16 Şubat, 2025

ŞEMS-ÜL MAÂRİF

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ŞEMS-ÜL MAÂRİF

KİTAP YAZARI: AHMED EL-BUNİ

***

Şems-ül-Maârif, Ahmed el-Buni’ye ait bir eserdir ve havas ilimleriyle (mânevî kurtuluşa ulaştırdığına inanılan ilimler) ilgili detayları içermektedir... 

Havas ilimlerinin temelde tefsir ilminin alt kolları olarak kabul edildiğini ve şer‘î ilimlerle uyumlu olduğunu ifade edilir...

Eser, kırk bölümden oluşmaktadır ve İslâm dünyasında bâtıni ilimlere(gizli) dair yazılmış en kapsamlı kitaplardan biridir...

Şems-ül-Maârif; Harfler ilmi, sayılar ilmi, cefr ve vefkler ilmi, zâyirçe ilmi, anâsır-ı  rbaa ilmi, yıldızlar, felekler, burçlar ve menziller ilmi, isimler, rukyeler, tılsımat ve dualar ilmi, simya ilmi gibi yedi ilmin konularını içermektedir…

Müellif, eserin girişinde amacının, esmâ-i hüsnânın yüceliğini vurgulamak, harflerin sayılarla uyumuyla (vefk) ortaya çıkan ilâhî hikmetleri açıklamak, dua, ilâhî isimler ve onlara tâbi olan sure ve ayetlerdeki harflerle tasarruf ve teshirde bulunmanın niteliğini açıklamak olduğunu ifade eder…

***

1984 yılında Millet kütüphanesinin müdürü Mehmet Serhan Tayşi, dönemin Kültür Bakanlığı tarafından imzalanmış bir yazı ile karşılaşır…

Amerika Birleşik Devletleri, Millet Kütüphanesi‘nde bulunan eski bir kitabın kopyasını talep ediyordu...

Mektubu açan Tayşi, karşılaştığı bu isteğin üzerine önce kitabı incelemeye karar verdi...

Kitap, 800 yıl önce Ahmed el-Buni tarafından yazılmış olan “Şems’ül Maarif” adlı eserdi...

Tayşi, kitabın sayfalarını uzun süre karıştırdı, ancak Arapça ve Osmanlıca bilmesine rağmen içeriği çözemedi...

Bu nedenle konuda bilgi sahibi bir ilim adamını çağırarak kitabın incelenmesini istedi…

Yapılan araştırma sonucunda, kitabın sihir, astroloji, büyü ve Havas olarak adlandırılan gizli ilimlerle ilgili olduğu anlaşıldı...

Ancak kitap, diğer benzerlerinden farklı olarak neredeyse görünmezliğin sırlarını açıklıyordu ve içinde nasıl kullanılacağını belirten bir anahtar bulunuyordu…

Mehmet Serhan Tayşi, kitabın sıradan bir kitap olmadığını anladı ve Amerika’nın bu kitabın peşinde olduğunu düşündü…

Önce Bakanlığa bir yazı yazdı, ardından konuyu MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlığa kadar taşıdı…

Tayşi, kitabın kopyasını göndermemeleri gerektiğini ve kitabın içinde bulunan sırları anlatan anahtarı yok etmeleri gerektiğini vurguladı...

Genelkurmay hızla cevap verdi, Tayşi’nin uyarılarına katıldı…

Kitabın yanlış ellere geçmesi durumunda dünyanın en tehlikeli kitabına dönüşebileceğini belirtti…

***

Bu kitap 40 bölümden oluşur…

"Büyük Bilgiler Güneşi" olarak da bilinir ve İslami ilimler, gizli ilimler ve dualar gibi çeşitli konuları içerir...

Kitapta burçlar, gezegenler, harfler ve bunların anlamları, tılsımlar ve dualar hakkında detaylı bilgiler yer almaktadır... 

Ayrıca, manevi şifa, geleceği okuma ve çeşitli ritüellerle ilgili uygulamaları da kapsamaktadır. 

Eser, okuyuculara Allah'a yakınlaşma ve manevi gelişim için rehberlik etmeyi amaçlar...

Astroloji ve numeroloji gibi uygulamaların İslami gelenekle ilişkisine dair bazı bilgiler bulunmaktadır...

Astrolojinin kullanımı:

Kitapta, bazı zamanların hayır ve şer işlemek için uygun vakitler olduğu belirtilmektedir...

Örneğin, belirli günlerin ilk saatlerinin hangi gezegenlere ait olduğu ve bu saatlerde hangi işlerin yapılabileceği açıklanmaktadır...

Bu, astrolojik zamanlamanın belirli amaçlar için kullanıldığını göstermektedir...

Numerolojinin kullanımı:

Kitapta harflerin sayısal değerleri (Ebced) ile ilgili bilgiler yer almaktadır...

Bu sayısal değerler, belirli kelimelerin ve isimlerin anlamlarını yorumlamak ve gizli bilgilere ulaşmak için kullanılmaktadır...

Ayrıca, bazı duaların ve tılsımların hazırlanmasında sayıların önemli olduğu belirtilmektedir...

Burçlar ve gezegenler:

Kitapta burçlar ve gezegenlerin özellikleri, hangi burcun hangi gezegenle ilişkili olduğu ve bu burçların insan üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde anlatılmaktadır...

Bu, astrolojik inançların ve yorumların İslami gelenek içinde nasıl yer aldığını göstermektedir...

Dört unsur:

Kitapta ayrıca dört temel unsurun (ateş, hava, toprak, su) insan karakteri ve olaylar üzerindeki etkileri açıklanmaktadır...

Bu unsurların dengesi ve uyumu, çeşitli uygulamaların temelini oluşturmaktadır...

Hızır ve İlyas:

Kaynaklarda Hızır ve İlyas'ın peygamberler olarak çeşitli ayetlerde yer aldığı belirtilmektedir...

***

Şems'ül Maarif (Büyük Bilgiler Güneşi), Ahmed El-Bûni tarafından yazılan kitap ezoterik( gizli) bir eserdir…

Eser, Allah'ın isimleri, ayetler ve duaların gizli anlamlarını ve etkilerini açıklamaya çalışır…

İçeriğinde, bu isimlerin ve ayetlerin kullanımıyla ilgili talimatlar, tılsımlar bulunur…

Kitap, bu uygulamaların kişiye manevi güç, koruma ve isteklerinin gerçekleşmesi gibi konularda yardımcı olacağını iddia eder…

Kitabın hemen hemen her kısmında, duaların ve ayetlerin Arapça metinleri, Türkçe okunuşları ve anlamları verilmiştir… 

Bu eser, İslam ezoterizmi (gizli) ve havas (Allah dostu) ilmiyle ilgilenenler için bir kaynak niteliğindedir…

Şems'ül Maarif, okuyuculara gizli ilimler, açıklamalar ve sırlı bilgiler sunmayı amaçlar...

Kitapta, temizlik (arınma), gizlilik, inanmış kulların özellikleri, nurani sırlar, harflerin gizemleri, sayısal değerler, geometrik şekillerin anlamları, Hindu rakamları, açılı resimler gibi çeşitli konuları içerir...

Ayrıca isimlerin sırları ve bu isimlerin çeşitli amaçlar için nasıl kullanılacağına dair bilgiler sunar...

Burçlar, sayısal kareler ve dualarla ilgili detaylı bilgiler bulunur...

Şems'ül Maarif, özellikle ilim ehli, özel yeteneklere sahip kişiler ve manevi derinliğe ulaşmak isteyenler için yazılmıştır...

Kitabın içeriği, derinlemesine bilgi ve anlayış gerektirdiğinden, her okuyucuya hitap etmeyebilir...

Şems'ül Maarif'te geçen "Hak Taala" , Allah'ı ifade eder…

"Hak" kelimesi gerçekliği, doğruluğu ve varlığı ifade ederken, "Taala" kelimesi ise yüceliği, ululuğu belirtir…

Bu iki kelimenin bir araya gelmesiyle Allah'ın mutlak gerçek, yüce varlık olduğu vurgulanır…

Allah (Hüve) bu isim, Allah'ın zatına işaret eden bir addır ve gerçek anlamına gelir...

La İlahe İlla Hüve bu ifade, tevhidi belirtir ve Allah'tan başka ilah olmadığına işaret eder...

El Kuddüs, Allah'ın temizliğini ve özelliklerini ifade eder...

Ya Hay, Ya Kayyum, Bike Estağisü Ya Allah; Tirmizi'nin Hazreti Enes Bin Malik'ten naklettiği bir duadır...

Allahümme İnnî Es'elüke, bir duadır...

La İlahe İllellah, el Halim, el Kerim, La İlahe İllellahü Süphane Rabbül Arşil Azim, bir duadır...

Allahümme Ya Muhyil Nebat, Ya camiüş Şetat, veya Müyhil Küribat,bir duadır...

Ya Zel Arşıl Mecid, Ya Mübdiü ya Müid, Ya fa'alün lima yürid, bir duadır...

Allahümme inni es elüke bikel ismikel azimi, bir duadır...

El Hamd,gizliliğinin cennetin (Hamd) gizliliğini anlamakla ilgili olduğu belirtilmiştir...

Allah'ın 99 ismi ve her bir ismin anlamı detaylı olarak açıklanmaktadır...

Muska Şems'ül Maarif'teki kullanımına dair bazı örnekler şunlardır:

Hastalıkların tedavisi:

Bir tılsım Ateşli hastalıklara yakalananlar için faydalı olduğu ve üzerinde taşınabileceği belirtilmektedir...

Korunma ve güvenlik:

Bir tılsım üzerinde taşındığında her türlü emniyet sağladığı belirtilir, hem zahiri hem de gizli gerçek yönden koruma sağladığı ifade edilir...

Deniz yolculuklarında gemiyi korumak ve güvenliği sağlamak amacıyla bu çeşit tılsım kullanılabilir...

Zorlukların üstesinden gelme:

Bir tür tılsım kişinin işlerini kolaylaştırdığı ve zorluklarla başa çıkmasına yardımcı olduğu ifade edilir...

Rızık ve bereket:

Tılsımlar yardımıyla rızık getirme yapılabilir ve Allah'ın rızkı kolaylıkla elde edilebilir...

Kötülüklerden korunma:

Kişiyi şehveti kötülüklerden koruduğuna inanılır ve bu amaçla tılsımlar kullanılabilir...

İşlerde başarı:

Bir tılsım yardımıyla işlerde başarılı olunabileceği belirtilir...

Dileklerin gerçekleşmesi:

Bir tılsımın yazılıp taşınması halinde, Allah'ın o kişinin dileğini gerçekleştireceğine inanılır…

Kalpleri birleştirme:

Birbirini sevmeyen, birbirinden nefret eden karı kocanın arasını bulmak ve kalplerini birbirine kaynaştırmak için tılsım kullanılabilir...

Bu amaçla Cuma günü öğle ezanı vaktinde belirli dualar okunarak tılsım hazırlanır ve bu tılsım karı kocanın yataklarının veya başlarının yattığı yastık kılıfının içine konularak aralarındaki sevginin artması sağlanır...

Mühür:

Vücudun herhangi bir yerine mühürlendiği takdirde kanamayı kesebilir...

Zalimleri helak etmek:

Azgın ve zalim bir kimseyi helak etmek için,13 adet isim 100 kez okunarak; o zalim kişiye veya bulunduğu ortamlara tılsım yerleştirmesi gerekir…

Hidayete erişmek:

Yolunu kaybedenlerin hidayete erişmesi için tılsım yapılır...

Bu örnekler, Şems'ül Maarif tılsımlarının ne kadar çeşitli amaçlar için kullanılabileceğini göstermektedir…

***

Kitabın bu bölümünde, Allah'ın isimlerinin anlamları, bu isimlerin zikredilmesinin faydaları ve bu isimlerle ilgili çeşitli uygulamalar üzerine odaklanmaktadır…

 Ayrıca, Arap alfabesindeki harflerin esoterik (davet) anlamları, sayısal değerleri ve bu harflerin farklı amaçlar için nasıl kullanılabileceği ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir... 

Burçlar, melekler ve dualar gibi çeşitli spiritüel (ruhanilik) konulara da değinilmekte, bu unsurların insan yaşamı üzerindeki etkileri açıklanmaktadır… 

Nihayetinde, eser, okuyucuya spiritüel bilgi ve pratik uygulamalar sunarak, Allah'a daha yakınlaşmasına ve yaşamını iyileştirmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır...

İsimler ve harfler tasavvufi öğretilerde önemli bir role sahiptir…

Allah'ın İsimleri (Esma-i Hüsnâ) ve konuyla ilgili bazı bilgiler:

Allah'ın isimleri şifa için okunabilir...

Allah'ın bazı isimlerini anan kişilerin zihinleri açılır, anlayışları artar ve doğru düşünceye sahip olmaları kolaylaşır...

Allah'a isimleriyle yapılan dua kişiyi Allah'a yakınlaştırır ve yüksek bir mertebeye ulaştırır...

Darda olanlar, esir olanlar ve hapsedilenler Allah'ın isimlerini zikrederek kurtuluşa erebilirler...

Her ismin kendine has bir meleği vardır ve bu meleklerin isimlerini bilmek, onlardan yardım istemeyi mümkün kılar...

Allah’ın bazı isimlerinin zikredilmesiyle kişinin rızkı artar, işleri kolaylaşır, borçları ödenir ve hayatı mutlu ve rahat geçer...

Her bir isim, Allah'ın bir sıfatını temsil eder ve bu isimlerin zikredilmesiyle o sıfatın tecellisi umulur...

Harflerin Önemi:

Harfler ilminin kökeni Hz. Adem'e kadar dayanır ve Allah tarafından öğretilmiştir...

Harfler ilmi, diğer ilimlerin en değerlisi ve en önemlisidir, çünkü Allah'a ait bilgileri içerir...

Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetlerin başındaki harfler (Elif, Lam, Mim gibi) özel anlamlar taşır...

Her harfin kendine özgü sayısal bir değeri vardır (ebced hesabı)...

Harflerin doğru telaffuzu ve okunması önemlidir...

Harflerle yapılan çizimler ve tılsımlar belirli amaçlara ulaşmak için kullanılabilir...

Melekler:

Her ismin ve harfin kendine ait bir meleği bulunur...

Bu meleklere dua ederek veya onlardan yardım isteyerek çeşitli dileklerin gerçekleşmesi umulur...

Bazı melekler koruma görevini üstlenirler ve yolculuklarda veya tehlikeli durumlarda onlara sığınılabilir...

Hak Teala'nın (El-Bahir) isminin meleği hiyerarşisi şöyledir:

Bu isim için yaratılmış bir melek vardır...

Bu isim, yaratılışın bir örneği ve Allah'ın sözünün tezahürüdür...

Bu isme bağlı dört kitaptan melekler bulunur ve her birinde 62 melekten oluşan 62 melek vardır...

Meleklerin hiyerarşisi hakkında daha fazla bilgiye kitapta rastlanmamaktadır…

Dua ve Zikir:

İsimler ve harflerle yapılan duaların Arapça metinleri ve okunuşları önemlidir...

Duaların belirli sayılarda ve belirli zamanlarda yapılması önemlidir...

Dua ederken kalbin temiz olması ve Allah'a yönelmek gerekir...

El-Hannan adını anan kişi şu şekilde etkilenir:

Bu ismi çokça okuyan kişiye, bir hizmet meleği iner, bu meleğin inmesiyle babasının ve dedesinin mutsuzluğu o kişiye aktarılır ve böylece o kişinin hüznü giderilmiş olur...

Hak Teâlâ, kullarına karşı şefkatli ve affedicidir...

Bu ismi zikreden kullarına karşı da aynı şefkat ve affediciliği gösterir…

Bu ismi okuyan kişilerin işleri kolaylaşır ve halleri düzelir...

El-Hannan isminin anlamı ve faziletleri hakkında daha fazla bilgi için:

Bu ismin içinde, Allah'ın isimlerinden bir harf bulunmaktadır...

Bu isim, yaratılışın bir örneği olan bir meleğin adıdır...

Bu isme bağlı dört kitaptan melekler bulunur ve her birinde 62 melekten oluşan 62 melek vardır...

"El-Hannân" adını anmak aşağıdaki durumlarda faydalıdır:

Hüzünlü ve kederli zamanlarda:

El-Hannân adını çokça okuyan kişiye, bir hizmet meleği iner...

Bu meleğin inmesiyle kişinin hüznü giderilmiş olur...

Mutsuzluk durumunda:

Bu ismi çokça okuyan kişiye, bir hizmet meleği iner, bu meleğin inmesiyle babasının ve dedesinin mutsuzluğu o kişiye aktarılır ve böylece o kişinin hüznü giderilmiş olur...

 

Sıkıntılı anlarda:

El-Hannân ismi, kullarına karşı şefkatli ve affedici olan Allah'ın bir sıfatıdır...

Bu ismi zikreden kullarına karşı da aynı şefkat ve affediciliği gösterdiği için sıkıntılı anlarda anmak faydalı olabilir...

İşlerin kolaylaşması ve hallerin düzelmesi istendiğinde:

El-Hannân ismini okuyan kişilerin işleri kolaylaşır ve halleri düzelir...

Ek olarak, El-Hannân ismiyle ilgili şu bilgiler de önemlidir:

Bu ismin içinde, Allah'ın isimlerinden bir harf bulunmaktadır...

Bu isim, yaratılışın bir örneği olan bir meleğin adıdır...

Bu isme bağlı dört kitaptan melekler bulunur ve her birinde 62 melekten oluşan 62 melek vardır...

Cüzamlı bir kap üzerine 140 kere yazılır, yumurta akı ile silinir, ateşe düşüp derisi yanan veya kaynar suya haşlanan bir kimsenin yanık yerine sürülürse Allah’ın izni ile o kimse şifaya kavuşur...

 Şiddetli akseden bir kimse, bu adı çokça anarsa baş ağrısından emin olur...

El-Alim adını anan kişi şu şekillerde bilgi edinebilir:

Gayb ve şehadet âleminden bir şey bilmek ve öğrenmek isteyen kişi, bu ismi zikretmekle bilgi edinebilir...

Çünkü Hak Teala (El-Alim) her şeyi bilendir ve her şeyden haberdardır...

El-Alim isminin gizli ve sır dolu bir özelliği vardır...

Bu ismi zikreden kişi, gayb ve şehadet âleminden (yani görünmeyen ve görünen âlemlerden) bilgi sahibi olabilir...

Hakk Teala (El-Alim) ince anlayışa sahiptir…

O'nun bu görünümünden bir kimse geçip kendini gösteremez...

El-Alim ismiyle ilgili ek bilgiler:

Allah'ın (El-Alim) ismi öyle kapsamlı ve kuşatıcıdır ki, içinde Allah'ın isimlerinden iki harf bulunur...

Bu isim Allah'ın ezeli isimlerindendir...

Bu ismin ebced değeri de önemlidir...

"El-Alîm" ismiyle elde edilebilecekler şunlardır:

Gayb ve şehadet âleminden bilgi edinme:

Gayb ve şehadet âleminden bir şey bilmek ve öğrenmek isteyen kişi, bu ismi zikretmekle bilgi edinebilir...

Çünkü Hak Teala (El-Alîm) her şeyi bilendir ve her şeyden haberdardır...

İlahi sırra vakıf olma:

El-Alîm isminin gizli ve sır dolu bir özelliği vardır...

Bu ismi zikreden kişi, gayb ve şehadet âleminden (yani görünmeyen ve görünen âlemlerden) bilgi sahibi olabilir...

İnce anlayış sahibi olma:

Hakk Teala (El-Alîm) ince anlayışa sahiptir...

O'nun bu görünümünden bir kimse geçip kendini gösteremez...

El-Alîm ismiyle ilgili ek bilgiler:

Allah'ın (El-Alîm) ismi öyle kapsamlı ve kuşatıcıdır ki, içinde Allah'ın isimlerinden iki harf bulunur...

Bu isim Allah'ın ezeli isimlerindendir...

Bu ismin ebced değeri de önemlidir…

Hangi harfler hangi burçlara aittir?

Koç Burcu: 

Ait olduğu harf (Elif) olup, sayısal değeri 1'dir ve ait olduğu unsur ateştir...

Boğa Burcu: 

Ait olduğu harf (Be) olup, sayısal değeri 2'dir ve ait olduğu unsur topraktır...

İkizler Burcu: 

Ait olduğu harf (Cim) olup, sayısal değeri 3'tür ve ait olduğu unsur havadır...

Yengeç Burcu: 

Ait olduğu harf (Dal) olup, sayısal değeri 4'tür ve ait olduğu unsur sudur...

Aslan Burcu: 

Ait olduğu harf (He) olup, sayısal değeri 5'tir ve ait olduğu unsur ateştir...

Başak Burcu: 

Ait olduğu harf (Vav) olup, sayısal değeri 6'dır ve ait olduğu unsur topraktır...

Terazi Burcu: 

Ait olduğu harf (Zel) olup, sayısal değeri 7'dir ve ait olduğu unsur havadır...

Akrep Burcu: 

Ait olduğu harf (Hı) olup, sayısal değeri 8'dir ve ait olduğu unsur sudur...

Yay Burcu: 

Ait olduğu harf (Tı) olup, sayısal değeri 9'dur ve ait olduğu unsur ateştir...

Oğlak Burcu: 

Ait olduğu harf (Ya) olup, sayısal değeri 10'dur ve ait olduğu unsur topraktır...

Kova Burcu: 

Ait olduğu harf (Kef) olup, sayısal değeri 20'dir ve ait olduğu unsur havadır...

Balık Burcu: 

Ait olduğu harf (Lam) olup, sayısal değeri 30'dur ve ait olduğu unsur sudur...

Hangi dualar hangi dertlere devadır?

Şifa için:

Hasta olan bir kişi için "Ya Baki, Ya Veduud, Eciynağzr, Ya Şafi, Ya Muay, Ecib ya Tulyail" şeklinde dua etmek şifaya kavuşmaya yardımcı olur...

Hazreti Eyyüb'ün (A.S.) bu dua ile şifa bulduğu belirtilmiştir...

"Allahümme Ya Hakk! Enil-Hakkakı ümîde neyyeti" şeklinde dua etmek, hastalıklara karşı şifa verir...

Cüzamlı bir kap üzerine 140 kere "El-Hannân" yazılır, yumurta akı ile silinir, ateşe düşüp derisi yanan veya kaynar suya haşlanan bir kimsenin yanık yerine sürülürse Allah’ın izni ile o kimse şifaya kavuşur...

