28 Nisan, 2020

KUTATGU BİLİG




KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: KUTATGU BİLİG
KİTAP YAZARI: YUSUF HAS HACİP
***
Mutluluk veren bilgi anlamına gelen Kutadgu Bilig kitabını daha önceki yıllarda özellikle “komutanın vasıfları nasıl olmalıdır?” kısmını defalarca okumuştum…

Karantina günlerimizde tamamını okumaya karar verdim…

Bu kadar yalın ve sade bir dille yazılmış başka kitap okumadım desem inanın abartmış olmam…

Bu yüzden Yazıldığı yıllarda,
Çinliler: Edebü'l-mülük ,
İranlılar: Şahname-i Türkî,
Türkler: Kutatgu Bilig adını koymuşlardır…
Yazar esrini ülkesinde yaşadığı Buğra Han’a takdim eder…
Eseri çok beğenen Han, yazarı yanına alır ve hacib (danışman) yapar…
Ve Ünü dünyaya Yusuf Has Hacib olarak yayılır…
Doğruluk, saadet, akıl ve kanaat kavramları üzerine bina edilen kitapta; doğruluğu Kün-Toğdi, saadeti Ay-Toldi, aklı Öğdülmiş, kanaati de Odgurmiş temsil eder…
Yazar, kendi fikirlerini soru-cevaplı münazara tarzında, bunlara atfederek ifade etmiştir…
***
“Komutanın vasıfları nasıl olmalıdır?” kısmını özellikle yönetici olma fikri olanların okuması gerekir diye düşünüyorum…

20 Nisan, 2020

BARBAROS HAYREDDİN PAŞANIN HATIRALARI




KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: BARBAROS HAYREDDİN PAŞANIN HATIRALARI

KİTAP YAZARI: SEYYİD MURADİ
***
Öğrenci yıllarımızda aldığımız köşede bucakta kalan kitapları karantina günlerimizde okumaya devam ediyoruz…
Orijinal baskısı İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde yer almaktadır…
Günümüz Türkçesine çevrilerek Tercüman gazetesinin “1001 temel eser” serisi içinde yerini almıştır…
***
Barbaros Hayreddin Paşa Midilli adasında dünyaya geldi…
Osmanlı Devletinin ilk Türk denizci ve kaptan-ı deryasıdır…
Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini sağladı ve "Türk Gölü" olarak anıldı.
Gerçek ismi Hızır Reis idi…
Hizmetlerinden dolayı Yavuz Sultan Selim ona “dinin hayırlısı” anlamına gelen Hayreddin ismini vermiştir…
Barbaros (kızıl sakal) ismini de Avrupalılar vermiştir…
***
Kitap, Barbaros Hayreddin Paşa'nın  yanında yer alan Reis Seyyid Muradi tarafından kaleme alınmıştır…
Kitapta, Barbaros Hayreddin Paşanın hayatı, yaptığı savaşlar, kullandığı gemi çeşitleri, Esir aldığı insanlara muamele şekilleri, Savaş taktikleri, Padişahla olan diyalogları anlatılmaktadır…
***
Kitapta, “Yeni nesiller yabancı ışıkların peşinde sürüklenip giderse o milletten büyük adamlar yetişmez olur!” diye yazıyor…
Haklı mı?
Haklı!
Çünkü biz yabancı ışıkların peşinde koşarken Akdeniz’de hâkimiyetimizi kaybettik…
Akdeniz’de hâkimiyeti ele geçirenler dünyayı ele geçirdiler…
Düşman gemileri ile kibrit kutusu gibi oynayan Barbaros Hayreddin Paşamızın hatırasını kaçımız yâd ediyor ve hayatından ders alıyoruz…
Ruhları şad, yerleri cennet olsun…
Âmin…

19 Nisan, 2020

KOMÜNİST İHTİLALE KARŞI TETBİRLER



KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: KOMÜNİST İHTİLALE KARŞI TETBİRLER
KİTAP YAZARI: AYKUT EDİBALİ
***
Öğrenci yıllarımızda aldığımız köşede bucakta kalan kitapları, karantina günlerimizde okuma fırsatı buluyoruz…
Deniz gezmiş olayları sırasında kaleme alınan kitap, “subayların cebinden eksik olmayan kitap” şeklinde ifade edilirdi…
Bu ifade doğru muydu, değil miydi bilemiyoruz…
Ancak NATO, Türkiye’de siyasi hareketleri kalıplara ayırdığı da bir gerçekti…
***
II. Dünya savaşından sonra üç süper güç; Amerika, Rusya, İngiltere dünyayı parsellemişlerdi…
Anlayacağınız kimse kimsenin alanına girmeye cesaret edemezdi…
Hele Rusya kapalı bir kutuydu ve dünyadan kendini tecrit etmişti…
Herkes kendi odasına çekilmiş habur-hubur yemekle meşguldü…
Bu arada dışarıdakiler bir şeylerle meşgul edilmeleri gerekiyordu…
Onlara en büyük tehlike olarak Rusya, dolaysıyla komünizm gösteriliyordu…
Türkiye’de anında komünizmle mücadele dernekleri kuruldu…
Sol ve sağ hareketler finanse edildi…
Arkasından 6. Filolar Marmara’ya demirledi…
Ve ardından bu tür kitaplar, dergiler…
Pankartın ön tarafı “Faşizme karşı omuz omuza” arka tarafı “Komünistler Moskova’ya”  sloganları…
Gençler hiç pahasına öldürüldüler…
***
Ombudsman ve bilge ağbiler akıl verdiler…
Verdiler de ne oldu?
12 Eylül gecesi her şey halloldu…
Olaylar bitti, ölümler bitti, anarşi bitti, faşizm tehlikesi bitti, komünizm tehlikesi bitti…
Anlayacağınız iki tarafın finansörü NATO, bir emirle işi bitirdi…
Ve görevini tamamlayan bu tür kitaplarda çöpe atıldı…
***
Komünizm tehlikesi var mıydı?
Vardıysa bitti mi gerçekten?
Daha sonra gelen İçişleri Bakanı, “Bakan olana kadar komünistlerin Rusya’dan yönetildiğini zannederdim, meğer Amerika’dan yönetiliyorlarmış!” dedi…
Buraya kadar her şeyi herkes biliyor zaten…
Ama ilginç olan bu kitabın yazarı gibi liderler, fikir bazında aniden tornistan etmeleridir…
“Filanca lider İngiliz, falanca lider Amerika ajanıdır” fikrine 12 Eylül öncesi pek değer vermezdik; ama bu tornistanlar, olaylara farklı pencereden bakmamıza neden oldu…
Baktığımız pencereden birçoğunun sekülerizme kaydığını gördük…
Başkalarını “hırsızlıkla” suçlarken; altlarından atlar,yatlar,katlar eksik olmadı…
***
Hele hele günümüz siyası olaylarına bakış açıları, flu olan görüntülerini daha netleştirdi…

18 Nisan, 2020

NOTRE DAME’IN KANBURU




KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: NOTRE DAME’IN KANBURU
KİTAP YAZARI: VİCTOR HUCO
***
Bu tür kitapların muhtemelen filmini seyretmişsinizdir…
Filmini seyrettiğimizden kitabını okumaya pek yanaşmayız…
Ama sinema sektörü, bu tür eserlerin birçok noktasına müdahale etmekte ve kuşa çevirmektedir…
***
Türk okuyucu Victor Huco’yu; sadece Osmanlıyı ve Müslümanları çok sevdiğinden değil, aynı zamanda iyi bir yazar olduğundan dolayı da çok sevmektedir…
Örneğin birçok romanın senaryosu okuyucu tarafından unutulsa da “sefiller” romanı kolay kolay unutulmaz…
***
Roman, çirkin ve güzel iki ana karakter üzerine kurgulanmıştır…
Romanda geçen bazı olaylar, aynı zamanda Fransa ile ilgili tarihi bilgi vermektedir…
Örneğin, kiliseye sığınan suçluya kralın emri olmadan kimse müdahale edememekteydi…
Esmeralda’nın  (güzel kız) öldürülmesi bu şekilde kurgulanmıştır…
Esmeralda, bebek iken Çingeneler tarafından kaçırılmış 15 yaşında güzel bir kızdır…
Kilise papazı bu kıza âşık olur…
Aşkına cevap alamayacağını anlayınca onu kilise mahkemesine “büyücülük yapıyor” diye şikâyet eder…
Değişik entrikalar sonunda mahkeme idamına karar verir…
Tam idam edileceği zaman kilise zangocu ( Quasimodo ) onu cellâdın elinden alarak kiliseye sokar…
Ama zangoçta kıza âşıktır…
Çirkin bir bebek olarak kilisenin bahçesine bırakılan zangocu, papaz evlatlık alır…
Papaz, kızın asılmasına sebep olduğundan zangoç onu duvardan aşağı iter…
Zangoç, asılı kalan papazı tekrar itmek için yanına iner; ama sonunda ikisini birbirine sarılmış vaziyette ölü bulurlar…
Sahiplenen insanı öldürmek…
Aslında kitabın “zırt” dediği nokta burası…
***
Victor Hugo, sefiller kitabında ifade etmek istediği papaz ile bu romandaki papaz arasında mükemmel bir mukayese yapıyor…
Bu romandaki papaz, çirkin insanları sahiplenme konusunda sınıfı geçiyor; ama aşk konusunda sınıfta kalıyor…
Kendi dini ölçüleri( bekârlık yemini) olmasına ve bu konuda bilgisi olmasına rağmen sınıfta kalıyor…
***
Zor bir konu!


