21 Kasım, 2023

FİLİSTİN-SURİYE CEPHESİNDE KAHRAMANLAR VE HAİNLER


 

KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: FİLİSTİN-SURİYE CEPHESİNDE KAHRAMANLAR VE HAİNLER

KİTAP YAZARI: CEVAT RIFAT ATİLHAN

***

Kitap, “Derin Tarih dergisinin bir kültür hizmetidir…

Parayla satılamaz...” ifadesiyle okurlarına sunulmuştur…

Kitabın yazarı Cevat Rıfat, Filistin-Suriye Cephesi 4. Ordu komutanı Mersinli Cemal Paşa’nın yaverliğini yapmaktaydı…

Padişahlığı döneminde bir karış ülke toprağı kaybetmeyen II. Abdülhamit, iç ve dış güçlerin ihanet ve gafletleri neticesinde toprak kaybetmeye başlayınca bunu fırsat bilen İttihat ve Terakki cemiyeti, padişaha önce II. Meşrutiyeti ilan ettirdiler…

Ardından İttihat Terakki Cemiyeti 31 Mart (13 Nisan 1909) vakasını gerçekleştirdiler…

Ve II. Abdülhamit'i tahtan indirdiler...

Seçimleri bir türlü kazanamayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, Babıâli baskınını (23 Ocak 1913) düzenledi ve Mahmut Şevket Paşa hükümetini kurdurdular…

İttihat ve Terakki’nin baskısı sonucu Enver Paşa rütbe atlatılarak 3 Ocak 1914’de harbiye nazırı oldu…

***

Cevat Rıfat Atilhan bu kitapta, 1917-18 Gazze Muharebeleri ve Filistin ve Suriye’nin kaybıyla sonuçlanan hezimet sırasında bizzat yaşadığı ihanet ve hataları açık yüreklilikle dile getirmiştir…

7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın General Allenby kuvvetleri karşısında hiç direnmeden çekilmesinin 4. ve 8. Orduların ve bütün bir cephenin düşmesine nasıl sebep olduğunu olanca şeffaflığı içinde anlatıyor, hatta kuvvetlerini bırakıp kaçan İsmet İnönü’yü Şam sokaklarında tellal çıkartarak arattırdıklarını; ama bulamadıklarını tanıklara dayanarak yazıyor…

Milli Mücadele’nin gerçek başlatıcısının yaveri olduğu Cemal Paşa olduğunu, Milli Mücadele’nin başladığı yerin de Samsun değil, Konya olduğunu net çizgiler halinde ifade ediyor…

“Mübarek Filistin topraklarında kurulacak İsrail devleti hesabına yüz binlerce evladımızın şehit edilmesinde dünya Siyonizm’inin parmağı olduğunu gördüm…” diyor yazar…

İttihat ve Terakki’nin en büyük günahı Siyonist canilerinin ileri karakolu olan Farmasonluk orduyu içinden kemirmesine göz yummasıydı…

Karargâhlarda ve kıtalarda Farmason zabitler, İsviçre’nin Basel şehrinde 1897 senesinde Siyonistlerin ilk kongresinde verilen kararı gerçekleştirmeye çalışıyorlardı…

Karar şu: “Türk İmparatorluğunu yık, Siyon devletini kur!”

Bu amaç için, İttihat ve Terakkinin arkasına gizlenmiş olan Farmasonlar ve Siyonistler ve bütün Türk düşmanları sinsi ve hummalı bir faaliyet içindeydiler...

Bahriye Nazırı Cemal Paşanın Beyrut ve Şam’da astırdığı ayandan Abdülhamid Zehravî Efendi ve mebus Şefik el-Müeyyed Bey gibi Arap milliyetçilerinin reislerinin feci akıbeti, bir de yoktan yere Türk-Arap düşmanlığını körüklemiş ve ordunun ileride ve geride her kademesinde mevcut olan Arap zabitlerini tahrik ederek zavallı Mehmetçiği müthiş bir yangın ve dört taraflı bir felâketin göbeğinde bırakmıştı…

Birde bunlara Lavrens gibi İngiliz ajanlarının tahrikleri eklenince durum daha kötü hal aldı...