Şiddetli baş ağrısı çeken bir kimse, bu adı çokça anarsa baş ağrısından kurtulur...

"Ya Vehhab, ya Teyyab, İma elyatebihî" şeklinde dua etmek, hasta olan kişiye şifa verir...

Hüzün ve keder için:

 "El-Hannân" adını çokça okuyan kişiye, bir hizmet meleği iner ve hüznü giderilir...

Darlıktan kurtulmak için:

Darda, esir veya hapsedilmiş olanlar Allah'ın isimlerini zikrederek kurtuluşa erebilirler...

Zor işlerin kolaylaşması için:

"Bir Allah olarak her şeyin üstünlüğüyle bilinmektesin, ben sonsuzluğumun sonsuzluğuyum, zamanın da zamanıyım, merhametlilerin en merhametlisiyim." şeklinde dua okuyan kişilerin işleri kolaylaşır...

Düşmanlara karşı yardım için:

"Ya Vehhaab, ya Kaim, İma elyatebihî" şeklinde dua okuyup toprağı düşmana doğru savurarak düşmanları yenmek mümkündür...

"Ya Sabur, ya Tuvail, ya Azîz, ecib ya Alyail, ya hûyye, ya men lü ya lem, imâ hûye şimâ hûye" şeklinde dua okuyarak düşmanların zararından korunulabileceği belirtilmiştir...

"Ya Fettah" ismiyle yapılan dualar zorlu işleri kolaylaştırır...

Denizde kaybolmamak için:

 Denizde yolculuk yaparken belirtilen isimleri anarak dua eden kişi boğulmaktan kurtulur...

Yangından korunmak için:

Gömülecek isimleri yazıp yanında bulunduran kişi her türlü afet ve tehlikeden, özellikle yangından korunur...

Baş ağrısı için:

El-Hannan adını çokça anan kişi baş ağrısından kurtulmuş olur...

Ekilen tarlayı zarardan korumak için:

El-Hannân ismi yazılıp ekilen tarlaya gömülürse, o tarlayı afetlerden koruyacağına inanılır...

Şişmanlıktan ve kabızlıktan kurtulmak için:

Bir daire çizerek El-Musavvir isminin şekli yazılır ve bu yazıya bakılırsa şişmanlık ve kabızlıktan kurtulunacağına inanılır...

Ağrıyan bir yer için:

Vücudun herhangi bir yerinde ağrı veya sancı varsa, bu isimleri bir lokma yiyeceğin üzerine yazıp o lokmayı yemek, ağrıyı dindirir...

Kötülüklerden korunmak için:

Sol elin baş, orta ve küçük parmaklarının üzerine (Cim) harfinin şeklini çizerek zorbanın yanına giren kişi, o kişiden zarar görmez...

İtibarı artırmak için:

Bir yöne gidileceği zaman (He) harfini zikrederek o yöne doğru üflenirse gidilen yerde itibar görülür...

Kayıp bir şeyi bulmak için:

Kayıp bir şeyin bulunması için dua ve zikirler olduğu belirtilmekle birlikte, kitapta özel bir dua belirtilmemiştir...

Akrabalar arası muhabbeti arttırmak için:

Kalbi kötü olan ve akrabalarıyla ilişkisi kesik olan kişiler için dua edildiğinde, bu kişilerin kalpleri yumuşar ve akrabalarıyla ilişkileri düzelir...

Rızkın artması, işlerin kolaylaşması, borçların ödenmesi ve hayatın mutlu geçmesi için Allah’ın bazı isimlerinin zikredilmesi faydalıdır...

Zihin açıklığı ve doğru düşünceye sahip olmak için Allah'ın bazı isimlerini anan kişilerin zihinleri açılır ve doğru düşünceye sahip olmaları kolaylaşır...

***

Kitabın bu kısmında, İslam mistisizminde(gizemli) önemli bir yere sahip olan harflerin ve sayıların gizemli anlamları ve kullanım alanları açıklanmaktadır… 

Her bir harfin özel bir gücü, sayısı ve Hızır gibi meleklerle bağlantısı olduğu belirtilmektedir... 

Metinler, bu harflerin doğru bir şekilde yazılması, okunması ve belirli ritüellerle (ibadet şekilleri) birleştirilmesi halinde çeşitli dünyevi ve manevi faydalar sağlayacağına inanmaktadır... 

Bu faydalar arasında hastalıklardan şifa bulma, düşmanlardan korunma, kısmetin açılması ve Allah'a yakınlaşma gibi şeyler yer almaktadır... 

Metinler aynı zamanda, belirli duaların ve isimlerin Arapça harflerle yazılması ve okunmasıyla elde edilebilecek özel deneyimleri ve ruhanilik yükselişleri de ele almaktadır...

Bu bölümde tekrar tekrar vurgulanan ana temalar ve kavramlar: 

Allah'a yakınlık ve bağlılık:

Allah'a yakınlaşmak isteyen kişilerin sürekli olarak zikretmeleri, O'na yönelmeleri ve O'nun rızasını kazanmaya çalışmaları gerektiği vurgulanır...

Allah'ın isimlerini anmak, O'na dua etmek ve O'nun emirlerine uymak, bu yakınlığı sağlamanın yolları olarak belirtilir...

Dua ve Zikir:

Kitapta belirli harflerin, isimlerin ve duaların tekrar edilmesiyle Allah'a ulaşmanın ve çeşitli dileklerin gerçekleşmesinin mümkün olduğuna işaret edilir...

Her harfin ve ismin kendine özgü bir enerjisi ve meleği olduğuna inanılır ve bu enerjilerden faydalanmak için belirli sayıda tekrar yapılması önerilir...

 

Harflerin ve İsimlerin Önemi:

Her harfin kendine özgü özellikleri, anlamları ve etkileri olduğuna inanılır...

Harflerin doğru kullanımıyla Allah'a yaklaşılabileceği, sorunların çözülebileceği ve dileklerin gerçekleşebileceği belirtilir...

Ayrıca, her harfin bir hizmet meleği olduğu ve bu meleğin yardımıyla çeşitli amaçlara ulaşılabileceği ifade edilir...

Kalbin Arınması ve Temizlenmesi:

Kalbin Allah'ın evi olduğu ve bu nedenle kalbin kötü düşüncelerden, kıskançlıktan ve kinden arındırılması gerektiği vurgulanır...

Kalbin temizlenmesiyle Allah'ın nurunun kalbe ineceği ve kişinin doğru yolu bulacağı belirtilir...

Hizmet Melekleri ve Onların Yardımı:

Her harfin, ismin ve duanın bir hizmet meleği olduğuna ve bu meleklerin yardımıyla çeşitli amaçlara ulaşılabileceğine inanılır...

Hizmet meleklerini çağırmak ve onlardan yardım istemek için belirli duaların okunması ve ritüellerin yapılması önerilir...

İlim ve Bilginin Kaynağı Olarak Allah:

Allah'ın her şeyin kaynağı olduğu ve tüm ilimlerin O'ndan geldiği vurgulanır...

Allah'ın isimlerini ve sıfatlarını öğrenmek, O'nun yarattığı evreni anlamak ve O'na daha yakın olmak için önemli bir yol olarak görülür...

Zorluklardan Kurtulma ve Dileklere Ulaşma: Belirli duaların okunması ve ritüellerin yapılmasıyla çeşitli zorluklardan kurtulmanın, hastalıklardan şifa bulmanın ve dileklere ulaşmanın mümkün olduğuna inanılır...

Rızık ve Nimetin Kaynağı Olarak Allah:

Allah'ın rızık veren olduğu, Allah'a yönelerek rızık ve bereketin artırılabileceğine inanılır...

