27 Kasım, 2024

SUSKUNLUĞUN YÜKÜ

 


KİTAP İNCELEMESİ

***

KİTAP ADI: SUSKUNLUĞUN YÜKÜ

KİTAP YAZARI: CENGİZ ŞİŞMAN

***

Suskunluğun Yükü kitabı, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'nde gizli bir Yahudi mezhebi olan dönmelerin inançlarını, toplumsal dönüşümlerini, kripto yaşamlarının getirdiği zorlukları ve modernleşme sürecindeki değişimlerini, dolaysıyla Sabetay Sevi hareketinden doğan dönmelerin kapsamlı tarihini ele alır...

***

Yazar, Sabetay Sevi'nin Müslümanlığa geçişini "kutsal bir hile" olarak yorumlar ve gizlice Yahudi inançlarını sürdürdüklerini açıklar...

 Ve bu gizliliği, "suskunluğun yükü" olarak adlandırır…

Kitap, Dönmelerin farklı mezheplerini ve bu mezheplerin zaman içindeki değişimini inceler...

Ayrıca, modernleşmenin dönmeler üzerindeki etkisini, Batı eğitiminin yaygınlaşmasıyla nasıl daha görünür hale geldiklerini ve Cumhuriyet döneminde milliyetçi ideolojiyle nasıl başa çıktıklarını anlatır…

Yazar, dönmelerin özellikle ticaret, finans ve siyasette Osmanlı toplumunda önemli roller oynadığını vurgular…

Kısacası kitap, Osmanlı arşivleri, soyağaçları ve sözlü tarih gibi çeşitli kaynaklara dayanarak dönmelerin gizemli tarihine ışık tutuyor...

***

Dönmeler, Sabetay Sevi'yi takip eden ve dışarıdan Müslüman görünen, ancak gizlice Yahudi inançlarını koruyan gruplardır…

Sabetay Sevi ise 17. Yüzyılda yaşamış ve kendisini Mesih ilan eden Yahudi bir liderdir…

Kutsal Hile, dönmelerin, Sabetay Sevi'nin Müslümanlığa geçişini, gerçekte Yahudiliği yaymak için kullandığı stratejik bir taktiktir…

***

Dönmeler, varlıklarını korumak ve Osmanlı toplumunda yaşamak için inançlarını gizli tutmak zorunda kaldılar...

Bu "suskunluğun yükü", dönme kimliğinin merkezinde yer aldı ve hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin etkiler yarattı...

Yazar, bu gizlilik dönmelerin sosyal yapısını, ritüellerini ve hatta düşünce biçimlerini nasıl şekillendirdiğini gösterir...

Dönmeler mahrem yaşam ve inançlarıyla ilgili zorunlu kalınmış bir suskunluk taşısalar da, varlıkları her zaman  bir sır olmuştur…

Yazar, Sabetay Sevi'nin ölümünün ardından dönme hareketi içinde ortaya çıkan üç ana mezhebi Yakubiler, Karakaşlar ve Kapancıları inceler...

Bu mezhepler, Sevi'nin öğretilerinin yorumlanmasındaki farklılıklar ve ritüellerindeki çeşitliliklerle birbirinden ayrılışlarını ve her mezhebin gelişimini 20. yüzyılda yaşadıkları dönüşümlerini araştırır ve

“Dolayısıyla, farklı dönme tarihleri gerektiği gibi tespit edilebilmelidir ki zamanla hangi mezhebin yok olduğunu ve hangi mezhebin de hayatta kaldığını görebilelim." yorumunu yapar…

19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan modernleşme süreci, dönmeler üzerinde de derin etkiler yarattı…

Batılı eğitim kurumlarının yaygınlaşması, dönmeler arasında yeni bir elit kesimin ortaya çıkmasına ve onların Osmanlı toplumunda daha görünür roller üstlenmelerine yol açtı...

Yazar, dönmelerin modernleşmeye verdikleri tepkiyi, içlerinde yaşanan tartışmaları ve asimilasyon süreçlerini analiz eder...

Selanik ve dönmelerin dünyaya açılmaları...

Mason olarak dönmeler, devrimci Jön Türk olarak dönmeler ve 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, dönmeler için yeni bir dönemi başlattı…

Milliyetçi ideolojinin yükselişi, dönmelerin kimlikleri ve aidiyetleri konusunda yeni sorgulamalara yol açtı…

Yazar, Cumhuriyet döneminde dönmelerin yaşadıkları asimilasyon baskısını, kimliklerini yeniden tanımlama çabalarını ve suskunluğun devam eden etkisini ele alır…

Ayrıca yazar, Dönmelerin Osmanlı toplumunda önemli roller oynadığına ve özellikle ticaret, finans ve siyaset alanlarında etkili olduklarına dikkat çeker ve dönmelerin gizliliği ve farklı mezheplere bölünmüş olmaları nedeniyle, onların tarihi hakkında kapsamlı bilgiye ulaşmakta zorlandığını dile getirir...

Yazar, Osmanlı arşivleri, dönme ailelerinin soyağaçları ve sözlü tarih gibi çeşitli kaynakları kullanarak bu boşluğu doldurmaya çalışır...

Ve dönmelerin modernleşme sürecine aktif katılımcılar olduğunu ve Batılı eğitim kurumlarını benimseyerek Osmanlı İmparatorluğu'nda reform hareketlerinde önemli roller oynadıklarını vurgular...

Kitapta,Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından dönmelerin milliyetçi ideolojiye uyum sağlamak ve Türk kimliğini benimsemek zorunda kaldıklarını, dolaysıyla gizlilik ve suskunluk kültürünün devam ettiğini  yazar dile getiriyor...

***

Kısaca diyebiliriz ki, “Suskunluğun Yükü” adlı eser, dönmelerin tarihini ve karmaşık kimliklerini anlamak için önemli bir kaynak niteliği taşıyor...

Yazarın, titiz araştırması ve kapsamlı analizi, bu gizli mezhebi çevreleyen gizem perdesini aralamaya ve onların Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'ndeki yerlerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor…