KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: ORYANTALİZM/ SÖMÜRGECİLİĞİN KEŞİF KOLU
KİTAP YAZARI: EDWARD SAİD
***
Oryantalist (Şarkiyatçı) ve Oryantalizm (Şarkiyat) şekilde
tanımlanmaktadır…
Oryantalizm veya Şarkiyatçılık, Yakın Doğu ve Uzak Doğu
toplumlarının, kültürlerinin, dillerinin ve halklarının incelendiği Batı
kökenli araştırma alanlarının tümüne verilen isimdir…
Oryantalizm=Şarkiyatçı= Doğubilimci
Oryantalist kelimesi tarih içerisinde farklı anlamlara sahip
olmuştur…
1683’lerde “oryantalist” terimiyle,
1-Yunan kilisesinin bir üyesi kastedilmekteydi…
2-Bazı Doğu dillerini bilen kimse olarak kastedilmekteydi…
3-Doğu araştırmalarında uzmanlaşmış kişi olarak
kastedilmekteydi…
4-Akademik araştırmalara “Doğu incelemesi” olarak girmiştir…
5- Türkçe ’de şarkiyat, daha sonra doğu bilimi, Arapça ’da
istişrâk kelimeleriyle karşılanmış, oryantalist için müsteşrik kelimesi
kullanılmıştır…
Oryantalizmin en kapsamlı tarifi, “Şark’ı öğreten, yazıya
döken yahut araştıran kimse şarkiyatçıdır ve yaptığı şey şarkiyattır” diyen kitabın
yazarına aittir…
***
Oryantalizm, Batı'nın "Doğu'ya hâkim olmak, onu yeniden
kurmak ve onun amiri olmak için" bulduğu bir yol olarak tanımlanır...
Bu bağlamda Oryantalizm, Doğu hakkında hükümlerde bulunan, kanaatleri onayından geçiren, Doğu'yu tasvir eden, tedris eden, iskân eden ve yöneten toplu bir müessesedir...
Aydınlanma Çağı sonrasında Avrupa kültürüne
Doğu'yu politik, sosyolojik, askeri, ideolojik, bilimsel ve fikri bakımdan
yönetmek ve hatta üretmek imkânı veren bir muhakeme üslubudur…
Batı kendisi için "biz" derken, Doğu için
"onlar" ifadesini kullanır…
Böylece doğu-batı arasındaki farkı artırarak siyasi bir
bakış açısı oluşturur...
Ve bu görüş, bir anlamda iki dünya yaratır ve sonra da o iki
dünyaya hizmet eder...
Doğulular kendi dünyalarında, Batılılar kendi dünyalarında
yaşarlar...
***
Gelenekçi Oryantalistlere göre, ele alınan varlıklarda ortak
ve ayrılmaz nokta, tarihle birlikte var olmuş olsa da temelde tarihsizdir…
Ve ele alınan şeyi, ayrılmaz ve değişmez özellikleri içinde
sabit tutar…
Doğu, "Batı'nın gözleri" önünde olduğu gibi, zaman
içinde de değişmez kabul edilir...
Oryantalizm, yalnız kültür, bilimsel faaliyet veya siyasi
konu veya saha değildir...
Daha ziyade estetik, akademik, iktisadi, sosyolojik ve
tarihi metinler arasında dağılımıdır…
Doğuyu bilimsel keşif ’in amacı, bilimsel tasvir yolu ile kurup
muhafaza ettiği bir dizi menfaatlerdir...
Doğu hakkındaki bilgi, Batı'nın Doğu üzerindeki tahakkümünü
meşrulaştırmada ve sürdürmede kritik bir rol oynar…
Oryantalizm, Avrupa'nın Doğu'yu politik, sosyolojik, askeri,
ideolojik, bilimsel ve fikri bakımdan yönetmektir…
Çağdaş Oryantalizmin hem emperyalizmin hem de sömürgeciliğin
bir cephesini teşkil ettiği söylenebilir…
Oryantalizm, sömürgeciliği haklı gösteren bir düşünce
sistemidir…
Oryantalizm ‘de görülen anlam ise, doğuyu görünür, seçilir
ve var kılan "Batı anlatı tekniklerine" borçludur...
Bu anlatılar, anlayış kurallarına bağımlıdırlar aynı zamanda…
Zamanla doğu hakkında belirli fikirler, şehvet düşkünlüğü,
despotluk eğilimi, sapık zihniyet, yanlış gözlem, yanlış hafıza ve geri
kafalılık gibi tescilli özellikler haline gelmiştir…
On dokuzuncu ve Yirminci yüzyılda Doğu'nun ve onun içindeki
her şeyin, Batı'nın ıslahatçı incelemesine muhtaç olduğu varsayılır...
Oryantalizm, Doğulu nesneleri inceleme, eleştirme, tetkik,
hüküm, disiplin yahut yönetim için belirli kategorilere yerleştiren Doğu
bilgisidir...
Oryantalist, Doğu'yu taklit edebilmekte; ama bunun tersi
olmamaktadır…
Bu nedenle Oryantalistin Doğu hakkında söylediği her şey,
tek taraflı bir alışverişin anlatımı olarak değerlendirilmelidir…
Doğu konuşulurken Doğu yoktur; konuşan Oryantalist vardır…
Oryantalist konuşur ve yazar, Doğulu ise incelenen nesnedir…
Oryantalizm, büyü ve mitoloji ile müstakil ve kendi başına
buyruk kapalı bir sistem olma özelliğine sahiptir…
Dilbilimi, sözlük yapımı, tarih, biyoloji, siyasi ve
iktisadi teori, roman yazarlığı ve lirik şiir gibi çeşitli entelektüel,
estetik, bilimsel ve kültürel güçler Oryantalizmin emperyalist dünya görüşünün
hizmetine girmiştir...
Klâsikler, dilbilimleri, hükümetler, şirketler, coğrafi
cemiyetler, üniversiteler ve seyahat kitapları, araştırma, fantası kitaplar, doğu
tasvirleri Oryantalizmle yakından ilişkilidir…
Özetle Oryantalizm, Batı'nın Doğu'yu kendisinden kökten
farklı ve aşağı bir "öteki" olarak inşa etmesine, bu inşayı bilgi ve
güç ilişkisi üzerinden sürdürmesine ve sömürgeci-emperyalist amaçlarına hizmet
etmesine dayanan bir düşünce sistemi ve temsil biçimidir…
Bu sistem, Batılı anlatılar, peşin hüküm ve akademik
disiplinler aracılığıyla kendini yeniden üretir ve günümüzde de etkilerini
sürdürmektedir...
***
Yazara göre Oryantalizm üç temel anlamda tanımlanmaktadır:
1-Oryantalizm, Şark ve Şark'a ait olan şeyler hakkındaki
doktrin ve tezlerle bilim çevrelerinde akademik varlığını sürdürmektedir…
2-Oryantalizmde, Doğu ile Batı arasındaki temel ayırımı
başlangıç noktası olarak alınması gerekir…
3- Oryantalizmde, Doğu hakkında yazı yazan, düşünen veya
Doğu'da bir faaliyette bulunan hiç kimsenin, Oryantalizm 'in düşünüş ve
faaliyete getirdiği sınırlamaları hesaba katmaksızın başarılı olamayacağı bir
gerçektir…
***
Oryantalizm; Siyasi güç, entelektüel güç, kültürel güç ve ahlaki güç ile karşılıklı alışveriş halinde biçimlenen bir muhakeme usulüdür...
Kültürel ve politik bir vakıa olup, Doğu hakkında düşünülen,
söylenen, hatta yapılan şeylerin bazı belirgin ve entelektüel olarak izler…
Doğu'yu inceleme, eleştirme, tetkik, hüküm, disiplin yahut
yönetim için sınıfa, mahkeme salonuna, hapishane yahut el kitabına yerleştiren
"Doğu bilgisidir".
Avrupa'nın yeryüzünün büyük kısmına hükmettiği şeklindeki
bilgiye güç katan ve ondan güç alan bir bilgi sistemidir.