 

Kaynaklarda bazı harflerin özel anlamları vurgulanmaktadır:

H (ھ):

Bir hadiste Allah'ın "Ey Allah'ım!" diye seslenen bir kimseye, "Lebbeyk ey kulum ben buradayım...

Ben Allah'ım, hacetin nedir?" diye soracağı belirtilir...

Bu harf, Allah'ın (هُوَ Huva) "O" zamirinin karşılığıdır ve O'nun zatına işarettir...

Elif (ا):

Allah'ın (isimlerinin) birliğine işarettir...

Mim (م):

Allah’ın isimlerinden (El Muhyi - El Mümit) bahsederken, ismi Allah'a en yakın bulunan bütün meleklerin başkanı olan (Kerûbiyyûn) denilen meleklerin anılmasıdır...

Kef (ك):

Allah’ın isimlerinden (El Kebîr, El Mu'teal)metinde geçer...

Nun (ن) :

Allah’ın isimlerinden (El Mennân, El Kerîm ) metinde geçer...

Ha (ح):

Allah’ın isimlerinden (El Hayy, El Hakîm, El Hamîd, El Halîm, El Hannân, El Hasîb, El Habîr, El Hak) metinde geçer...

Bu harflerin yanı sıra, kitapta geçen diğer harflerin de kendine özgü anlamları ve etkileri olduğuna inanılır...

Özellikle bazı duaların ve esmaların (isimlerin) içerisinde geçen harflerin, o dua veya esmanın gücünü artırdığına inanılır...

 

Örneğin, belirli duaların okunması ve ritüellerin yapılmasıyla çeşitli zorluklardan kurtulmanın, hastalıklardan şifa bulmanın ve dileklere ulaşmanın mümkün olduğuna inanılır...

Ayrıca, her harfin bir hizmet meleği olduğu ve bu meleğin yardımıyla çeşitli amaçlara ulaşılabileceği ifade edilir...

Özetle, kitapta dileklerin gerçekleşmesini sağlayan belirli bir harf belirtilmemekle birlikte, yukarıda bahsedilen harflerin ve ilgili duaların, zikirlerin ve ritüellerin kullanılmasıyla Allah'a yakınlaşmanın ve dileklere ulaşmanın mümkün olduğuna inanılır…

***

Amerika’nın Türkiye’den talep etmesine sebep bilgiler kitapta yüzeysel olarak yer almaktadır!

 

 

 

 

06 Şubat, 2025

BATILILAŞMA İHANETİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: BATILILAŞMA İHANETİ

KİTAP YAZARI: D. MEHMET DOĞAN

Kitap, Mustafa Reşid Paşa ile başlayarak Türkiye'nin modernleşme sürecindeki dış müdahaleleri ve yerli işbirlikçilerini eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor…

Osmanlı modernleşmesinin İngiliz ve diğer Avrupa güçlerinin çıkarlarına hizmet ettiğini, özellikle ekonomik ve siyasi alanlarda Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına yol açtığını savunuyor...

Ayrıca, harf devrimi ve dil politikalarını da Batılılaşmanın bir aracı olarak eleştiriyor ve bu süreçte aydınların rolünü sorguluyor...

Kitap kısaca; Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve harf devrimini irdelemektedir…

***

Mustafa Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikaları, Osmanlı Devleti'ni Batı'nın etkisine açarak modernleşmeyi hedeflediği belirtilse de, bu modernleşmenin ardında yatan niyetler ve sonuçlar tartışmalıdır...

Reşid Paşa, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için Batılı güçlerle iş birliği yapmayı ve reformları hayata geçirmeyi amaçlamıştı...

Dolaysıyla, 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması'nı imzalayarak devletin ekonomik yapısını Batı'ya açtı...

Ancak bu anlaşma, Osmanlı ekonomisinin Batı'nın sömürüsüne açık hale gelmesine neden oldu…

Reşid Paşa'nın en önemli adımlarından biri olan Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin temelini sarsmış ve Tanzimat bürokrasisinin otoritesini güçlendirmiştir…

Fermanın ilan edilmesiyle birlikte, yüksek dereceli memurların idam edilme yetkisi padişahın elinden alınmış ve bu durum, bürokrasinin güçlenmesine zemin hazırlamıştır…

Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikaları, Batılı devletlerin sömürgecilik emellerine hizmet etmiş ve Osmanlı Devleti'nin iç işlerine yabancı müdahalesini kolaylaştırmıştır…

Özellikle İngilizlerle kurduğu yakın ilişkiler, Osmanlı Devleti'nin İngiliz çıkarlarına uygun hareket etmesine yol açmıştır...

Reşid Paşa, Sultan Abdülmecid'e Batıcılığı ve Batı hayranlığını telkin ederek, padişahı devlet işlerinden uzaklaştırmış ve Batı usulü zevklere alıştırmıştır...

Padişahın, Fransız gazetelerini takip etmesi ve bu gazetelerde yer alan fikirlere değer vermesi, Reşid Paşa'nın işini kolaylaştırmış ve Batılılaşma politikalarının yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur...

Sonuç olarak, Reşid Paşa'nın Batılılaşma politikasının temel amacı, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek ve kurtarmak olsa da, bu süreçte devletin ekonomik ve siyasi bağımsızlığı zayıflamış, Batı'nın sömürgecilik emellerine hizmet edilmiş ve yabancı müdahalesine zemin hazırlanmıştır…

***

Tanzimat ve Islahat Fermanları, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu zor durumu aşmak ve Batılı devletlerin müdahalesini engellemek amacıyla ilan edilmişti…

Ancak bu fermanlar, Osmanlı Devleti'nin yapısında önemli değişikliklere yol açmış ve sonuçları itibarıyla tartışmalı bir dönemin başlangıcı olmuştur.

Tanzimat Fermanı'nın temel amacı, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğini teminat altına almaktı...

Ferman, padişahın yetkilerini kısıtlamayı ve bürokrasinin otoritesini güçlendirmeyi hedefliyordu... 

Ayrıca, vergilerin düzenli bir şekilde toplanması ve merkezi yönetime aktarılması da amaçlanıyordu...

Tanzimat Fermanı (1839), Batı'nın etkisi altında hazırlanmış ve ilan edilmişti…

Fermanın hazırlanmasında, İngilizlerin uzun vadeli hesapları ve telkinleri etkili olmuştu...

 Hatta Reşid Paşa'nın, İngiltere'deki elçiliği sırasında Dışişleri Bakanı tarafından teklif edilen ıslahatlarla fermanın içeriğinin benzerlik gösterdiği belirtilmektedir...

Sonuç olarak Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin İslami vasfını aşındırmış ve Müslümanları devletin asli unsuru olmaktan çıkarmıştır...

Ferman ile Müslüman ve gayrimüslim teba eşit ilan edilmiş, bu durum Müslümanların tepkisine yol açmıştır...

Ayrıca, ferman ile yabancı baskılar meşrulaşmış ve Osmanlı Devleti'nin temellerine dinamit konulmuştur...

Ferman ile bürokrasinin yabancı menfaatlere alet olduğu ve kendi menfaatini gözettiği de dikkatlerden kaçmamaktadır...

Islahat Fermanı (1856), Tanzimat Fermanı'nı teyit etmek ve yabancı müdahaleler için yeni bir zemin oluşturmak amacıyla ilan edilmiştir...

Ferman, özellikle azınlıkların haklarını genişletmeyi ve Osmanlı topraklarında yaşayan yabancıların hukukunu düzenlemeyi hedefliyordu...

Islahat Fermanı'nın hazırlanmasında, Batılı devletlerin etkisi çok belirgindir...

