29 Haziran, 2021

HİKÂYELER (STORIES)

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: HİKÂYELER (STORIES)

KİTAP YAZARI: O. HENRY

***

O.Henry yazarın takma adıdır…

Gerçek adı Wıllıam Sydney Porter’dir…

O.Henry, 11 Eylül 1862 yılında Amerika’nın Kuzey Karolina eyaletine bağlı Greensboro şehrinde dünyaya gelmiştir…

Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü hikâye yazarlarından biridir…

Bu kitap hem Türkçe , hem de İngilizce olarak iki dilde basılmıştır…

Yazar genelde İnsanların gündelik hayat hikâyelerini kaleme almıştır…

***

Kitaptaki hikâyelerin kısa özetleri:

1-Uzun saçlı kadın kocasına yılbaşı hediyesi satın almak için saçlarını satar…

Kocada uzun saçlı karısına yılbaşı hediyesi olarak saç tarağı takımı satın alır…

2-Bir eczacı normal günler gibi işine gitmek üzere evinden çıkar…

Evden çıktıktan sonra beyin travması geçirir ve eskiye dönük hiçbir şey hatırlamaz…

Bu haldeyken bir trene biner ve başka bir şehre gider…

Onu tanıyan hiç kimseyi tanımamaktadır…

Hatta kendisini bir şekilde bulan doktorunu ve kendi karısını bile tanımamıştır…

3-Yıllardır ilgilenmediği arazisine geri dönen Kral James, arazisinin otlaklarında hayvanlarını otlatan ihtiyar Ellison’a, “Artık bundan böyle otlaklarımda hayvanlarını otlatma” der…

Moralsiz bir şekilde evine dönen ihtiyarı, misafir çalgıcı Sam karşılar…

Üzüntüsünü Sam’a anlatır…

Kral James, ihtiyar Ellison’un yakın akrabası olduğunu birilerinden öğrenir…

Bu yüzden ihtiyara, otlaklarında istediği kadar hayvanlarını otlatabileceğini ve kendisine iki bin dolar vereceğini söyler…

Sevinçle eve döndüğünde onu kapıda gene çalkıcı Sam karşılar…

Sam ona artık üzülmemesi gerektiğini, çünkü Kral James’i öldürdüğünü söyler…

4-İki kafadar çöpçatanlık bürosu kurarlar…

Ve günlüğü 25 dolara dul ve güzel bir kadınla anlaşırlar…

Evlenmek isteyen erkekleri tuzağa düşürmek için konuyu cazip hale getirirler…

Kadınla görüşmek isteyen her erkekten 2 dolar alırlar…

Ve üç ay sonunda 5000 dolar toplarlar…

Gelen şikâyet üzerine olayı bitirmeye karar verirler…

Ama kadın gelenler içinden bir erkeğe âşık olur…

O erkek bu iki arkadaştan biridir…

5-Oktavia’ya Albay Beaupree’den Teksas’ta bir çiftlik miras kalmıştır…

Sosyetik hayata alışık olan kız, zor şartlara haiz çiftlikte yaşamak üzere Teksas treninde yer ayırtır…

6-Zengin adama oğlu “paranın da hayatta alamadığı şeyler vardır” der…

Oğlunun bu ifadeyi söylemesinin nedeni, âşık olduğu kızın zengin ve sosyeteden olmasıdır…

Ayrıca kız, iki seneliğine başka şehre gidecektir…

Zengin baba, oğluna nazire edercesine parasıyla olaya bir çözüm yolu bulur…

Ve oğlu sosyete kızın aşkını kazanır…

7-Güzel, zengin, sosyetik ve dul olan Bellamy, evine misafir olarak davet ettiği genç ve yakışıklı erkeklerle hayalet oyunu oynar…

Sonuçta “utangaç” olanlarla daha ilgilenmez…

8-Taşralı iki kız Lou ile Nancy şehre iş bulmaya gelmişlerdir…

Lou çamaşırhanede, Nancy bir mağazada iş bulur…

Nancy, zengin ve sosyeteye hitap eden mağazada kendisine teklif edilen evliliklerin hiç birini kabul etmez…

Lou, ona kızar ve bir gün kendisi zengin birisiyle evlenir…

Nancy ise aşık olduğu;ama zengin olmayan Dan ile evlenir…

Bir duvar dibinde eşsiz kürküyle ağlarken görülen Lou’nun sonu hüsran olur…

9-Vallance ile amcasının arası açılır ve amca onu mirastan mahrum eder…

Üzüntülü bir vaziyette parka oturmaya gider…

Parkta ayyaş birisiyle tanışır…

Ve onun, amcasının diğer yeğeni Ide olduğunu anlar…

Kendisi mirastan mahrum edildiğinden, miras Ide’ye kalacaktır…

Ide, Vallance’den yardım ister ve birlikte avukatın bürosuna giderler…

Avukat Ide’ye “Amcanız size miras bırakmaktan vazgeçti” der…

Ve Ide küfürler ederek oradan çıkar gider…

Avukat Vallance’ye, “Amcanız hatalı olduğunu anladı, sizi eve çağırıyor” der…

Vallance o anda orada bayılır…

***

Yazarın hemen hemen tüm hikâyeleri senaryolaştırılarak sinema filmlerine konu olmuştur…

 

27 Haziran, 2021

DENEMELER


KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: DENEMELER

KİTAP YAZARI: MONTAİGNE

***

Montaigne, 28 Şubat 1533 yılında Fransa’nın Dordogne şehrinde dünyaya geldi…

Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Montaigne sarayında dünyaya gelen yazarın ailesi, onun iyi bir eğitim almasını sağladı…

Avrupalıların coğrafi keşiflerde tanıdığı yeni uygarlıkları köleleştirme, yok sayma ve onlara “barbar, yamyam” nitelemelerine karşı çıkmıştır…

“İnsanlar zırdeli, daha bir tırtılı nasıl yaratacaklarını bilmezken binlerce tanrı yaratmışlar”, gibi fikrinden yola çıkarak “Denemeler” kitabını yazmaya karar vermiştir…

***

Denemeler kitabındaki konular; insanın insanla, insanın doğayla, insanın hayvan ve bitkilerle, insanın kendi kendisiyle, insanın kanunlarla, insanın eğitimle ve insanın çevreyle münasebetleri şeklinde ifade edilebilir…

Bu değerlendirmeler kısa, yalın ve konuşma üslubuyla ifade edildiği için günümüze kadar gücünden hiçbir şey kaybetmeden gelmiştir…

***

Denemelerdeki fikirlerin tamamına katılmamız mümkün değildir; ama aşağıda yer vereceğimiz denemeler takdire şayandır…

1-Eğitim, öğrencilere öğrenme merakı uyandırmaktır…

Yoksa kitap yüklü eşek yaparız onları…

2-Devrim: Bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez…

Değişiklik hep kötülüğe ve zorbalığa yol açar…

Bir tek parça bozulduğunda düzeltilebilir, her şeyin özündeki bozulma ve çürüme eğiliminin bizi ilkelerimizden uzaklaştırmasına da karşı koyabiliriz; ama koca toplumu yeniden kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini değiştirmeye kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek, ufak tefek kusurları toptan bir kargaşalıkla düzeltmek, hastalıkları ölümle iyi etmek , “Devleti değiştirmekten çok yıkmak isteyen” kimselerin işidir…

3-Her insan, kendisi için bir derstir…

Yeter ki onu görebilmeyi öğrensin…

Benim yaptığım şey bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmek, başkasına değil kendime ders vermektir…

4-İnsan ölünce maske düşer yüz kalır ortada…

5-Hiçbir suçlu ne kadar saklanırsa saklansın, kendi vicdanının yargıçlığından kurtulamaz…

Sonuçta kendi kendisini buldurur ve yakalatır…

***

Edebiyat öğretmenlerinin öğrencilerine bu kitabı ısrarla okumalarını tavsiye etmelerinin nedenini kitabı okuyunca anladım!