15 Nisan, 2020

VATAN YAHUT SİLİSTRE



KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: VATAN YAHUT SİLİSTRE
KİTAP YAZARI: NAMIK KEMAL
***
Vatan yahut Silistre Osmanlıda yayınlanmış ilk tiyatro eseridir…
“Eser sahnelendikten sonra Namık Kemal sürgüne gönderildi” ifadesini söylemek abesle iştigaldir…
Çünkü eserde ne saltanata, nede Osmanlıya hakaret vardır…
Hatta eserde Osmanlıyı öven marşlar bile okunmaktadır…
Ama tiyatro çıkışında Jön Türk elemanları sloganlarla sokaklarda tur atmışlardır…
Namık Kemal, II. Abdülhamit tarafından çok sevilse de, kendisine sokaktaki olaylar anlatıldığından onu sürgüne göndermiştir…
Daha sonrada kendisini İstanbul’a davet etmiştir…
Osmanlının özellikle II. Abdülhamit dönemine ait bilgi kirliliği Namık Kemal içinde geçerlidir…
***
Silistre, Tuna nehri kenarında bir şehirdir…
Her ne kadar eser içinde adı geçmese de Osmanlı toprağıdır…
Osmanlı-Rus savaşında şehrin savunulması için gönüllü askerler aranmaktadır…
İslam Bey, sevgilisi Zekiye hanımla sohbet ederken bilgi sahibi olur…
Ve gönüllülere katılmak için Zekiye hanımdan izin ister…
İsmet Beyi çok seven Zekiye Hanım, erkek elbisesi giyer ve savaşmak üzere gönüllüler arasına katılır…
Kendisine Adem ismini takar ve bu adla, yaralanan İsmet Beye yardım eder…
İsmet bey hasta yatağında ayılırken gizlenen Adem’i sesinden tanır…
Daha sonra Zekiye Hanım kale komutanının babası olduğunu öğrenir…
***
Yazar için “Laikti” diyenler “Ölüm son rütbesidir askerin/ Altı da bir üstü de birdir yerin / Yürüyün yiğitler vatanın yardımına.” Şiirindeki söze baksınlar…
Aynı sözün bir benzerini II. Abdülhamit , “ben hem filozof, hem de dervişim” şeklinde söylemiştir…
İkisinin de ifade etmek istediği, “hem dünyacılık, hem de ahretçilik” anlamındadır…
***
“Vatan yahut Silistre” eserinin son sözü “Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!” ise olayların arkasındaki nedenler çok çok farklıdır!
İnşallah tarihçiler, II. Abdülhamit’e ait belge ve dokümanlarına (Bu dokümanlar sultan tarafından günü gününe tek tek tasnif edilmiştir) ulaştıklarında bu bilgilere sahip olacağız…
Ve böylece bilgi kirliliğinden de kurtulacağız...