Doğu hakkındaki düşünüşe sınırlamalar getiren bir olgudur…
Neticede gerçeğe siyasi bir bakış açısıdır…
Batı'nın Doğu hakkındaki müesseseleşmiş bilgisini temsil
eden üç yönlü bir güçtür…
Büyü ve mitoloji gibi müstakil, kendi başına buyruk kapalı
bir sistemdir…
Bir dil, düşünüş ve görüş türüdür; Doğu ile ilgili her şeyi
tek bir kelime ya da tabir ile sınırlama ve ona o ismi verme eğilimindedir…
Psikolojik bakımdan bir "paranoya" biçimi olarak
da görülebilir...
Siyasi sahada kullanılma olasılığı yüksek hükümler
bütünüdür.
Doğu ülkeleri ve ulusları konusunda ırkçı tasnife yol açan
bir yaklaşımdır...
19. yüzyıldan itibaren İngiltere ve Fransa'nın hakimiyetinde
kalan bir disiplin olmuştur…
Doğu'yu içine alan sahneyi çevreleyen kopmaz bir bilgi ve
kudret zinciridir...
Doğu'nun belirli şekillerde okutulması, araştırılması,
yönetilmesi ve yargılanması sürecidir…
Doğu'yu Batı'nın öğrenimine, bilincine ve İmparatorluğuna
sunan bir izlenimler sistemidir…
Oryantalizmin materyali Doğu, onun medeniyetleri, insanları
ve mahalleridir…
Bir dizi inanış ve bir tahlil metodu olarak gelişmeye kapalı
bir sistemdir…
Temelinde Doğu'ya hükmetme ilkesi yatar ve kendi içinde
tutarlılığını korur…
Doğu'nun naklinde "tefsir" temelinde işleyen bir
süreçtir; uzak ve zor anlaşılan bir medeniyeti tercüme etme, anlama ve
"içinden" kavramaya çalışma çabasıdır...
Doğu hakkında sayı, adet ve üretkenlik üzerinden efsaneler
üretme ve sunma biçimidir…
Hayali ideolojiler sistemidir…
Emperyalizmin kalıplarına girmiş ve Asya'ya hâkim olma
düşüncesini destekleyen bir olgudur...
"Biz-Onlar" ayırımına dayanan bir düşünce
biçimidir...
Fikri ve insani bir başarısızlık olarak değerlendirilir;
kendi dünyasına yabancı kabul ettiği bir "bölgeye" karşı eksilmez bir
muhalefeti sürdürme uğruna beşerî tecrübeyi kendisine mal edememe durumudur…
Kökeni güce dayalı bilim, ideolojik uydurmalar olan bir
düşünce sistemidir...
Avrupa ile Asya arasındaki tarihi ve kültürel bağı ifade
eder…
Dünyanın Doğu denilen bir kısmını konu alan ideolojik
varsayımlar, imajlar ve fanteziler, aslı-astarı olmayan fikirler bütünüdür…
Doğu'yu Batı'dan ayıran, doğal değil "insan işi"
olan, tasavvur ürünü coğrafyadır…
Ahlaki açıdan yeni bir incelemeye tâbi tutulması gereken bir
alandır...
"Emperyalizmin ilmi" olarak görülen bir alandır…
***
Oryantalizmin en kolay kabul gören manası akademik olanıdır…
Akademik anlamda Oryantalizm, Şark'ı (Doğu'yu) öğreten,
yazıya döken yahut araştıran kimsenin yaptığı şeydir...
Bu alanda yapılan işe Şarkiyat (Oryantalizm) denir…
Şarkiyatçı kitaplar yazılmakta ve kongreler yapılmaktadır…
Bu durum, Oryantalizmin bilim çevrelerinde canlılığını
sürdürdüğünü gösterir…
Oryantalizm, dilbilim, tarih, antropoloji, sosyoloji ve
ilahiyat gibi çeşitli disiplinleri kapsayabilir...
Örneğin, Arapça, Yunanca, İbranice ve Süryanice gibi
dillerin incelenmesi, İslam'ın müesseselerine dair araştırmalar, Sami dilleri
üzerine çalışmalar Oryantalizm ‘in ilgi alanına girer...
Oryantalist kurumların ortaya çıkması ve gelişmesi, 1870 ve
1880'lere kadar uzanan süreçte temel teşkil eden fikri, kültürel ve siyasi
unsurlar da akademik Oryantalizm ‘in kapsamındadır…
***
Sonuç olarak, Oryantalizm, "Doğu" ve "Batı" arasında temel ve aşılmaz olduğu varsayılan varoluşsal ve bilgisel farklılıklara dayanan bir düşünce sistemidir...
Bu ayrım,
Oryantalistlerin Doğu hakkındaki her türlü yargı ve değerlendirmesinin temelini
oluşturmuştur.
***
Sömürgecilik Aydınlanma sonrası Avrupa kültürünü Doğu
hakkında derin ve kapsamlı bir şekilde etkilemiştir…
Bu etki, sadece siyasi ve ekonomik alanlarla sınırlı
kalmamış, aynı zamanda Avrupa'nın Doğu'ya yönelik bilgi üretimini, düşünce
biçimlerini ve kültürel tahayyülünü de şekillendirmiştir…
Avrupa, Doğu ile olan ilişkilerinde her zaman hâkim konumda
bulunmuştur…
Bu güç dengesizliği, Batı'nın Doğu'yu ıslahatçı etüdüne
muhtaç olduğu şeklinde varsaymasına yol açmıştır…
Doğu, sanki hapishaneye hapsedilmiş gibi algılanmıştır...
***
Oryantalizme güç veren şey, kültürel hegemonyanın bir sonucu
olmuştur…
Avrupalılık, Avrupalı olmayan bütün ulusların ve kültürlerin
fevkinde bir hüviyet olarak ileri sürülmüştür…
Hatta Doğuluların kendileri bile, Doğunun geriliğinden ve
Avrupa'nın üstünlüğünden bahseder hale gelmişlerdir…
Oryantalizm doğuyu, Avrupa'ya bitişik bir tiyatro sahnesi
gibi sunmuştur…
Avrupa kültürleri, başka kültürleri bütünüyle değişime
uğratma ve onları kendi menfaatleri doğrultusunda kabul etme eğiliminde
olmuşlardır…
Oryantalist, Doğu'yu sürekli olarak bir şeyden başka bir
şeye dönüştürmeyi kendine görev edinmiştir…
Ve bu dönüştürme işlemi, Batı'ya hükmeden kültürel ve siyasi
normlara bağlı olarak gerçekleşmiştir...
Bu süreç, sömürgeci yönetimlerin ve bürokrasilerin Doğu'da
yapacakları şeylerin yolunu açmıştır...
Oryantalizm tarihi boyunca, özellikle İslam'a karşı
Avrupalıların tutumu merkezi bir yer işgal etmiştir…
İslam, Hristiyan Avrupa için hem coğrafi hem de kültürel
olarak yakın ve meydan okuyucu bir unsur olmuştur...
Bu durum, İslam'a yönelik özel bir ilgi ve çoğu zaman da
olumsuz bir bakış açısının gelişmesine neden olmuştur...
Avrupa'nın Doğu'ya yönelik misyonu, Doğululara "yararlı
bir Avrupa örneği" sunmak ve onlara "kâmil bir medeniyetin
tadını" tattırmak şeklinde meşrulaştırılmıştır…
Bu yaklaşım, Avrupa'nın kendini üstün görme ve Doğu'yu
"kurtarma" arzusunu yansıtmaktadır…
Sonuç olarak, sömürgecilik Aydınlanma sonrası Avrupa
kültüründe Doğu'nun "öteki" olarak inşa edilmesine, sistematik bilgi
üretiminin sömürgeci amaçlara hizmet etmesine, Avrupa'nın kendisini üstün
görmesine ve Oryantalizmin hâkim bir düşünce sistemi olarak yerleşmesine neden
olarak Doğu algısını derinden etkilemiştir…
Bu etki, günümüze kadar uzanan kültürel ve siyasi sonuçlar
doğurmuştur…