 


24 Haziran, 2021

AŞİRETTEN DEVLETE-TÜRK TARİHİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: AŞİRETTEN DEVLETE-TÜRK TARİHİ

KİTAP YAZARI: ALPHONSE DE LAMARTİNE

***

Yazar 1790 yılında Fransa’nın Mâcon şehrinde doğmuştur…

Şair, yazar ve siyaset adamıdır…

1832-1833 tarihleri arasında Yunanistan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun eyaletlerinde uzun bir gezi yaptı…

Bu gezi dolaysıyla edindiği bilgilerle “Türkiye Tarihi”ni yazdı…

1839’da milletvekili seçildi…

1848 yılında Fransa’nın dışişleri bakanı oldu…

Gösteri yapan komünistlerin kızıl bayrak yerine Fransız bayrağı kullanmalarını sağladı…

Bazı dostlarının etkisiyle Hıristiyanlığı terk etti…

Kendi ifadesine göre, dini ihtiyaçlarını dua gibi gördüğü şiirle gideriyordu…

Yedi ciltten oluşan “Türkiye Tarihi” kitabının önsözünde, Rusya’nın Türkiye ve Avrupa için bir bela olacağını ve Rusya’nın yayılmasını önleyecek tek gücün Türkiye olacağını cesaretle ortaya koymuştur…

Bu yüzden Türkiye’de Türk dostu olarak tanınmıştır…

***

Her ne kadar Türk dostu olarak görünse de, İfadelerinden Osmanlı dostu olmadığı anlaşılmaktadır…

Bunu çevirmen Mehmet Uzmen, “Yazar, Osmanlı hakkında haksızlığa varan hükümlerde bulunmuştur…

Birçok yerde dip notu vererek haksız yorumları düzelttik…

Gerçek dışı olanları da çevirirken çıkardık…” şeklinde ifade etmiştir…

***

Osmanlı için gerçeği yansıtmayan ve kitaptan çıkartılan kısımları bilemeyiz; ama çıkartılmayan ve yayınlanan kitap bu ise, yayınlanmayan kısımlarda ne iftiralar varmış meğer?

Ayrıca birinci cilt kapağında yazan “aşiretten devlete” ifadesi ile kitabın içindeki bilgilerin bir kısmı örtüşse de, bir kısmı örtüşmemektedir…

Kapaktaki yazıya göre Süleyman Şah, Ertuğrul Bey, Osman Bey ve Orhan Bey dönemleri anlatılmalıydı…

Ama kitap Yıldırım Beyazıt dönemine geçip, çokça Ankara savaşına yer vermiştir…

Yıldırım Beyazıt dönemini sapıklıkla suçlayarak, resmen Timur’un tarafını tutmuştur…

***

İçinde tarihi bilgi barındırmasına rağmen, birçok bilgininde kulaktan dolma veya kasıtlı olarak kaleme alındığı bir gerçektir…

Bu yüzden geride kalan 6 cildi okumamaya karar verdim…

21 Haziran, 2021

TUĞRUL BEY VE ZAMANI

 



KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: TUĞRUL BEY VE ZAMANI

KİTAP YAZARI: PROF.DR. MEHMET ALTAY KÖYMEN

***

Tuğrul Bey, Büyük Selçuklu İmparatorluğunun ilk hükümdarıdır…

Tuğrul Bey 990 yılında Cend (Kazakistan’da bir şehir)şehrinde doğmuştur…

Tuğrul ve Çağrı Beyler küçük yaşta yetim kaldıklarından onları dedeleri Selçuk Bey yetiştirmiştir…

Selçuk Bey’in ölümü üzerine 1000 yılında iki kardeş Cend’ten ayrılmışlardır…

Rivayete göre amcaları Aslan Yabgu’nun yakınlarında bir yere yerleşmişlerdir…

Dedeleri Selçuk Bey tarafından çok iyi yetiştirilen iki kardeş, etraflarına cengâver savaşçılardan oluşan küçük bir ordu kurdular…

Amcaları Aslan Yabgu ile aralarında sürekli husumet yaşanmıştır…

Ancak amcaları Gazneli Mahmut tarafından esir alınıp (1025) hapsedilmesinden sonra, Tuğrul ve Çağrı Beyler Selçuklu ailesinin başına geçme imkânı bulmuşlardır…

1038 yılında Gazneliler ile Selçuklular arasında oluşan savaşı Selçuklular kazanınca Büyük Selçuklu İmparatorluğu kuruldu…

Ve Tuğrul Bey Gazneli Mesut’un tahtına oturdu…

Ayrıca anlaşma gereği Çağrı Bey’de devlet kurdu…

Doğuda Çağrı Bey’in başında bulunduğu devlet, batıda Tuğrul Bey’in başında bulunduğu devlet karşılıklı yardımlaşma ruhu ile yürütülüyordu…