Özellikle İngiliz elçisinin ferman üzerinde büyük bir etkisi olmuştur...

Fermanın hemen hemen her satırında elçinin kaleminin izi görülmüştür...

Sonuç olarak Islahat Fermanı, Osmanlı Devleti'nin sömürülmesini kolaylaştıracak hukuki düzenlemeler içermekteydi...

Fermanın üçte ikisi azınlıkların imtiyazlarına ve statülerinin düzenlenmesine, üçte biri ise Osmanlı topraklarında yaşayan yabancıların hukukunun tanzimine ayrılmıştır...

Fermanın şartları, Paris Kongresi'nde yabancı devletler tarafından garanti altına alınmış ve bu durum, Avrupa devletlerinin müdahalesini hukuki zemine oturtmuştur...

Her iki ferman da, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine yabancı müdahalesini kolaylaştırmıştır...

Batılı devletler, fermanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmış ve Osmanlı Devleti üzerinde baskı kurmuşlardır…

Fermanlar, Osmanlı Devleti'nin sömürgeleşme sürecini hızlandırmıştır…

Özellikle Islahat Fermanı ile yabancılara mülk edinme hakkı verilmesi, Osmanlı topraklarının Batılı devletler tarafından sömürülmesinin önünü açmıştır...

Her iki ferman da bürokrasinin güçlenmesine yol açmıştır…

Tanzimat bürokrasisi, Batı yanlısı bir tutum sergilemiş ve devletin menfaatlerini gözetmek yerine yabancı güçlerin çıkarlarına hizmet etmiştir...

Fermanlar, toplumda ayrışmalara neden olmuştur…

Özellikle Tanzimat Fermanı ile Müslümanların devletin asli unsuru olmaktan çıkarılması, toplumda tepkilere yol açmıştır...

Sonuç olarak, Tanzimat ve Islahat fermanları, Osmanlı Devleti'ni modernleştirmek ve kurtarmak amacıyla ilan edilse de, Batılı devletlerin müdahalesi ve sömürgeleşme sürecinin hızlanmasına neden olmuşlardır...

Bu fermanlar, Osmanlı Devleti'nin zayıflamasına, ekonomik bağımlılığının artmasına ve toplumsal ayrışmaların derinleşmesine zemin hazırlamıştır…

***

Dil devrimi, Türkiye'de aydınların topluma yabancılaşmasının en belirgin göstergelerinden biri olarak ortaya çıkmış ve çok yönlü sonuçlara yol açmıştır...

Dil devrimi, aydınların millete yabancılaşmasının bir sonucu olarak görülmektedir...

Aydınlar, halkın dilinden ayrı, kendine özgü bir dil oluşturma çabası içine girmişlerdir...

Bu durum, aydınlarla halk arasındaki iletişimi zorlaştırmış ve toplumda bir ayrışmaya neden olmuştur...

Dil devrimi, Batılılaşma hareketinin bir parçası olarak değerlendirildi...

Devrim sırasında Batı kaynaklı kelimelere dokunulmaması, bu durumun bir göstergesi olarak kabul edilebilir...

Batılılaşma çabası, dilin değiştirilmesinde önemli bir etken olmuştur…

Dil devrimi, milli bir kimlik oluşturma çabası olarak da sunulmuştur...

Ancak bu çaba, halkın dilinden uzak, yapay bir dil oluşturulmasına yol açmıştır...

Bu durum, dil devriminin halkçı bir hareket olmadığını göstermektedir...

Batı sömürgeciliğinin Türkiye üzerindeki baskısı ve aydınların aşağılık duygusu, dil devriminin bir diğer nedeni olarak gösterilmektedir...

Bu duygu, aydınların kendi dillerini ve kültürlerini küçümsemesine ve Batı'ya öykünmesine neden olmuştur...

Bürokrasi, kendi gücünü ve etkisini korumak için dil devrimini bir araç olarak kullanmıştır... 

Bürokrasiye girebilmek için yeni dili bilmek veya dil görüşünü onaylamak gerekmekteydi...

Bu durum, dil devriminin bürokratik bir dayatma olduğunu göstermektedir...

Dil devrimi, toplumun zihniyet yapısını değiştirmeye yönelik bir toplum mühendisliği projesi olarak da değerlendirilebilir...

Yeni kelimeler ve kavramlar aracılığıyla toplumun düşünce yapısı ve değerleri değiştirilmeye çalışılmıştır...

Dil devrimi sonuç olarak, toplumun kendi içinde ve yöneticilerle olan iletişimini zorlaştırmıştır... 

Toplum katları ve nesiller arasındaki bağlar zayıflamış veya kopmuştur...

Dil devrimi, aydınların toplumdan kopuşunu belgeleyen bir yabancılaşma hareketi olmuştur...

Dil, aydın ve halk arasındaki farklılığı gösteren önemli bir işaret haline gelmiştir...

Halkın dilinden ayrı, yapay bir dil oluşturulmaya çalışılmıştır...

Bu dil, halk tarafından benimsenmemiştir...

Dil devrimi, milli kimlik oluşturma çabası olarak sunulsa da, aslında Batılılaşmaya yönelik bir hareket olmuştur...

Milli kimlikle ilgili sloganlar, sadece geniş kesimlerin desteğini sağlama çabası olarak kalmıştır...

Dil devrimi, milli kültürle olan bağları koparmış ve halkın çevre ve toplumla ilişkisini kesmiştir...

Yeni ideoloji, bu bağları yeniden kuracak bir yapı sunamamıştır...

Dil devrimiyle birlikte değerler sarsılmış, dil, düşünce ve yaşam tarzı bakımından anlaşamayan kesimler ortaya çıkmıştır...

Dil devrimi, siyasi ve iktisadi alanda da etkili olmuştur…

 Dışa bağlı ticaret ve sanayi kesimi, dil devrimine farklı bir açıdan bakmıştır...

Bürokrasi ise bu tür devrimleri daima tatmin vasıtası olarak kullanmıştır...

Dil devrimi, aydınların şahsiyet buhranlarını açığa çıkarmıştır...

Kendi adından utanan ve onu değiştirmek isteyen kimselerin derin bir şahsiyet buhranı içinde olduğu belirtilmiştir...

Özetle, dil devrimi, çok yönlü bir yabancılaşma hareketi olarak ortaya çıkmış ve Türkiye toplumunda derin izler bırakmıştır…

Aydınların toplumdan kopuşu, iletişimin zorlaşması, yapay bir dilin oluşturulması ve kültürel bağların zayıflaması gibi birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmiştir...

Dil devrimi, sadece bir dil meselesi olmayıp, aynı zamanda bir toplum mühendisliği projesi ve bir Batılılaşma çabası olarak değerlendirilmektedir…

 

 

 

01 Şubat, 2025

ÇAĞDAŞ DEVRİM YOBAZLARI


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI:  ÇAĞDAŞ DEVRİM YOBAZLARI

KİTAP YAZARI:  SADIK ALBAYRAK

***

Sadık Albayrak, Trabzon’a bağlı Çaykara kazasının Yenice Köyü'nde doğdu…

Trabzon Cudibey İlkokulu'nu bitirdikten sonra, İmam-Hatip Okulu'na girmiştir

Daha sonra, 1962 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'ne girmiş ve bu okuldan mezun olmuştur...

Eğitim hayatının ardından, 1964-1967 yılları arasında Sultanahmet Camii'nde "Kürsü Vaizliği" yapmıştır...

Askerlik görevini tamamladıktan sonra, 1970 yılında İstanbul Müftülüğü Şer'i Siciller Arşivi'ne "uzman" olarak atanmıştır...

Bu görevde 8 yıl kalmıştır...

***

Albayrak,Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ve erken yıllarındaki siyasi ve ideolojik mücadeleleri, çeşitli entelektüel ve siyasi figürlerin hayatlarını ve düşüncelerini inceleyerek ele alıyor…

İttihat ve Terakki'den Cumhuriyet dönemine uzanan süreçte, Kemalist ideolojiye karşı çıkan ve destekleyen farklı grupların (İslamcılar, sosyalistler, masonlar vb.) çatışmaları ve etkileşimleri inceleniyor…

Devrimin getirdiği değişimler, din, ulus, laiklik gibi temel kavramların tartışmaları ve bu tartışmaların edebiyata ve medyaya yansımaları metnin odak noktasını oluşturuyor...

Kitap, bu dönemdeki önemli şahsiyetlerin biyografileri ve yazılarından alıntılarla tarihsel bir anlatım sunuyor…

 

Kitapta ele alınan ideolojik çatışmalar:

1-Batıcılık-Yerli Sosyalist Milliyetçilik Çatışması:

Batıcıların hükümet erkânı ile "Yerli Sosyalist-Milliyetçi" yeni bir akımı hayata geçirme çabası içinde oldukları belirtiliyor...

Bazı kesimlerin Batı etkisine karşı yerli ve milli bir duruş sergileme arayışını gösteriyor…

Dolaysıyla bu durum, aşırı solcularla aralarının açılmasına neden olmuştur...

2-Devletçilik-Liberalizm/Kapitalizm Çatışması:

Kadro dergisi etrafında toplananların devletçiliği savunması, liberal ve kapitalist sistemin iflas ettiğini telkin etmeleri, bu iki ideoloji arasındaki çatışmayı ortaya koyuyor…

Şevket Süreyya Aydemir gibi isimlerin Moskova'dan döndükten sonra komünizmden uzaklaşarak devletçiliğe sığınmaları, bu ideolojik değişimin bir örneğidir...

Ancak bu devletçilik anlayışının, İsmet Paşa ve Atatürk'ün devletçilik anlayışından farklı olduğu vurgulanıyor...

3-İslamcılık-Laiklik Çatışması:

Laik devlet yapısına karşı dini hassasiyetleri savunan kesimlerin tepkileri dile getiriliyor...

İmam-Hatip okullarının açılması tartışmaları, dinin devlet işlerinden ayrı tutulması ilkesine karşı çıkanların varlığını gösteriyor...

Ayrıca, bazı kişilerin dinde "reform" istemesi, dini değerlere bağlı kesimlerin tepkisini çekiyor...

Şeref Aykut'un Kemalist ideolojiyi yorumlarken, bu ideolojinin dinin yerine geçtiğini ve ekonomik temellere dayandığını belirtmesi de, laiklik-İslamcılık çatışmasının bir boyutunu oluşturuyor...

4-Sol-Sağ Çatışması:

Farklı dönemlerde "sol" ve "sağ" olarak adlandırılan gruplar arasındaki ideolojik farklılıklar ve çatışmalar çeşitli örneklerle anlatılıyor...

Örneğin, bazı kişilerin başlangıçta "aşırı sol"a karşı cephe alması, sonradan sosyalizme yönelmesi, bu ideolojik yelpazedeki farklılıkları gösteriyor…

 Ayrıca, bazı yazarların hem sol hem de sağ kesimlerden tepki alması ve bazı gazetelerin farklı ideolojileri aynı anda desteklemesi, dönemin ideolojik çeşitliliğini ve kutuplaşmayı ortaya koyuyor...

5-Cumhuriyetçilik-Monarşi Yanlısı Tutumlar:

Cumhuriyet'in ilanından sonra monarşiyi savunan veya Cumhuriyet'in bazı uygulamalarına karşı çıkan kesimlerin varlığına işaret ediliyor...

Özellikle İstiklal Mahkemeleri'nin faaliyetleri sırasında yaşananlar, bu çatışmanın bir yansıması olarak görülebilir...

6-Gelenekselcilik-Yenilikçilik Çatışması:

Özellikle dil ve eğitim alanlarında geleneksel yapılar ile yeni yaklaşımlar arasındaki çatışma vurgulanıyor...

Örneğin, Latin harflerinin kabulüne karşı çıkılması, bu çatışmanın bir örneği...

Ayrıca, bazı eğitimcilerin geleneksel eğitim kurumlarını eleştirmesi ve modern eğitim yöntemlerini savunması, bu ideolojik ayrışmanın bir başka göstergesi…

7-Türkçülük-İslamcılık Çatışması:

Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının, Türk milliyetçiliği ile nasıl bir çatışma içinde olduğu anlatılıyor... 

Bazı düşünürlerin Türk kimliğini dinsel bağlardan ayrı bir şekilde tanımlamaya çalışması, bu çatışmanın önemli bir boyutunu oluşturuyor...

Bu ideolojik çatışmalar, Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan siyasi ve sosyal dönüşümlerin önemli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor…

Bu çatışmaların farklı boyutlarını ve dönemin aydınları ile siyasetçilerinin bu çatışmalar içindeki konumlarını detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır...

***

Kitapta ele alınan bazı önemli tarihsel şahsiyetler:

Mustafa Kemal Atatürk:

Atatürk'ün Milli Mücadele'deki rolü, Cumhuriyet'in kuruluşu ve inkılaplarındaki liderliği sıkça vurgulanmaktadır...

Özellikle, onun devrimci kişiliği, ülkenin modernleşmesi için yaptığı çalışmalar ve bazı konulardaki kararlılığı üzerinde durulmaktadır...

İsmet İnönü:

Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki rolü ve bazı siyasi tartışmalardaki pozisyonu ele alınmaktadır...

Özellikle, onun devletçilik anlayışı ve bazı konulardaki farklı bakış açıları belirtilmektedir...

Ali Şükrü Bey:

Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal'e karşı çıkanlardan biri olarak bahsedilmektedir... 

Fikirlerinin çeşitliliği ve muhalif duruşu vurgulanmaktadır...

Ayrıca, cenaze törenindeki intikam çığlıkları ve sevenlerinin onu anma çabaları da belirtilmektedir...

Kazım Karabekir:

Milli Mücadele'deki rolüne ve bazı konulardaki farklı görüşlerine değinilmektedir...

Enver Paşa:

Bazı kesimlerin Enver Paşa'ya olan hayranlığı ve Milli Mücadele'deki farklı tutumları sebebiyle eleştirildiği görülmektedir...

Ziya Gökalp:

Türkçülük düşüncesine yaptığı katkılar ve dönemin olayları karşısındaki endişeleri dile getirilmektedir...

Fevzi Çakmak:

Fevzi Çakmak'ın "İnsan Hakları Cemiyeti" ile ilişkisi ve bu cemiyetin komünist taktikler uyguladığı iddiası dile getirilmektedir...

Şevket Süreyya Aydemir:

Lenin kitabı nedeniyle mahkûm olduğu ve daha sonra devletçilik anlayışına yöneldiği belirtilmektedir...

Ayrıca, "Kadro" dergisiyle olan bağlantısı ve bu derginin ideolojik duruşu hakkında bilgiler verilmektedir...

Yakup Kadri Karaosmanoğlu:

 "Kadro" dergisinin asıl sahibi olduğu, ancak isminin resmen geçmediği ifade edilmektedir... 

Materyalist bir zihniyetle Türk İnkılabının ideolojisini izah etmeye çalıştığı belirtilmektedir…

Burhan Asaf Belge:

Basın-Yayın'da çalıştığı, devletçi anlayışa kapı aralamak istediği ve Yakup Kadri'nin eniştesi olduğu belirtilmektedir...