14 Nisan, 2020

OSMANLI’DA DERİN DEVLET VE II. ABDÜLHAMİT



KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: OSMANLI’DA DERİN DEVLET VE II. ABDÜLHAMİT
KİTAP YAZARI: YAVUZ BAHADIROĞLU
***
Kitap, Osmanlının son padişahlarından Abdülaziz ve II. Abdülhamit’e yapılan ihtilalların derin yapılarını incelemektedir…
Bu derin yapılar jön Türkler, İttihat ve terakki Cemiyetleridir…
Bu yapıları oluşturanların çoğu, Padişahların eğitim görmesi için Avrupa’ya gönderdiği öğrencilerden meydana geldiğini görmekteyiz…
Avrupa’ya gönder, eğitim alsın, gelsin ve senin kuyunu kazsın…
Nitekim sonunda kendileri de yaptıklarının neye mal olduğunu gördüler; ama iş işten geçti…
Gerçi çoğunun pişmanlığı,dışarıdan gelen para kaynaklarının kesilmesinden kaynaklanmakta idi…
Bunu kitapta geçen Emanuel Karasu’nun “Sultan II. Abdülhamit’e 5 milyon altına yaptıramadığımız işi ittihatçılara 400.000 liraya yaptırdık “ sözünden anlıyoruz…
Başka bir belgede ise Tevfik Fikret bunu “İngiliz elçiliğine gittiğimizde daha önce bize gösterilen saygının binde birini bile göstermediler” şeklinde ifade etmişti…
***
Ayrıca kitapta değişik kişilere ait köşe yazıları ve röportajlar yer almaktadır…
Bu yazılardan, II. Abdülhamit hakkında ne kadar çok bilgi kirliliğinin oluştuğunu görüyoruz…
Örneğin bir tanesinde, “II. Abdülhamit’in kâtibi (sekreteri) okuma bilirdi; ama yazı yazmasını bilmezdi” ifadesidir…
Bunu söyleyen Mabeyn kâtiplerinden Ali Ekrem Bolayır…
Kendisi kâtip; ama padişah kâtibini yazma bilmemekle suçladığı gibi, padişahı yazma bilmeyen cahil sekreterle çalışmakla itham etmektedir…
Başka birine göre II. Abdülhamit’e düzenlenen suikasta, “Sultan camiden çıkarken Mekke Emiri ile iki dakika sohbet etmesi canını kurtarmıştır” ifadesidir…
Ama kitabın daha önceki kısımlarında Sultanın cami çıkışında konuştuğu şahsın Şeyhülislam Cemalettin Efendi olduğu yazılmaktadır…
II. Abdülhamit ile ilgili başka kitaplarda Yıldız Sarayı’nın hareket ordusu tarafından yağmalandığı yazılmakta ise de, bu kitaptaki bilgiler yağmalanmadığı şeklinde ifade edilmektedir…
Kitapta II. Abdülhamit’in yaptırdığı üniversiteler tek tek yazılmakta (8 üniversite) ;ama başka bir şahıs, “II. Abdülhamit, memlekete yüksek tahsil sokmakla kendi saltanatı aleyhine bir cereyan uyandıracağına inanıyordu” diye iftira atmaktadır…
Yıldız Sarayı’ndan alınıp İstanbul Üniversitesi kütüphanesinin iki salonunda kilitlenerek saklanan belge ve kitapların kapısı açılmadıkça bu iftiralar devam edecektir…
***
II. Abdülhamit’in , “Herkesin okuyabileceği şekilde açtırdığım Mektep-i Sultani (Galatasaray lisesi) gibi okullara en çok Yahudi, Rum ve Ermeniler kaydolurken Türkler çok azınlıktaydı…
Bunun sebebi sadece iktisadi değildi, bilhassa Anadolu’da bu mekteplerde okumanın dini zedelediği telkini edilmesiydi”  şeklindeki ifadesinden, “dış düşmanlar ve iç düşmanlarla uğraşırken içerde kaba softalarla da uğraşıyordum” demek istediğini anlıyoruz…
Bu yüzden rahmetli Necip Fazıl, “II. Abdülhamit’i anlamak her şeyi anlamaktır” demiştir…



