KİTAP İNCELEMESİ
***
KİTAP ADI: TABUT
KİTAP YAZARI: 8 YAZARIN KALEME ALDIĞI 11 HİKÂYE
***
Otağ yayınevi 1976’lı yıllarda “milli hikâyeler demeti” adı altında hikâye kitapları yayınlamıştır…
Bu kitap milli hikâyeler demeti serisinin 4.su dür…
Amaç, toplumun bağrından çıkan milli sanat kapsamındaki hikâyelerin genç nesillere sevdirilmesi ve ulaştırılmasıdır…
Milli sanat nedir?
Bir toplumun kültürünün belirmesi ve gerçekleşmesidir…
Nazım Hikmet’in şiiri Türkçe yazılmış ve okuyucu bulmuş diye milli olamaz!
Donkişot romanı Türkçeye çevrildi diye milli olamaz…
Dolaysıyla gelecek nesiller iki farklı kültürle karşı karşıyadırlar…
Birincisi, tarihi ve yerli(milli) kültür…
Diğeri, gayrı milli hâkimi azınlığın taşıdığı batı kültürü…
Kısaca sanatçılar ve sanatseverler, milli sanat anlayışına dönmelidir…
Yoksa sanat, azınlık kültürü halinde kalacaktır…
***
Tabut kitabındaki hikâyelerden kısa özetler:
1- Musevi asıllı Mişon, taşıttığı yükün parasını Hamal Arap Mustafa’ya eksik vermeye çalışır…
Arap Mustafa ısrar eder ve emeğinin karşılığını eksiksiz söke söke alır…
Arap Mustafa yükleri getirdiği sırada Mişon’un ortağıyla konuştukları dikkatini çeker…
Durumu diğer hamal arkadaşlarına anlatır…
Hamal arkadaşları da Mişon’un kaçak mal sattığını söylerler…
Arap Mustafa Mişon’u karakola ihbar eder…
Gazete haberine göre Mişon, piyasayı 60 milyon dolandırarak kaçmıştır…
2-Düzenlenen ok yarışmasında bütün milletler azami dikkat gösterirken, bizdeki kibirli üç okçu yarışmaya geç iştirak ederler…
Yarışmayı yöneten Yıldırım baba onları yarışmadan ihraç eder…
Yanındakilere üç okçu bulmalarını emreder…
Getirilen üç okçudan biride 18 yaşında toy bir gençtir…
Rakipler getirilen bu toyu görünce birinciliği çantada keklik zannederler…
Ama İskender adındaki bu genç, birinci olur ve “tozkoparan” adıyla ünlenir…
3-1949 yılında bir villada doğan Yasemin, Hukuk Fakültesi 3. Sınıfındadır…
Yabancılaşmış kültürle yetişen Yasemin,23 yaşına geldiğinde ruhu için hiçbir depolama yapmadığını hisseder ve hayatla ilgili her şeyi irdelemeye başlar…
Ümitsizleşir ve yaşamanın kendisi için manasız olduğuna karar verir…
Hatıra defterine, anasına sitemler yaparak içini döker…
Hatıra defteri sahile vurmuş olarak bulunur…
Ya Yasemin?
4-Sedat, Şişli sosyetesinin gözbebeği fabrikatör Servet’in oğludur…
Sedat yedek subay öğretmen olarak Çemişkezek’e tayın olur…
Oradaki kadınların namus duygusu ile Şişli’deki sevgilisi ve kadınların namus anlayışı, onu sevgilisi Sibel’e mektup yazmaya zorlar…
Ve mektupta, artık bundan böyle sevgili falan olamayacaklarını yazar…
5-Kurtuluş Savaşı gazisi Mehmet Çavuş’a Bayram kutlamalarına katılma daveti gelir…
Bayram kutlamalarına katılmak için torununu da yanına alıp şehre iner…
Şehir stadında gördükleri onu şoke eder…
Ve “bizim yaşantımıza zıt” diyerekten, torununun kolunu tuttuğu gibi stadı terk eder…
6-Mahmut Avusturya’da çalışan babasını, “etrafını alevler sarmış, avucuna zorla ateşler dolduruluyor” şeklinde rüyasında görür…
Bir müddet sonra konsolosluktan, babasının öldüğü ve Yeşilköy havaalanından cesedinin alınması gerektiği mektubu gelir kendilerine…
Cesedi teşhis etmek için tabutu açarlar…
Mahmut ve amcaları, cesedin içinin boşaltıldığını, sol avucun içine küçük bir Avusturya bayrağı sıkıştırılıp göğsün üstüne getirildiğini ve vücudun tamamının Avusturya bayrağıyla sarılı olduğunu görürler…
7-Fakültede okuyan arkadaşlar yaz tatilinde sazlı sözlü muhabbet için bir araya gelirler…
Sohbet ilerledikçe Murat’ın sakin ve sessizliği dikkat çeker…
Bunun nedenini kendisine sorarlar…
O’da, “Kafkas’ta, Kırım’da, Türkistan’da zalimlerin kamçısı dindaşlarımızın, soydaşlarımızın sırtında şaklarken, nasıl gülüp eğlenirim.” der.
8-Fakir ve güzel kızlara evlenme teklif eden zengin çocukları, saf kızları kandırıp kirlettikten sonra ortadan kaybolurlar…
Geride bıraktıkları ise acı ve gözyaşıdır…
9-Köyün erkekleri Yunanla savaşmak için dağa çıkmıştı…
Köyde yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalmıştı…
Dağdakiler köye, 9 yaşındaki Hasan ile haber göndererek yardım isterler…
Haberi alan Emine bacı köyün tüm genç kızlarını toplar ve onlara yapacakları şeyleri anlatır…
Gece yarısı Yunan askerleri sarhoş ve sızmışlardır…
Bu durumdan istifade ile Hasan Cephaneliğin bacasından içeri girer ve ip yardımıyla sandıkları yukarı çıkartır ve aşağı indirirler…
Ve oradan dağdakilerin alacağı yere taşırlar…
10-Kozmopolit hayat içinde bocalayan Sibel, sevgilisi Sedat’a yazdığı mektupta şöyle der…
“Hayatta yalnız bir bağım kaldı…
Oda sensin…
Tut elimden yoksa yaşayamayacağım…”
Ümit ile hayal kırıklığı arasında çok hassas bir noktadadır Sibel…
11-Fakülte öğrencisi eğitim giderlerine katkı için bayrak satmaktadır…
Bayrak sattığı yaşlı bir bayanla yaptığı sohbet hikâye edilmektedir…
Yaşlı bayan, bayrağı Bayraktar Baba’nın türbesine asmak için satın almıştır…
***
Bu kitaptaki hikâyeleri yazmada emeği geçen yazarlardan ölenlere rahmet, sağ olanlara da sağlıklı uzun ömürler diliyoruz…