27 Şubat, 2023

DERİN DEVLETİN ŞİFRELERİ (Cem Ersever Gerçeği ve Kod adı Yeşil)


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: DERİN DEVLETİN ŞİFRELERİ (Cem Ersever Gerçeği ve Kod adı Yeşil)

KİTAP YAZARI: ÇETİN AGAŞE

***

Cem Ersever 1950 yılında Erzurum’da dünyaya geldi…

1972 yılında Kara Harp Okulu’ndan Jandarma teğmen rütbesiyle mezun oldu…

12 Eylül Darbesi sonrasında Güneydoğu'da yaşanan terör olaylarına karşı mücadele etmek amacıyla İstihbarat toplamak ve toplanan istihbarat ile operasyonlar düzenlemek amacıyla Jandarma istihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) adı altında faaliyet gösteren merkezi bir örgütlenmenin fikir babalığını yaptı…

Ve JİTEM'de aktif görev aldı…

Orgeneral Eşref Bitlis'in şüpheli ölümünden sonra Mart 1993'te bu olayı protesto etmek için askerlikten istifa etti…

Yapılan yanlışlar, ihanetler ve uygulamalar konusunda Türk kamuoyunun aydınlatılması gerektiğine inanıyordu…

Ve Celal Talabani'nin ihanetleri PKK ilişkileri, Güneydoğu'daki gerçek durum, köy korucuları, itirafçılar, faili meçhul cinayetler hakkında ve bazı siyasilerin örgütsel konumları hakkında açıklamalarda bulundu ve kitaplar yazdı…

4 Kasım 1993'te elleri önden bağlanmış şekilde kafasına iki el ateş edilmiş cesedi, Ankara/ Elmadağ ilçesinde bulundu…

***

Kod adı Yeşil: Gazeteci, Elazığ İmam Hatip Lisesi müdürüne “Mahmut Yıldırım bu okuldan mezun olduğu doğrumu?” diye sorar…

Müdür, “okulumuzun adını niye kirletmek istiyorsunuz? Elazığ’da bir ton Mahmut Yıldırım var” diye cevap verir…

Elazığ Mahmut Yıldırım konusunda korkulu ve ürkekti…

Herkesin Yeşil’i farklı farklıydı…

Kimininki sakallı, kimininki koyu ve boy boydu…

 Her ne kadar adının Mahmut Yıldırım olduğu söylense de dönemin bakanlarından Eyüp Aşık, “Yeşillerin bir tanesiyle de biz müşerref olmuştuk” demiştir…

***

Devletler varlıklarını devam ettirmek için her türlü tedbirini alır…

Terörle mücadele için kurulan JİTEM’de bu tür tedbirlerdendir…

Fakat bu sistemler bazen art niyetli fertler tarafından hedefinden saptırılır…

 Bir çete reisi yakalanıyor, yargıya intikal ediyor...

Yargı cezasını veriyor ve cezaevine gönderiliyor...

Kısa bir süre sonra çıkarılan bir aftan yararlanarak tahliye oluyor…

Tahliye olan bu kişi yine kendi düzeninde at koşturmaya devam ediyor…

Bu tür adamlar silah kaçakçılığı, uyuşturucu ve mafya işlerinde faaliyet yürüttüklerinden ömürleri de kısa olmaktadır…

Aynı zamanda bu tür faaliyet içinde olan insanları kamuoyu gündemine getirmeye çalışan insanlarında ömürleri kısa olmaktadır…

***

Türkiye’de terör için kurulan teşkilatı(JİTEM) bir müddet sonra ferdi menfaatler için kullanılmaya başladılar…

Aradan geçen yıllar Türkiye’nin ne gibi badireler atlattığını gözlerimizin önüne serdi…

15 Temmuz darbe kalkışması da bunlardan bir tanesidir…

 


22 Şubat, 2023

ALİ ŞÜKRÜ BEY


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ALİ ŞÜKRÜ BEY (Emperyalizme Karşı bir Hürriyet Kahramanı)

KİTAP YAZARI: İSMAİL HACIFETTAHOĞLU

***

Ali Şükrü Bey, bazı yazarlara göre İstanbul/Kasımpaşa’da, bazı yazarlara göre de Trabzon/ Beşikdüzü’nde dünyaya geldi…