Aslında bu iki devlet faaliyet ve rolleri bakımından birbirini tamamlıyordu…

Türk geleneğine göre yürütülen bu “iki başlı” devlet geleneği Çağrı Bey’in 1060 yılında ölümünden sona, Türk-İslam İmparatorluğu haline geldi…

***

Kitapta ayrıca; Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun devletlerle olan münasebetleri,

Abbasi Halifeliği ile olan münasebeti,

Batı siyaseti,

İç meseleler,

Hükümdar ve yetkileri,

Hükümdarlık alametleri,

Hükümdarlık adetleri,

Hükümet teşkilatı,

Eyalet teşkilatı,

Ordu,

İçtimai siyaset,

Kültür siyaseti,

İmar faaliyeti,

İktisadi hayat,

Adli hayat gibi konular üzerinde durulmaktadır...

***

Yazara göre Tuğrul Bey, koyu bir Müslüman olmasına rağmen, din ve devlet işlerini birbirine karıştırmazmış!

Hem şer’i hem de örfi hukuka göre karar verirmiş!

1976 yılında basılan kitabın bu kısmındaki ifadelere yorum yapmamız, işin uzmanı tarihçilere hakaret olur…

***

İbn Hassül Selçuklu hükümdarı için, adaletinin ve şöhretinin yaygın bulunduğunu, kendisinden önce gelip- geçmiş hükümdarlardan en büyüğü olduğunu söylemiştir…

Bazı tarihçilere göre onun yaptığı en hatalı iş, ölürken bıraktığı vasiyettir…

Çünkü kurduğu devletin istikbalini teminat altına almak için Alpaslan gibi tecrübeli ve kahraman bir Selçuklu şehzadesi dururken, öteki yeğeni Süleyman’ı kendi yerine tahta namzet olarak göstermiştir…

Tuğrul Bey 5 Eylül 1063 tarihinde ölünce, vezir Amidü’l-mülk vasiyeti yerine getirerek Çağrı Bey oğlu Süleyman’ı tahta çıkarmıştır…

Daha sonra işlerin ters gittiğini anlayan vezir, Çağrı Bey oğlu Süleyman’ı tahtan indirip, Çağrı Bey oğlu Alp Aslan’ı tahta çıkarmıştır…

Anadolu fatihi ALP ARSLAN…

 

18 Haziran, 2021

MARİFETNAME


KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: MARİFETNAME

KİTAP YAZARI: ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI

***

Türk mutasavvıf, sosyolog ve âlim olan İbrahim Hakkı,1703 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğmuştur…

Yazar bu kitabı yazarken yaklaşık 400-450 eserden istifade etmiştir…

Kitap; fizik, kimya, biyoloji, matematik, geometri, astronomi, anatomi, fizyoloji, coğrafya, tarih, pisikoloji ve sosyoloji konularını içermektedir…

Kısaca kaynak kitap özelliğindedir…

18. yüz yılda kaleme alınan kitap içinde 21. Yüz yıla ters düşen hiçbir bilimsel bilgi yoktur…

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri, peygamberimizin “Allah’ım bana eşyanın hakikatini göster” hadisinden bir milim bile sapmamaya dikkat göstermiştir…

Gerçek tasavvuf ehli gibi davranıp, bilgileri arasına hurafe sokmamıştır…

Güneş tutulmasını günümüzde öğrencilerimize nasıl anlatıyorsak, o’da kitapta o şekilde anlatmıştır…

Isının artmasına “hararet”,ısının azalmasına “nem” demiştir…

Gerçi Einstein’ın  “İzafiyet Teorisi”nden sonra gerçek anlamda “enerji” kavramı bilimsel sahada yerini almıştır…

Eğer “İzafiyet Teorisi” yazarın yaşadığı yıllarda bilim sahasında olsaydı, onunla ilgilide muhakkak bir şeyler yazardı…

Çünkü her yazısının sonunda “her şeyi bilen Allah’tır” diyen tasavvuf ehli bir bilim adamının, Nevton’un “madde vardan yok, yoktan var edilemez”  ateist görüşünü yerle bir eden “İzafiyet Teorisi” hakkında söylenecek çok şeyi olurdu muhakkak…