09 Nisan, 2020

MONTE CRISTO KONTU


KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI:  MONTE CRISTO KONTU
KİTAP YAZARI: ALEXANDRE DUMAS
***
Dünya klasikleri sıralamasında ilk sıralarda yer alan bir eserdir…
Roman için, "haksızlık yapan insanlardan nasıl intikam alınır? sorusuna cevaptır " diyebiliriz…
Bu yüzden romanın birçok film ve tiyatro çalışması yapılmıştır…
Ve içindeki parça parça hikâyelerin her birinden eserler oluşturulmuştur…
***
Kitabın son cümlesi  “Beklemek ve umut etmek!” şeklinde bitmektedir…
Zaten bu cümle kitabın ana fikridir…
Dost kazığı yiyen kitabın kahramanı Dantes (Monte Crısto Kontu) azim, gayret ve sabırla intikam çalışması yapar…
Ama hapishanede tanıştığı diğer hücredeki yaşlı arkadaşı ona hazine haritası verdiği gibi “intikam duyguları; merhamete ve bağışlamaya dönüşmezse faydasını göremezsin” nasihatini de verir…
En sonunda, yaşlı adamın ona bahşettiği zenginlikten ziyade öğütlerinin faydasını gördüğünü anlar…
 ***
“o iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler” fikrine katılmıyorum…
İyi insanlar kötülük görseler de, iyi olarak hep var olmaya devam edeceklerdir…
***
Karantinada olduğumuz korona virüslü günlerimizi baz alırsak, “korona virüs mikrobu bir gün mutlaka engellenir; ama iyi insanların çoğalması asla engellenemez!”  diyebiliriz…



04 Nisan, 2020

HAYAT VE HATIRATIM




KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: HAYAT VE HATIRATIM
KİTAP YAZARI: DR. RIZA NUR
***
Kitap, 2000 sahife ve dört ciltten oluşmaktadır…
Okumak için kitabı bulamayanlar internet ortamında (PDF formatında) okuyabilirler…
Kitap ilk yayınlandığından bu yana her ne kadar piyasadan toplatılmış ve yasaklanmış olsa da, Türk milleti tarafından ezberlenmiş şekilde bilinmektedir…
Bu durum, kitabın bir şekilde bulunup okunmasından değil; kahvede, sokakta, evlerde, tarlalarda olayları yaşayan halkın birbirine anlatmalarından kaynaklanmaktadır…
Anlaşılan takrir-i sükûn, halkın sükûnu için yeterli olmamıştır…
***
Dr.Rıza Nur bazılarının dediği gibi ne deli, nede meczuptur…
Öyle akıllıdır ki, kurtuluş savaşı ve Lozan sorunlarını çözücü olarak kullanılmıştır…
Doktorluğu yanında Osmanlı Devleti zamanında Sinop vekilliği de yapmış siyaset adamıdır…
Kitapta “mason” olduğunu da ifade etmektedir…
Abdülhamit düşmanı, ittihat terakki ‘den ziyade jon Türklerle hareket eden bir şahsiyettir…
Halifeliğin ve Osmanlı alfabesinin kaldırılmasına karşıdır…
İslam düşmanı değildir; ancak laiklik savunucusudur…
Kitaptaki ifadesine göre, hovardadır ve gerektiği zaman içki içmektedir…
***
Kitabın birinci cildinde Sinop’taki ailesini, çocukluğunu ve okul hayatını anlatmaktadır…
İkinci ciltte ise yüksek okul hayatı, doktorluğu yanında meşrutiyetin ilanı ile seçildiği Sinop milletvekilliğini anlatmaktadır…
Üçüncü ciltte, nasıl evlendiğini anlatır…
Ve kitapta en dikkati çeken konulardan biride evliliğidir…
Ankara’da kurulan meclise Sinop milletvekili seçilir…
Kurtuluş savaşına katkı sağlamaları için Ruslara gönderilen gruba o da dâhil edilir…
Dış İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı yanında Lozan antlaşması grubu içinde Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eder…

(Kitapta Lozan’daki başarısını tasvir eden karikatürü öve öve birkaç kez anlatır)
Dördüncü ciltte ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu esnasında olan ve bitenleri anlatılmaktadır…
(“O gün olan bitenlerin hesabını bugün bu millet, varislerine ödetmektedir” diye düşünebilirsiniz…)
T.C.’yi kuran hiç kimse sonunda dost ayrılmamıştır!
Nitekim en çok dost gözüken M.Kemal ile İ.İnönü sonunda düşman ayrılmışlardır…
Kitabın en zayıf halkaları cinsel tercihler konusunda yazılanlardır…
***
Fikir bazında birbirine çok yakın olan bu üçlü dostun birbirinden kopması, kitapta yazılanların harici bir şey olmalı…
Dr.Rıza, “ Lozan’da elde ettiğimiz birçok şey daha sonra elimizden çıkmıştır” demesi bunun için midir? 
Fransız hayranı mason olması İngilizler’i rahatsız mı etmiştir?
Bilemiyoruz!
***
Kulaktan dolma değil, bilgi edinme adına okumamız iyi bir çalışma oldu…