1904 yılında Bahriye Mektebini bitirdi ve subay olarak görev aldı…

1909 yılında 28 kişiyle birlikte Donanma Cemiyetini kurdular…

1914 yılında askerlikten ayrıldı…

Askerlik mesleğinden istifasına İttihat ve Terakki yönetiminin askerliğe siyaset karıştırmasının sebep olduğu söylenir…

***

Ali Şükrü Bey askerlikten ayrıldıktan sonra matbaa kurarak ticari hayata atıldı…

Mondros Mütarekesi’nden sonra siyasete başladı…

Vatanperver, dindar, ahlâklı ve idealist biri olarak tanımlanan Ali Şükrü Bey, son Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı seçimlerinde Trabzon’dan milletvekili seçildi…

İstanbul’da toplanan ve Mîsâk-ı Millî kararını alan Meclis-i Meb‘ûsan’ın etkili üyelerinden biri oldu…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katılmak üzere Anadolu’ya geçen milletvekilleri arasında Ali Şükrü de bulunuyordu…

Kuva-i Milliye’nin teşekkülü sırasında Sivas Konkresine iştirak etmiştir…

Daha sonra yapılan seçimler sonucunda Trabzon mebusu olarak TBMM’e girdi…

***

Birinci İnönü Savaşı yenilgisinden sonra(Kütahya-Eskişehir bozgunu) Yunan komutanlar, ilk hedeflerinin Ankara olduğunu söylediler…

Bunun üzerine TBMM’nin Kayseri’ye taşınmasına karar verildi…

Kayseri’de gerekli çalışmaların yapılması için Eşref Edip, Mehmet Akif ve Ali Şükrü Bey görevlendirildi…

Aileleri ile birlikte Kayseri’ye gittiler…

Sebilürreşad Mecmuası, Cami hutbeleri ve mitinglerle birlikte halkı teşkilatlandırıyorlardı…

Kitabın son bölümünde Ali Şükrü Bey’in Kayseri Ulu Cami’nde verdiği hutbe üzerinde durulmaktadır…

Hutbe daha sonra Sebilürreşad Mecmua’sında yayınlanmış ve halka dağıtılmıştır…

Hutbede, öncelikle ayetlerle birlikte cihadın önemi üzerinde duruluyordu…

Daha sonrada, İngilizlerin gerektiği kadar güçleri olmamasına rağmen kalleş ve ikiyüzlü zihniyetleri dolaysıyla Müslümanların çok dikkatli olması gerektiği ifade ediliyordu…

Ali Şükrü ve arkadaşları millete rehber olma vazifelerini layıkıyla yerine getiriyorlardı…

***

Ali Şükrü Bey, TBMM’nin açıldığı ilk günden itibaren meclis çalışmalarına bütün gücüyle, yoğun bir şekilde katılmıştır…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından Teşkîlât-ı Esâsiyye Kanunu’nun kabul edildiği 21 Mart 1921 tarihine kadar geçen süre içinde meclis içinde önemli görüş ayrılıkları, gruplaşmalar meydana geldi…

Ali Şükrü Bey, bu gruplaşmada Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığını yaptığı ve birinci grup diye anılan Müdâfaa-i Hukuk Grubu’na muhalif cephede yer aldı…

Ve bu grubun sözcüsü oldu…

Başkumandanlık Kanunu, İstiklal mahkemelerinin kurulması, Lozan konferansı konularında muhaliflik yaptı…

8 Haziran 1922’de yapılan görüşmelerde birinci grup ile ikinci grup arasında sert tartışmalar yaşandı…

Lozan anlaşması sonucunda adalar, Musul ve Kerkük’ün terki mecliste büyük tartışmalara neden oldu…

Ali Şükrü Bey, “Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zafer Lozan’da heba edilmiştir.” deyince Gazı Mustafa Kemal ile karşı karşıya gelmiştir…

 

Muhalif fikirlerini İstanbul’dan Ankara’ya taşıdığı Tan gazetesi aracılığıyla kamuoyuna aktaran Ali Şükrü Bey, 27 Mart 1923 Salı akşamı ortadan kayboldu…

Bütün aramalara rağmen nerede olduğu hakkında herhangi bir sonuç alınamadı…

29 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alan Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey, Ali Şükrü Bey’in kayboluşundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve yetkilileri göreve çağırdı…

Nihayet yapılan soruşturma ve araştırmalar sonucunda Ali Şükrü Bey’in cesedine Ayrancıdaki Papazın Bağı mevkiinde gömülmüş vaziyette ulaşıldı…

Ali Şükrü Bey’in cenazesi İnebolu üzerinden Trabzon’a nakledildi…

10 Nisan 1923 Salı günü Trabzon’a ulaşıldı...

İskenderpaşa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından büyük bir kalabalığın katılımıyla Belediye Meydanı’nda yapılan merasimin ardından Boztepe’deki mezarlığa defnedildi...

***

Her ne kadar Ali Şükrü Bey’in katilinin Topal Osman olduğu ifade edilse de, yazara göre esas katillerin İngilizler olduğu ima edilmektedir…

Bunu Ali Şükrü Bey’in İngilizler hakkında yazdığı yazılardan da anlıyoruz…

17 Şubat, 2023

KAFKA’NIN BEBEĞİ


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: KAFKA’NIN BEBEĞİ

KİTAP YAZARI: GERD SCHNEİDER

***

Franz Kafka 03 Temmuz 1883’te orta sınıf bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak Prag’da dünyaya gelir…

03 Haziran 1924’te 41 yaşında veremden ölür…

Birçok kitabı ölümünden sonra yayınlanmıştır…

Franz Kafka öldükten sonra meşhur olan yazarlardandır…

Kitap, Franz Kafka’nın yazdığı kitaplardan esinlenerek yazılmıştır…

Ölümünden sonra kitapları çok satan Kafka’nın meşhurluğundan istifade etmek için kitabın yazıldığı da iddia edilmektedir…

KİTABIN ÖZETİ:

Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka, Berlin'de bir parkta yürürken, çok sevdiği oyuncak bebeğini kaybettiği için ağlayan küçük bir kız çocuğuyla tanışır…

Kafka, çocukla birlikte bebeği uzun süre arar ve başarısız olur…

Ertesi gün onunla, bebeğini aramak için yeniden buluşmak istediğini söyler…

Fakat yine bebeği bulamazlar…

Kafka, kıza bebek tarafından yazılmış bir mektup verir…

Mektupta "Lütfen ağlama, dünyayı görmek için bir geziye çıktım…

Sana maceralarım hakkında yazacağım", diyordu…

Böylece, Kafka'nın hayatının sonuna kadar devam edecek bir hikâye başlar…

Kafka, küçük kızla her buluşmasında bebeğin maceralarının yazılmış olduğu mektupları okur ve akabinde çocuğun çok mutlu olduğunu görür…

Kafka, Berlin'e dönmeden önce oyuncak dükkânına uğrar ve bir tane bebek satın alır…

Daha sonra kız çocuğu ile buluşmaya gider...

Bebeği çocuğa uzatır…

"Ama hiç bebeğime benzemiyor," der kız…

Kafka, bebeğin yazdığı bir başka mektubu çocuğa verir…

Mektupta "Seyahatlerim beni değiştirdi..." yazmaktadır…

Küçük kız yeni bebeği kucaklar ve onunla mutlu bir şekilde evine gider…

Bir yıl sonra Kafka ölür…

Yıllar sonra, bir yetişkin olan kız, bebeğin içinde bir mektup bulur...

Mektupta, "Sevdiğin her şey muhtemelen kaybolacak; ama sonunda sevgi başka bir şekilde geri dönecektir…" diye yazmaktadır…

***

Gerd Schneider, öğrencilik yıllarından bu yana Franz Kafka’nın kimliği üzerine yoğun çalışmalar yapmakta olduğu özgeçmişinde ifade edilmektedir…

 

10 Şubat, 2023

ALİ ŞÜKRÜ BEY


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: ALİ ŞÜKRÜ BEY

KİTAP YAZARI: KADİR MISIROĞLU

***

Ali Şükrü Bey, 1887 yılında Trabzonlu bir ailenin çocuğu olarak İstanbul Kasımpaşa'da  dünyaya geldi…

Kadir Mısıroğlu dahil birçok yazar, Trabzon/Beşikdüzü'nde doğduğunu ifade ederler...

Ali Şükrü Bey, Türk askeri, gazeteci ve siyasetçidir…

Osmanlı Meclis-i Mebûsan 6. dönem milletvekili ve TBMM 1. dönem Trabzon milletvekili olarak yer aldı…

TBMM'de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı en sert muhalefeti ortaya koyan milletvekili olarak tanındı…

Genç yaşından itibaren fikir ve neşriyat hayatının içinde yer alan Ali Şükrü, İstanbul’da kendi adıyla anılan bir matbaa kurdu…

***

Vatanperver, dindar, ahlâklı ve idealist biri olarak tanımlanan Ali Şükrü Bey, son Osmanlı Meclis-i Meb‘ûsanı seçimlerinde Trabzon’dan milletvekili seçildi…

İstanbul’da toplanan ve Mîsâk-ı Millî kararını alan Meclis-i Meb‘ûsan’ın etkili üyelerinden biri oldu…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katılmak üzere Anadolu’ya geçen milletvekilleri arasında Ali Şükrü de bulunuyordu…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından Teşkîlât-ı Esâsiyye Kanunu’nun kabul edildiği 21 Mart 1921 tarihine kadar geçen süre içinde meclis içinde önemli görüş ayrılıkları, gruplaşmalar meydana geldi…

Ali Şükrü Bey, bu gruplaşmada Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığını yaptığı ve birinci grup diye anılan Müdâfaa-i Hukuk Grubu’na muhalif cephede yer aldı…

Ve bu grubun sözcüsü oldu…

Başkumandanlık Kanunu, İstiklal mahkemelerinin kurulması, Lozan konferansı konularında muhaliflik yaptı…

 Ankara hükümeti ile Enver Paşa arasında meydana gelen gerginliğin Trabzon üzerinde yoğunlaşması ve yaşanan gelişmelerden rahatsızlık duyulması sebebiyle 18 Nisan 1922’de arkadaşlarıyla birlikte Dâhiliye Vekili Ali Fethi Bey hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir gensoru önergesi verdi…

 8 Haziran 1922’de yapılan görüşmelerde birinci grup ile ikinci grup arasında sert tartışmalar yaşandı…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Lozan görüşmeleri hakkında yaptığı konuşmalarla diğer muhalif görüşleri, 19 Ocak 1923 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya taşıyıp başyazarı olarak yayımlamaya başladığı Tan gazetesi aracılığıyla kamuoyuna aktaran Ali Şükrü Bey 27 Mart 1923 Salı akşamı ortadan kayboldu…

***

Kitap genelde Ali Şükrü Beyin kaybolmasından sonraki olayları irdelemektedir…

Yazarın yayınladığı belgelere göre Ali Şükrü Bey İttihat ve Terakki Partisi’nden değildi…

Bütün aramalara rağmen nerede olduğu hakkında herhangi bir sonuç alınamadı…

29 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alan ikinci grup başkanı Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey, Ali Şükrü Bey’in kayboluşundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve yetkilileri göreve çağırdı…

Nihayet yapılan soruşturma ve araştırmalar sonucunda Ali Şükrü Bey’in cesedine Ayrancıdaki Papazın Bağı mevkiinde gömülmüş vaziyette ulaşıldı…

Tanık ifadelerinden edinilen bilgilere göre Ali Şükrü Bey’in Topal Osman Ağa’nın evinde öldürüldüğü ortaya çıkınca, Mustafa Kemal Paşa tarafından muhafız alayı komutanı İsmail Hakkı Tekçe görevlendirildi…

Verilen talimat üzerine 1-2 Nisan 1923 gecesi gerçekleştirilen baskın sonunda yaralı olarak ele geçirilen Topal Osman Ağa, İsmail Hakkı Tekçe tarafından başı kesilerek öldürülmüştür…

Ve bilahare Çankaya yakınlarına gömülmüştür…

Meclis’te Ali Şükrü Bey’in katilinin yakalanarak Ulus Meydanı’nda idam edilmesi kararı oy birliği ile alınınca başından asılması mümkün olamayınca ceset mezardan çıkarılmış, Meclis’in kapısında, ayağından asılmıştır.

Cenazesi, daha sonra kardeşlerinin Atatürk’ten ricası üzerine Giresun’a nakledildi ve Kurban Dede mezarının yanında Giresun Kalesi’ne defnedildi...

***

Ali Şükrü Bey’in cenazesi İnebolu üzerinden Trabzon’a nakledildi…

10 Nisan 1923 Salı günü Trabzon’a ulaşıldı...

İskenderpaşa Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından büyük bir kalabalığın katılımıyla Belediye Meydanı’nda yapılan merasimin ardından Boztepe’deki mezarlığa defnedildi...