***

Kısaca kitabın birinci bölümünde, Allah’ın varlığı ve birliği anlatılmaktadır…

İkinci bölümde anatomi ve fizyoloji anlatılmaktadır…

Üçüncü bölümde ise ana-baba, karı-koca, aile, komşu ve akraba ilişkileri üzerinde durulmaktadır…

***

Böyle mükemmel bir eseri İslam âlemine kazandıran Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerine Allah’tan rahmet diliyoruz…

Mekânı cennet olsun…


13 Haziran, 2021

MARTI JONATHAN LİVİNGSTON




KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: MARTI JONATHAN LİVİNGSTON

KİTAP YAZARI: RICHARD BACH

***

Eser 40 sayfadan oluşan küçük bir masal kitabıdır…

Siz “küçük bir masal kitabı” dememize bakmayın, içinde nice kalın kitaplara taş çıkartacak sözler var…

***

Ebeveynlerine ters düşüp özgürlüğe uçmak…

Bu noktada ifade edilmek istenen konunun içinde o kadar karmaşık şeyler var ki, ciltler dolusu kitap yazılsa sığmaz…

Eğer bu konuyu sadece Martı Jonathan’ın bakış açısıyla değerlendirirsek yanılırız…

Martı Jonatan, ana babasının kendisine öğreteceği uçma haricinde farklı uçuş şekilleri öğrenmeyi amaçlamaktadır…

İşte bundan sonra işin içine aklınıza gelebilecek tüm izimler, felsefi akımlar, dini bilgiler, sosyal ve psikolojik yapılar girmektedir…

“Muhafazakâr yapıyı ve gelenek-görenekleri yık, özgürlüğe uç” demek ne kolay…

Bu fikre sahip olan kaç insan, kendi çocuğunun kendi kontrolü dışında bu kadar özgür olmasını ister?

Ama amaç, çocuğun kendine has yeteneklerinin geliştirilmesi ve ortaya çıkartılması ise, konunun çözümü işin uzmanlarına düşer...

Bu uzmanların tüm uğraşılarına rağmen, "Eğitim-Öğretim" denilen bu derin bilimsel konuyu çözebilen kaç ülke vardır dünyada?


10 Haziran, 2021

TÜRK CİHAN HÂKİMİYETİ MEFKÜRESİ TARİHİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: TÜRK CİHAN HÂKİMİYETİ MEFKÜRESİ TARİHİ

KİTAP YAZARI: PROF. DR. OSMAN TURAN

***

Türk ve İslam tarihini daha iyi anlamak için başvurulacak kaynak kitaptır…

Kitap Türkleri, İslam’ı kabulden önce ve sonra diye iki kısımda incelemektedir…

İncelenen iki kısımda da Türklerdeki mefkûre (ülkü) inancına ağırlık verilmektedir…

Bu mefkûreye göre Türkler, tarih boyu mazlumların ve adaletin yanında olmuştur…

Ve de bu yüzden İslamiyet’i kabul etmeleri kolay olmuştur…

***

Türklerin bir kısmı İslamiyet’ten önce Orta Asya’dan aşağı (Hindistan’a)göç ederek putperest olmuşlardır…

Yukarı (Rusya’ya) göç ederek oranın yerli nüfusuyla kaynaşmışlardır…

Orta Asya’da kalanlarla Anadolu’ya göç edenler Müslüman olmuşlardır…

***

Peygamberimizin hadislerine konu olan Türkler, Müslüman olduktan sonrada mefkûrelerine daha sıkı sarılmışlardır…

Bu mefkûre sayesinde iki imparatorluk (Selçuklu ve Osmanlı) kurmayı Allah onlara nasip etmiştir…

Osmanlı imparatorluğu bu mefkûreye daha sıkı bağlı olması dolaysıyla,  İbn-i Haldun’un Mukaddime kitabında belirttiği “devletler üç nesil yaşar” kuralına uymayarak 900 yıl yaşamıştır…

Ne zaman ki bu mefkûreden uzaklaştılar, yıkıldılar…

***

Bu mefkûreye göre Türklerde “KIZILELMA” nın anlamı; eziyet gören insanların bulunduğu bölgeye, adalet ve huzuru getirmektir…

Bu yüzden fethettikleri bölge insanlarının dinine diyanetine asla karışmamışlardır…

Tarih boyu güçlü olduğu dönemlerde Türkler, 24 Ekim 1945'te kurulan “Birleşmiş Milletler” kurumunun vazifesini görmekteydi…

