan'da acemice işler yaptığını (Lozan konferansına Osmanlı kalpağı ile giden heyet, melon şapkasıyla geri döndüler) ve TBMM'nin kendisine verdiği yetki sınırlarının dışına çıkarak müzakereleri sürdürdüğünü savundu…
Lozan'da devam eden müzakerelerin durumu hakkında TBMM'ye açıklanan resmi bilgiler ile dış kaynaklı haberler arasında çelişkileri dile getirdi…
“Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zafer, Lozan’da heba edildi…
Misak-ı Milli’den taviz veriliyor…” ifadelerini dile getirdi…
İngiliz Times Gazetesi; İttihat ve Terakki aleyhtarı görüşlere sahip olmasına rağmen Ali Şükrü Bey ve 2.Grup hakkında, “Ankara'da hükümet aleyhine muhalefetin mevcudiyeti şununla sabittir ki Ankara Meclisinde ikinci Grup namıyla maruf 80 kişilik fırka naşir-i efkârı olarak Tan namıyla bir gazete tesis etmişlerdir…
Bu fırka azasından birçoğu sabıkan İttihat ve Terakki'ye mensup idi…” ifadelerini kullanmıştır…
Times Gazetesine cevaben Ali Şükrü Bey, Tan Gazetesi Sayı 9, 29 Ocak 1923 tarihli başyazısında “Tan memlekette konunun hâkimiyeti, hukuk-ı ferdiyenin tamami-i masuniyeti ve fikri hürriyet ve millinin inkişafı için çalışmaktan başka bir gaye takip etmez ve etmeyecektir…
Bir takım siyasi maksatlarla memleketimizde ve idaremizde zaaf mevcut olduğunu ihsas etmek isteyenlerin hiçbir esasa istinad etmeyen bu kabil isnadatını red ve takbih ederiz…” şeklinde cevap vermiştir…
İşte Vatan ve Millet için verdiği bu mücadelelerin ardından, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarını kazanmasına rağmen Osmanlı Devleti nasıl yok olduysa Ali Şükrü Bey’de 27 Mart 1923’de ortadan kayboldu…
***
Hâlâ tam olarak aydınlatılamayan bir cinayete kurban giden Ali Şükrü Bey’in kalemini kimler kırdı dersiniz!?