***

Kitabın son kısmında, Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi olayı ile ilgili TBMM’ne milletvekili Hasan Mezarcı araştırma önergesi vermesi ve verdiği bu araştırma önergesi dolaysıyla milletvekili dokunulmazlığı kaldırılması konuları irdelenmektedir…

***

Ali Şükrü Bey emperyalizme karşı bağımsız duruşuyla öne çıkmış, bu mücadelenin Müslümanlık dairesi içinde şekilleneceğine inanmış, millî egemenlik ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş, doğruluğuna inandığı fikirleri sonuna kadar savunmuş bir siyaset adamıydı…

Allah rahmet eylesin…

07 Şubat, 2023

AHMET CEVDET PAŞA ve MECELLE


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: AHMED CEVDET PAŞA ve MECELLE

KİTAP YAZARI: PROF.DR. AHMET ŞİMŞİRGİL

***

Ahmed Cevdet Paşa, 1822 yılında Bulgaristan’ın Lofça kasabasında doğdu…

1895 yılında İstanbul’da öldü…

Ahmed Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen tarihçi, hukukçu, şair, Türk devlet ve ilim adamıdır…

Lofça kasabasında aldığı öğrenimini daha da ileri seviyeye götürmek için 1839 yılında büyükbabası tarafından İstanbul’a gönderildi…

Devlet hizmetine, Ocak 1844’te Rumeli kazaskerliğine bağlı Premedi kazası kadılığı ile başladı…

İstanbul’a döndükten sonra 1851’de Encümen-i Danış üyeliğine seçildi…

Yeniden kaleme aldığı Kavâid-i Osmâniyye’yi encümenin ilk eseri olarak Abdülmecit'e sundu…

1856’da Galata kadılığına getirildi…

Bu arada birçok devlet görevinden sonra Ahmed Cevdet Paşa’ya şöhret kazandıran gelişmelerden biri de onun tarafından ortaya atılan, Hanefî fıkhına dayalı bir kanun kitabının hazırlanması gerektiği düşüncesidir…

Nitekim bu düşüncesi kabul edilerek Babıâli’de teşkil edilen Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Cemiyeti’nin reisliğine getirildi…

Devrin önde gelen fıkıh âlimlerinin de yer aldığı bu cemiyet Mecellenin ilk dört kitabını yayımlamaya muvaffak oldu…

***

MECELLE:

Arapça olan mecellenin anlamı "çok büyük boy kitap" demektir…

Fransızcada “Büyük kitap”, “hukuk ilkeleri derlemesi” gibi anlamlara gelmektedir…

Mecelle; bir mukaddime ve 16 kitaptan oluşur ve 1851 madde içerir…

Mecelle, Tanzimat fermanı ile açılan dönemin en önemli kanunlarındandır… 

Mecelle, Osmanlı Devleti’nde 1868-1876 yılları arasında hazırlanan ve daha çok borçlar, eşya ve yargılama hukuku esaslarını içeren kanundur…

Tam adı Mecelle-i Ahkâm-i adliye olan Mecelle, Ahmed Cevdet Paşa başkanlığında bir komisyon tarafından derlenen, İslami özel hukuk kurallarıdır…

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra Mecelle, halef devletlerinin çoğunda (hiçbir zaman yürürlükte olmayan Mısır hariç) kalıcı bir etki bırakmıştır…

Mecelle, etkili, tutarlı ve yerinden edilmesi zor olduğu için çoğu yerde uzun süre devam etmiştir… 

Mecellenin yürürlükte kaldığı ülkeler:

Arnavutluk'ta 1928'e kadar
Lübnan'da 1932'ye kadar
Suriye'de 1949’a kadar
Irak’ta 1953’e kadar
Kıbrıs'ta 1960'lara kadar
Filistin Mandası ve daha sonra İsrail'de resmi olarak 1984'e kadar…
Mecelle, Ürdün ve Kuveyt'te de medeni hukukun temelini oluşturdu…

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra "Türk Medeni Kanunu" yürürlüğe sokulmuştur…

Daha sonra 864 sayılı Tatbikat Kanunu'nun 43.maddesiyle 4 Ekim 1926'da Mecelle yürürlükten kaldırılmıştır…