Ancak  “Birleşmiş Milletler” bu gün nazariyeden (uygulanmayan bilgiler) ibarettir…

***

Bu eser, milli, dini ve insani ideallere bağlı bir milletin, asırlarca, nasıl bir cihan hâkimiyeti mefkûresine erişerek yükseldiğini “Nizam-ı âlem” davası ile de başka milletlere ne derece adalet ve nizam getirdiğini hikâye etmektedir…

03 Haziran, 2021

EKSİK KALMIŞ BİR CEMİYET /BÖLÜNÜP PARÇALANAN KOMÜNİZM


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: EKSİK KALMIŞ BİR CEMİYET /BÖLÜNÜP PARÇALANAN KOMÜNİZM

KİTAP YAZARI: MİLOVAN DJİLAS

***

Milovan Djilas, Karadağ asıllı Yugoslav siyasetçi ve yazardır…

Yugoslavya’da Komünizm kurulurken ve kurulduktan sonrada Tito’nun sağ kolu idi…

Zamanla Komünist sistemlerde meydana gelen aksaklıklar, onu “revizyon” fikrine yöneltti…

Bu aksaklıkları dile getirmesi tutucu Komünistler için yenilir-yutulur şeyler değildi…

Temel görüşlerde düşündüğü yeniliklerin ucu ister istemez; Karl Marks’a, Lenin’e ve Stalin’e dokunuyordu…

Bu yüzden onu parti hâkimleri yargıladılar ve 9 yıl hapse mahkûm ettiler…

Tito partiden atılmasını istemediyse de, Komünist partisinden kendisi istifa etti…

***

Yazar Komünizm’de yenilikler oluşturabilmek için ilk kaleme aldığı kitap, “yeni sınıf” kitabıdır…

“Yeni sınıf” kitabının ana fikri, “Komünist parti mensuplarının Kapitalizm’de olduğu gibi imtiyazlı sosyal tabaka yaratması” şeklinde ifade edilebilir…

Komünizm’de meydana gelen bu tıkanmalar için hiçbir Komünist ilim adamının çözüm üretmediğini veya üretemediğini dile getiren yazar, her ne kadar ben hala “Komünist’im” dese de yalnızlığa mahkûm edilmiştir…

Komünist olan herkes ondan uzaklaşmıştır…

***

“Komünist olalım; ama demokrasi ile yaşayalım” diyen yazar, Sovyet Rusya ve Kızıl Çin’e tepkisini,

“Bu büyük Komünist iki ülke, küçük devletleri esaret altına alarak kapitalistler gibi sömürüyorlar” şekilde dile getirmektedir…

Her iki ülke, Komünist enternasyonal (komünist dünya partisi) özelliğini kaybederek milli menfaatlere yönelmişlerdir…

***

Yazarın kavgası, Komünizmin içindeki unsurların (SSCB ile Arnavutluk, Çin, Küba arasındaki kavga)

 kendi aralarındaki kavgaya kesinlikle benzememektedir…

O tüm unsurlarıyla Komünizm rejiminin çöktüğünü söylüyor…

***

Ona göre,

Komünist devletler, İlmi gerçeklerden uzak dogmalarla yönetilmektedir…

 “sermayenin veya mülkiyetin” yerini “Parti” almıştır…

Sermaye veya mülkiyetin eşit şekilde dağıtılması ihtilal öncesi politikalarda kalmıştır…

Grev ve sendikal faaliyetler rafa kaldırılmıştır…

Sözde revizyonist dogmalarla oluşan “sosyal demokrat” fikri,  “yeni sol” adı altında saf öğrencilere öğretilmeye çalışılmıştır…

***

Yazar kısaca bu kitabında, yöneticilerin beceriksizlikleri yüzünden Komünizm rejiminin yıkıldığını ifade ediyor…

Ve ardından “Komünist olalım; ama demokrasiye geçelim” diyor…

***

Not: Komünizmin insanlığa hiçbir faydası olmadı mı? diye bir soru aklımıza gelebilir…

Olmaz mı?

Elbette oldu!

İnsanlık âlemi en azından hürriyet, özgürlük, eşitlik kandırmacalar ile ortaya çıkan Komünistlere artık inanmayacaktır…

Denenmiş olması artık insanlık için zaman kaybı olmayacaktır…