Ayrıca, para meselesinden dolayı mahkûm olduğu ve eskiyi eleştirdiği ifade edilmektedir...

Halide Edip Adıvar:

"Ateşten Gömlek" eseri ve tiyatro alanındaki çalışmalarıyla anılmaktadır...

 Ayrıca, İslam düşüncesi ve işgalci zihniyeti hakkındaki görüşlerine de değinilmektedir...

Recep Peker:

İnkılâpların zor kullanılarak yapılması gerektiği yönündeki düşüncesi belirtilmektedir...

Hasan Ali Yücel:

Felsefe bilgisi ve eğitim alanındaki çalışmaları ele alınmakta, ayrıca Atatürk ile arasında geçen bir diyalog ve bazı eleştirilere de yer verilmektedir...

Celal Nuri İleri:

Latin alfabesi ve Türkçülük konularındaki çalışmaları ve Güneş Dil Teorisi'ndeki rolüne değinilmektedir...

Ayrıca, Nazım Hikmet'in affı için çabaladığı belirtilmektedir...

Mim Kemal Öke:

Masonluğu ve bu konudaki faaliyetleri ele alınmaktadır...

Ali Canip Yöntem:

"Tanin" gazetesindeki yazıları, edebiyat alanındaki çalışmaları ve bazı tartışmalardaki rolü üzerinde durulmaktadır...

Yusuf Ziya Ortaç:

"Beş Hececiler"den olduğu ve edebiyat alanındaki çalışmaları belirtilmektedir...

Aynı zamanda, "Güneş" dergisinde çıkan bir şiirine ve evlilik hakkındaki görüşlerine de yer verilmektedir...

Enis Behiç Koryürek:

Şiirleri ve Türkçülük anlayışı anlatılırken, son dönemlerinde Demokrat Parti'ye katılması ve mistik yönü belirtilmektedir...

Mithat Cemal Kuntay:

Edebiyat alanındaki çalışmaları, Mehmet Akif ile olan dostluğu ve "Anadolu askerine" seslenişi anlatılmaktadır...

Necip Ali Küçüka:

İstiklal Mahkemeleri'ndeki savcılık görevi ve İzmir Suikastı davasındaki rolü belirtilmektedir...

Sedat Simavi:

Türk basınının "baba"sı olarak nitelendirildiği ve dergicilikteki başarıları ele alınmaktadır...

Hüseyin Avni:

Ali Şükrü'ye olan hayranlığı ile bahsedilmektedir...

Ahmet Ferit Tek:

"Hizb-i Terakki"yi kurması ile bahsedilmektedir...

Bu şahsiyetlerin yanı sıra, kitapta Şeyh Sait gibi önemli figürlere de değinilmektedir...

Bu şahsiyetlerin hayatları, fikirleri ve eylemleri üzerinden dönemin ideolojik çatışmaları ve siyasi olayları daha iyi anlaşılmaktadır...

***

Kitapta işlenen bazı önemli siyasi olaylar:

Rejim Tartışmaları ve Hükümet Buhranları:

Kitapta, Türkiye'de yaşanan rejim tartışmaları, hükümet buhranları ve temel kurallar konusundaki uyumsuzluklar ele alınmaktadır…

 Bu durumun, ülkedeki aydınları ve düşünen insanları köklü çözümler aramaya ittiği belirtilmektedir...

İstiklal Mahkemeleri'nin Faaliyetleri:

Kitapta, İstiklal Mahkemeleri'nin devrimleri yerleştirmek ve ülkeye sükûnet getirmek amacıyla kurulduğu ve bu mahkemelerin Adana Valisi Hilmi Bey'in davasına baktığı, asker kaçakları sorununu çözmeye çalıştığı ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kapattığı belirtilmektedir...

Ayrıca, gazetecileri yargıladığı, komünistlere gözdağı verdiği, İzmir Suikastı ve Şapka Kanunu davalarında yetkilerini kullanarak muhalif liderleri susturduğu ifade edilmektedir...

Mahkeme başkanının ruh halinin Makedonya'daki komitacılardan etkilendiği ve adeta idamları seyretmekten zevk aldığı vurgulanmaktadır...

Mahkemelerde yaşanan hukuksuzluklar ve verilen ağır cezalar da kitapta yer almaktadır...

Şeyh Sait İsyanı:

Kitapta, Şeyh Sait İsyanı sırasında askeri isyana teşvik edici yazılar yazmakla suçlanan aydınların yargılanması ele alınmaktadır...

Bu isyanın bastırılması ve isyancılara verilen cezalar da anlatılmaktadır...

İzmir Suikastı:

Kitapta, Atatürk'e yönelik İzmir Suikastı girişimi ve bu suikastın ardından yapılan yargılamalar detaylı olarak anlatılmaktadır...

Suikastın arkasında İttihatçılar ve onlardan yana olanların bulunduğu iddia edilmektedir...

Ayrıca, bu suikast girişiminin ardından çok sayıda kişinin idam edildiği ve sürgüne gönderildiği ifade edilmektedir...

Şapka Kanunu ve Tepkiler:

Kitapta, Şapka Kanunu'nun çıkarılması ve bu kanuna gösterilen tepkiler de ele alınmaktadır...

Şapka giymediği için yargılananlar ve bu süreçte yaşananlar anlatılmaktadır...

Şapka olayının, devrimlere karşı çıkanlara verilen cezaların bir örneği olduğu belirtilmektedir...

Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:

Kitapta, Serbest Fırka'nın kurulması ve bu süreçte yaşananlar da yer almaktadır...

Gazi'nin, Serbest Fırka ile ortaya çıkan "yobazlığa" karşı çıktığı ifade edilmektedir...

Mecliste iki parti olduğu dönemde yaşanan çekişmeler ve Türk yapısının solcu olduğu iddiası da belirtilmektedir...

Tan Olayları:

Kitapta, Tan gazetesi ve çevresindeki solcuların faaliyetleri, gençlik kesiminde çıkan karşıt eylemler ve "Tan Olayları" olarak bilinen tahribatlar anlatılmaktadır...

Varlık Vergisi ve Gayrimüslimlere Yönelik Baskılar:

Direkt olarak Varlık Vergisi'nden bahsedilmese de, azınlık psikolojisi içinde bazı kimselerin fikir özgürlüğü ve inanç serbestiyetini kullandığı belirtilmiştir…

Ayrıca, gayrimüslimlerin ülkedeki bazı olaylarda suçlu bulunması ve sürgüne gönderilmesi gibi konulara da değinilmektedir…

Cumhuriyetin İlanı ve Sonrası:

Cumhuriyetin ilanının ardından yapılan seçimler, Lozan'ın onaylanması süreci ve bu süreçte yaşanan tartışmalar yer almaktadır...

Özellikle, Misak-ı Milli'nin Lozan'da kabul edilenlerle karşılaştırılması ve bu durumun bazı kesimlerde yarattığı hayal kırıklığı vurgulanmaktadır...

Cumhuriyetin ilanından sonra ülkenin Türkleştirilme çabaları ve bazı kurumların yeniden yapılandırılması da kitapta ele alınan konular arasındadır...

Darbe Girişimleri:

Kitapta, bazı kişilerin cunta ile temas kurarak hükümeti devirme girişiminde bulundukları anlatılmaktadır...

Özellikle, Aydın Doğan'ın bu süreçteki rolü ve tutarsız davranışları vurgulanmaktadır...

Bu siyasi olaylar, Türkiye'nin yakın tarihini şekillendiren önemli dönüm noktalarıdır ve kitap, bu olayları farklı açılardan ele alarak okuyucuya sunmaktadır…