***

100 genel hukuk ilkesini içeren giriş bölümünden sonra Mecelle şu konulara değinir:

Büyü, kira, Kefalet, Havale, Rehin, Emanet, Hibe, Gasp ve İtlaf, Hacir, İkrah ve Şufa, ortaklık çeşitleri, Vekâlet, Sulh ve İbra, İkrar (borcu kabul etme), Dava, Beyyinat, Tahlif (şahit, kanıt ve delil), Kaza (yargı)…

Kitabın son bölümünde, mecellenin mukaddime kısmında yer alan 100 hukuk ilkesi madde madde yayınlanmakta ve açıklanmaktadır…

 

02 Şubat, 2023

PEYGAMBERİMİZ




 KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: PEYGAMBERİMİZ

KİTAP YAZARI: ZEKAİ KONRAPA

***

Peygamberimizin hayatını öğreten tarih şekline “Siyreti Nebeviyye” veya “Siyeri Nebi” denildi…

Peygamberlerin sonuncusu olduğundan Kuran-i Kerim’de Hatemul Enbiya (Nebilerin sonuncusu) olarak vasıflandırıldı…

İlim bakımından Siyer-i Nebi bir tarihtir…

Yalnız Hz. Peygamberin hayatını öğretir…

Tarih bilgisi geneldir; ama Siyer-i Nebi özeldir…

Ay senesi olarak Peygamberimizin 63 yıllık şahsi tarihidir…

Siyer-i Nebi hem hadis ilminin, hem de İslam tarihinin birer şubesidir…

Peygamberimizin söylediği sözler, yaptığı işler bakımından siyer, hadis ilminin bir parçasıdır…

Siyasi ve askeri hayatı itibariyle de İslam tarihinin en doğru bölümüdür…

İngiliz âlim John Davenport, “ Meşhur Peygamberler ve fatihler arasında tarihi hayatı, Hz. Muhammet’in tarihi gibi en ince teferruatına kadar doğruluğuna güvenilen, belgeye dayanan, doğru, ispatlı şekilde kayıt ve zapta geçen bir kimse gösterilemez” diye ifade etmiştir…

İslam dininin anayasası olan Kur’anı anlayabilmek için, Peygamberimizin hayatını öğrenmeye kat’i ihtiyaç vardır…

***

PEYGAMBERİMİZİN HAYATI:

1-Peygamberlikten önceki safha,

a)Peygamberimizin doğumu,

b)Cahiliye devrinde Dünya ve Arabistan’ın durumu,

c)Peygamberimizin çocukluğu,

d)Gençliği,

e)Evlilik hayatı,

f)Ka’be hakemliği…

2-Peygamberlik devri,

Mekke hayatı:

a)Peygamberimize Peygamberlik gönderilmesi ve ilk vahy,

b)Davetin gizli yapılması,

c)Davetin açıklanması,

d)Habeş hicreti,

e)Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in İslam’a girişi,

f)İkinci Habeş hicreti,

g)Peygamberimizin Taif’e seyahati,

h)Hicret…

Medine hayatı:

a)Medine devrinin açıklaması, savaşlar ve gazalar,

b)Veda Haccı,

c)Veda hutbesi,

d)Peygamberimizin hastalanması ve ölümü…

***

Zekai Konrapa, Bolu’nun Tabaklar mahallesinde doğdu…

İlk ve orta öğrenimini Bolu’da yaptı…

İstanbul Dârülfünunu Dârülmuallimîn-i Âliye Edebiyat Şubesi’nden mezun oldu (1911)…

Aynı yıl Çankırı İdâdîsi tarih-coğrafya öğretmenliğine tayin edildi…

Çankırı, Şam, Bolu, Düzce, Yalvaç, Denizli, Uşak, Konya ve İstanbul’da çeşitli orta öğretim kurumlarında öğretmen ve yönetici olarak görev yapan Konrapa, 1953 yılında emekli olduktan sonra İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü’nde ahlâk ve siyer-i nebî dersleri vererek öğretmenlik hayatını sürdürdü…

15 Haziran 1969 tarihinde vefat etti…

***

Peygamberimizin Hayatı kitabı,  İmam-Hatip okullarının birinci dönemi için ders kitabı olarak hazırlanmıştır…

***

Sade ve akıcı bir üslupla yazılmış olan kitabı okumanızı tavsiye ederiz…