***

Cemal paşa komutasındaki 4. ordu,

Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7.ordu,

Cevat Paşa komutasındaki 8. Ordu ile bu üç ordunun bağlı bulunduğu Liman Von Sanders Paşa’nın kumandasında Yıldırım Orduları Kumandanlığı vardır ve bunların hepsi yarın için ayakta ve uyanık bulunmaktadırlar…

Ve işte bütün felâket düğümü bu ordular arasında birine bağlıdır…

Osmanlı İmparatorluğunun 400 yıllık için için çöküşünü hazırlayan sebepler işte bu hengâmede birdenbire dış sebeplerin en zalimiyle karşılaşacak; adeta dengesiz imparatorluğu arkasından itip uçuruma yuvarlamak isteyecektir…

***

8. Kolordu komutanlığınca Enver Paşaya, “Şimdi cepheden aldığım sağlam malumata göre bir kumandanımızla İngiliz General Allenby arasında bazı haberleşmeler cereyan etmekte olduğu anlaşılmaktadır…

Bu kumandan İngilizlerle anlaşılarak düşmanlığı bırakma teklifinde bulunulduğu anlaşılmaktadır…” diye telgraf çekilmiştir…

Sayfa dipnotunda, Şifreli telgrafta İngilizlerle anlaşmak ve harbi terk etmek istediğinden bahsedilen kumandan Mustafa Kemal Paşa olduğu belirtilmektedir…

19 Eylül (1918) sabahı Şafak henüz sökmemişti…

Güneş altın ışıklarını Kudüs üzerinden aşırarak Tur dağının gerilerinden Şeria ovalarına yayıyor ve gece tarihimizin en müthiş vakasını doğuruyordu...

Ve arkasından kıyamet kopar…

Gök gürültüsünü andıran ağır toplar ateş püskürmeye başlar…

Düşman, Mustafa Kemal Paşa kumandasındaki 7. Ordu cephesinden açtığı [yahut bulduğu] geniş bir gedik içinden sola kıvrılarak 8. Cevat Paşa ordusunun gerisine düşer…

Bu ani ve müthiş çevirme hareketi aşağı yukarı bütün 8. Ordu’nun elden çıkmasına sebep olur...

Yazar ordu komutanlarına, “7. Ordu nasıl olur da düşman bu orduyu çiğneyerek 8. Ordu’nun gerisine düşer?” sorusunu sorar ve komutanlar, “7. Ordu aldığı emir üzerine muharebeyi kabul etmeden Bisan istikametinde geri çekilir” diye cevap verirler…

Geri çekilme esnasında 4. Ordu Kumandanı Mersinli Cemal Paşa ile 7. Ordu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa karşılaşırlar...

Cemal Paşa Mustafa Kemal’e,“Bu hali görüyorsunuz Paşa Hazretleri!

Allah bunu zât-ı devletinizden soracaktır!

Üç ordu müşterek bir müdafaa yapmış, müşterek bir mukavemet göstermiş olsa idi bu perişanlık husule gelmeyecekti!” diye bağırır…

Mustafa Kemal Paşa'da sert bir eda ile:

“Münakaşayı bırakalım paşam!

Siz ordunun en kıdemli kumandanı sıfatıyla Zât-ı Şâhaneye sulh teklifinde bulununuz, vaziyeti müşahede buyuruyorsunuz!” dedi…

Cemal Paşa’da,

“Siz Zat-ı Şahane’nin yaverisiniz…

Kendileriyle dostluğunuz vardır…

Lüzum görüyorsanız bu teklifi siz yapınız!

Umarım ki, olayın asıl yönünü gizleyerek bizi yalnız bırakmazsınız!” der ve selamsız sabahsız birbirinden ayrılırlar...

***

Mersinli Cemal Paşa ve Cevat Rıfat Atilhan savaş sonrası İstanbul’a gelince Enver Paşa’yı ziyarete giderler…

Sohbetin sonunda Enver Paşa, “Yaptıklarımızın hesabını verip mesuliyetini yüklenmeye hazırım!

Tarih önümüze muazzam bir fırsat çıkardı…

Ondan istifade edebilseydik Turan tahakkuk edecekti…

Turan olmadık, viran olduk...

Bizim asıl günahımız Sultan II. Abdülhamit’i anlamamak ve Siyonizm’e âlet olmaktı, Paşam!” der…

***

Ve sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır…

Böylece mazlum milletlerin hamisi Osmanlı Devleti'nin eli kolu bağlanır...

***

İşte o günlerde yapılan yanlışlar veya işlenen günahlar, bu gün Filistin’de bebek katillerini hortlattı…